hesabın var mı? giriş yap

  • bir önceki çağda yaşanan bir olayın neden-sonuç ilişkisini şimdiki çağın dinamiklerine göre değerlendirmek aklın yüzerek yunan adaları'na kaçtığını gösterir.

  • bir sürü romantik insanı ortaya çıkarmış durum.

    he ya, vallahi harikadır kitapçıda çalışmak, müşteri olmadığı zaman hemen köşedeki tchibo'dan cheesecake alıp kahveyle birlikte oturup chuck palahniuk'un son kitabını okuyabiliyorsunuz, öyle süper bir meslek.

    ciddi ciddi rahat olduğuna inanlar var, yavrucuğum akşama kadar ayaktasın bir kere, müşterilerle ilgilenmen gerekiyor, alacağınız maaş da asgari ücret, "fırsatını bulsam şu işi bırakır kitapçıda çalışırım" gibi samimiyetsiz istekleriniz de bayıyor, he, bırakırsınız fırsatını bulsanız, yayınevi sahibi ya da kitapçının kendisi değilseniz akşama kadar ayaklarınıza kara sular iner, ay sonu asgari ücretinizi alır evinize dönersiniz artık nasırlaşmış ayaklarınızla, lan azıcık samimi olun, azıcık gerçekçi olun ya.

  • (bkz: anapara)

    sanki okul çıkışı tavuk döner ayrana vereceği parayı borsaya yatırıp 72 milyona kazanmış. çocuk bildiğin zengin bir aileden gelmiş çok pahalı ve inanılmaz eğitim veren bir özel okula gidiyor, çocuğa verilen harçlık muhtemelen maaşımın kaç katı.

    haber tabi ki bunlardan bahsetmiyor; adı muhammed islam ya, sanki yazları sanayide kazandığı parayı boş derste iddaa kuponu yerine borsaya yatırdı, kazandı, hepimiz için de bir şans var.

    (bkz: umut fakirin ekmeği)

  • tek kelimeyle inanılmaz bir skorer, tek başına basketbol maçı izleme nedeni. bazen maçın ilk devresinde 30-35 sayı atar sonra bir şey olur, küser ve ikinci yarıyı 5 sayıyla tamamlardı. fenerbahce'nin galatasaray'ı uzatmada yendiği bir macta bileği kırık olmasına rağmen burak sezgin'e yaptığı bloğu unutmak mümkün değil.

  • kitap satın alma hastalığına tutulmuş bir insan olan walter benjamin'in bununla ilgili bir hikayesi mevcuttur:

    paris'te kendisiyle röportaj yapmaya benjamin'in evine giden bir muhabir, benjamin'in çalışma odasında yeni alınmış koli halinde bir çok kitap görür ve biraz alaycı bir şekilde " tüm bu kitapları okuyabilecek vaktiniz olduğuna inanıyor musunuz?" diye sorar.
    benjamin'de muhabire şöyle cevap verir "kitaplar yalnız okunmak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir de. "

  • mimari ve sosyoloji/psikoloji üzerine yaptığım uzun okumalar sonucu ulaştığım kanaat. üstelik yalnızca sosyolojik ve psikolojik açıdan değil; deprem gibi afetlere karşı da müstakil bahçeli evler diğerlerine göre daha güvenli.

  • akbabuş'la nazlı arasında geçen

    -yanıma gel.
    -orası tek kişilik.
    -o zaman üstüme gel. ağırlığını hissetmek istiyorum.

    diyaloğunun neresi komik anlamadım. bence acayip ince ve duygusal bir sahne o. genç yaşta tecavüze uğramış, sonra sevdiğinden koparılıp yıllarca başka tecavüzlere uğraması için başka yerlere sürüklenmiş bir kadının sevdiği adama yıllar sonra kavuştuğunda birbirlerine hala dokunamadıklarını ama kadının onca travmasına rağmen sevdiği adamı fiziksel olarak hissetmek istemesi bence çok iç parçalayıcı bir şey. birinin yanında uzanması; onun kokusunu, tenini, ağırlığı hissetmek; bunun neresi komik bre gafiller?