hesabın var mı? giriş yap

  • güzel zamanlardı. güzel dostluklar, arkadaşlıklar edinildi. evde asosyal gibi takılmıyorduk en azından

  • lakers'a karşı oynadığı oyundan ziyade, nba'e geldiği kafa yapısını beğendiğim genç oyuncu.

    istatiskleri yanıltmasın. dün geceki maçta bir kaç iyi hareketi olduğu kadar, özellikle son periyotta farkın erimesinde, furkan'ın yaptığı basit hataların da katkısı vardı.

    fakat muazzam bir özgüvenle oynuyor. en ufak bir tereddüt yok hareketlerinde. "19 yaşındayım ama, ben buraya oynamaya geldim" diye bas bas bağırıyor sahada. çok beğendim bu açıdan.

  • eşimdi.

    o anlatırken sessiz sessiz gözlerinin içine bakıp işte bu dedim. evleneceğim kız bu.

    5 * yıllık ilişkimiz boyunca bir kez olsun pişmanlık duymadım.

    zarar gelmez olum bu tiplerden, aslında en korktuğun tip böyle ağzımdan laf kaçırır mıyım diye sinsi sinsi takılıp foyası sekizinci dokuzuncu görüşmede belli olandır sen onla dalganı geç.

    p.s : itiraf edeyim bizimkisi avukat olduğundan bayağı konuştu ama :)

  • restoranda kuver açılır
    lokantada masada ekmek dolu bir kova ve birkaç şişe su olur

    restoranda paltomuzu vestiyere asarız
    lokantada paltomuzu yandaki sandalyeye koyarız

    restoranda masa hazırlanır / hazırdır
    lokantada masa ıslak bezle silinir

    restoranda yemekten sonra çay, kahve ne arzu ettiğimiz sorulur
    lokantada fazla sorulmaz, çay zaten getirilir

    restoranda çeşit çeşit tatlı olur
    lokantada kemalpaşa ve sütlaç olur

    restoranda garsondan hesabı rica ederiz,
    lokantada "usta günahımız neymiş bilelim" deriz.

  • ön not: entry'i kendi başına okumak yerine şöyle sıradan okuyun, yoksa anlamsız gelecektir yüksek ihtimalle: http://www.eksisozluk.com/…24.01.2011&td=25.01.2011

    ~

    einstein, o gün de her zamanki gibi yazıhanesine yemek ısmarlayacakmış. einstein'ın karnı ekseriyetle iskender kebap çekermiş, fakat yanına ne içecek alacağını bilemez, hep bu hususta zorlanırmış.

    birgün duvar ustasının 7 yaşındaki yeğenini çağırmış ve ona:

    - "iskender ısmarlayacağım ama yanına ayran mı, kola mı söylesem bilemiyorum" demiş.

    duvar ustasının 7 yaşındaki yeğeni einstein'a:

    - "efendim, iskenderin yanında yoğurt zaten var, kola ısmarlayın" demiş.

    einstein çocuğun kulaklarından tutmuş, yarım metre havaya kaldırmış. ardından gıdısını okşamaya başlamış ve;

    "evladım, sen bir dâhisin biliyor musun?" demiş, ve ardından sarılıp hıçkırıklarla ağlamaya başlamışlar. (çocuk acıdan ağlıyormuş ama, kulaklar esnemiş tabii)

  • yil 2005, sahne soyle:

    gunlerdir acik bulunan winamp, azimle playlistin assagilarina ulasmis ve tarkan calmaya baslamistir. uzun zamandir tarkan dinlenmedigi farkedilir ve sevince bogulunur, bu bir sevgi olayidir, ercandir. o sirada sessiz sedasiz yemegini pisiren meksikali ev arkadasi mirildanmaya baslar. ben tam "ulan ese, ilk defa duydugun sarkiyi ne diye mirildanirsin" diye kontra-mirildanirken, binlerce kisinin saskin bakislari arasinda bagira cagira sarkiyi soylemeye baslar. bir taneyle de kalmamis namussuz, degistirdikce soyluyor. korku filmi gibi, donup "birader sen de yemek istiyon mu" demesine ramak kalmis. meger tarkan zamaninda meksikada meshur olmus, pek cok kisi bilirmis, o kadar cok calmis ki adamin yillar sonra bile aklinda kalmis.

    yil 2006, takriben iki saat once:
    los angelesin ciks mekani sunset strip'te geziniyoruz. geziniyoruz derken ortamlara akmiyoruz, hasta yatagindan kalkmisiz, gece yuruyusu yapiyoruz pijamayla terlikle filan. diger herkes bildigin britney spears modunda, rukusluk had safhada. trafik de sikisik, neredeyse hepsi luks olan arabalardan yoldakilere ve civar mekanlardakilere laf atiliyor, iki adimda bir polisler birini kelepcelemis goturuyor, boyle cilgin bir ortam var. iste bu sirada, gananin gsmhsine esit degerde oldugunu tahmin ettigim bir arabanin butun camlari ayni anda iniyor; artik hiyaragasi nasil bir ses sistemi kurmussa butun o hengameyi bastiran bir dimtistak'la sarkiya giriyor. butun kafalar bunlara cevrilmis, icerde 4-5 tane ayi gibi zenci var, bildigin hiphopcu takimi. unlu filan da olabilirler bilmiyorum, hiphopcularin hepsi birbirine benziyor zaten. ilk soku atlattiktan sonra bir baktik, yakalarsam muck muck caliyor. seni gidi findikkiraaan dedigi yerlerde de zenciler avazlari ciktigi kadar nananananaaaaa diye bagiriyorlar.

    iki dakika kadar devam etti olay, polisler filan geldi, abartmayin dediler. bildigin lapd memurunun, bildigin hiphopcuya, tarkanin sesini kis demesi ve o sirada arkadaki ayilarin hep bir agizdan tum mahalleye opucuk yollamasi paradigm shift denilen hadisenin tanimi olsa gerek.

    benzer olaylar ibrahim tatlisesle de cok yasaniyor, ama onun pazari iranlilar, ermeniler filan, tarkan kadar evrensel olamadi daha.

  • türkiye'den bilim adamı çıkmamasının sebebini, sosyal bilimlerle alakalı bölümler okuyan öğrencilere verilen üç kuruşluk paraya bağlayan bir düz adamın tespiti. bu ülkeden bilim adamı çıkmamasının sebebi, tam olarak sana bu kadar yüzeysel ve boş düşünmeyi aşılayan yetiştirme tarzı oluyor.

    ayrıca tübitak'ın düzenlediği yarışmalara baksaydın, o aşağıladığın alanlarda da proje hazırlayan öğrencilerin olduğunu görürdün. havaya dağıtılmıyor o paralar yani.

  • ibretle okuduğum bir yazının bölümü.
    demek ki senin bile plakan var fatih abi.

    ekleme: colonel casey arkadaşımız da şöyle bir ekleme yapmamı rica etti.

    "bir memur çağırsın bir uber aracı, bağlasın sen yasadışısın diye. araç bile ayağına gelecek, çevirmeye bile gerek yok. neden yok böyle bir uygulama?
    polis ve jandarma mı uyuyor, fatih altaylı mı neyin yasal olup neyin olmadığıyla ilgili bol keseden atıyor acaba?"

  • az once izledigim, helal olsun dedigim...

    edit: altta ak-it'in biri kadina terorist yaftasi yapistirmis bile. ulan sizden olmayinca basortulu kadini bile terorist ilan ediyorsunuz haysiyetsiz, serefsiz kopekler.

    o dagitilan ''evet'' degil de ''hayir'' bildirisi olsa siz o tokadi bildiriye mi yoksa dagitana mi atardiniz ? amk cihatci, radikal picleri...

    edit2: ironi yapmis, oyle diyor...

    edit3: entry gitmis.