hesabın var mı? giriş yap

  • mikrosistins ve beta-metilamino-l-alanine denen nörotoksinleri üreten bir siyanobakteriumdur. gastrointestinal rahatsızlıklara ve uzun süreli kullanımı karaciğer tahribatlarına neden olur. bazı organ sistemleri üzerinde zehir etkisi vardır ve kanser riski taşır. spirulinada kurşun, civa ve arsenik kirliliğinin yaygın olduğu bulgulanmıştır. var olduğu söylenen b12 vitamini, pseudovitamidir insanlar tarafından sentezlenemez. verdiğim bilgilerle ilgili akademik kaynaklara ulaşmak isteyenlere adresleri verebilirim.

  • aç kalsalar yemek üzerine kahve içmezlerdi diye tahmin ediyorum.

    hava limanında normal şartlarda da pahalı olan yere oturursan az bile. madem doyacaksın çantana at bir iki ekmek arası bisey önceden hazırlanmış streçli falan aç ye yani.

  • japonya'da dönercilerin büyük kısmı iran azerileridir. damak zevkine uydurabilmek için soya soslu olarak hazırlarlar. anime yapımcıları bence döneri türkiye'de yemişlerdir yoksa kendi ülkelerinde satılan ürün dönerden başka her şeye benzemektedir. her tarafından vıcık vıcık yağ ve sos akan üzerine ketçap ve mayonez dökülen dürüm şeklinde bir yemektir. yani avrupada satılan shawarma bile daha çok dönere benzer.

    enteresan bir bilgi ve çıkarım olması açısından ise şunu söyleyebilirim. bu anime zaten yemek üzerine kuruludur. ingilizce food wars olarak yayınlanmaktadır. bir shoujen olarak yine ergen karakterler başroldedir. bu türdeki animelerin hepsinde ergen çocuklar seçtikleri meslekte en iyi olmayı hedeflerler. pokemon bile yetiştirse en iyisi olmaya çalışırlar. 80'li yıllarda yükselen japonculuk akımının bir yansımasıdır. son 30 yıldır bu animeleri izleyerek büyüyen çocuklar japonya'nın altın nesli olmuştur. o yüzden bizde 16 yaşındaki kocaman aleyna tilki hala çocuk bilmem ne denilerek avutulurken 10-11 yaşından beri stadyumları doldurarak konserler veren baby metal'e büyük saygı duyulur. dünya çapında şöhret ve para bu çocukları şımartıp akıllarını kaybetmelerine yol açmaz.

    bir de japonya ve döner demişken aklıma geldi. yıllar evvel japonya'da seyyar döner satan iran kürdü veya azerisi olan bir dönerciyi kovup kovmama konusunda uzunca süren tartışmalar yaşanmıştı. adam televizyonlarda beni kovduğunuz için ailem aç kalacak vs. bildiğimiz ortadoğulu ağlaklığı yapmıştı. adamlar bunu oturup ciddi ciddi günlerce televizyon programlarında tartışmışlardı. bir insanın ve ailesinin hayatını karartıyoruz! şansı olsa o da gurbete gelmek istemezdi! sattığı gıda kontrolden geçmiyor sağlıksız diyenler ile yok efendim ne olacak kim zehirlendi diyenler kapışmıştı. olay almanya'da gerçekleşse merkel soğukluğuyla bsg der gönderirlerdi. öyle de değişik adamlar.

  • bre zır cahiller, sadece geçen yıl 139.500 kişi türkiye'den yurt dışına gitmiş.

    bir de kalkmış diyor ki aldığım duyumlara göre puhaha nasıl oluyor lan o ? mesela her hafta dünyadaki göçmenlik kurumları alfabetik sırayla arayıp da "abi gözünüz aydın, bugün bizim burdan bir türk daha yola çıktı" mı diyor ya da haftalık excel dökümü mü atıyor ? *

    3 yıl önce yurt dışına taşındım. şayet ailem türkiye'de olmasa sanırım kolay kolay tatile falan da gitmem o derece.

    zorluklar kısmına gelecek olursak da;

    yemek gibi bir dert artık yok, avrupa'nın neredeyse her yerinde türkler ve türk yemekleri var. en fazla 1-2 saat yol gidersin sonunda o lahmacuna, dönere, pideye kafayı gömersin kardeşim.

    ırkçılık falan filan denmiş, elbette ülkesine göre oranı değişir ama türkiye'de sokak köpeği tarafından parçalanmaktan, samuray kılıçlı şizofren tarafından yolda doğranmaktan ya da avm'de kekonun birinden durduk yere suplex yiyip de sakat kalmaktan daha acı bir durum değil bu.

    özetle arkadaşlar; 10 kişilik arkadaş çevrenizin bir tanıdığının arkadaşının başına gelen bir olayı kitleleri etkileyen bir şeymiş gibi büyütmeyin. 10 binde 1'dir o. ha bir de siz her yurt dışı dediğinizde yukarıdaki gibi zırvalayanlar olacaktır direkt muhabbeti kesin ve dil öğrenmeye devam edin. dünya çok büyük ve insanca yaşamak herkesin hakkı.

  • bir gece vakti, sanıyorum adam meyhaneden evine dönüyor ama çok sarhoş, zor yürüyor. telefonunu çıkardı aramasını yaptı, en yavşak sesiyle "alo, karıcım" demesi ile telefonu kulağından uzaklaştırması bir oldu (karşı telefondan ablam bas bas bağırıyor), adam birkaç saniye telefona baktı küskün küskün sonra şunu söyledi "bi kere de afiyet olsun de bee, bi kere de afiyet olsun de"

  • iki talebe arasında geçmekte, ben bir büfede sosisli yerken geldiler, iyi ki geldiler.

    çocuk1: olm çok mutluyum lan.
    çocuk2: normal abi, sevgilisi olan sensin, gerçi kızda bıyık var...
    ç1: abi bak düşün bir kere, düşün, niye bıyıklı?
    ç2: neden olcak, epilasyon denen şeyi bilmediginden.
    ç1: olm öyle olsa bile ben mutluyum, düşünsene, kim benim sevgilime laf atar ki?
    ç2: haklısın ben atmazdım.
    ç1: tabii abi, çok çirkin, ben sevgilisi olmadan onu yolda görsem, ben de atmazdım ama gene de mutluyum, sevgilim çok çirkin, bıyıklı, kollarından kıl fışkırıyor ve içim rahat, kimse ona laf atmaz.
    ç2: lan iyi de kız kıllı?
    ç1: olsun, biri ona laf attı diye kavga etmek zorunda değilim, çünkü biliyorum, kimse laf atmaz ona...

    olm yemin ediyorum dönüp cocugun kafasını okşayasım geldi, bu nasıl bir iyilik lan... sosisli ağzımdan fışkıracaktı az kalsın... afferim.