ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1945 yılında berlin'de çekilen video
-
1080p kalitesinde izlenebilmektedir. savaştan yeni çıkmış bir şehirde bisikletlerle dolaşan onlarca insan buruk bir gülümseme yaratıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=r5i9k7s9x_a
ekmek arası gıdaları tüketirken vahşileşmek
-
kendimde de gözlemlediğim korkunç bir eylem. tüyler ürperten bir dönüşüm. şimdi açık konuşalım: kendimizle başbaşa kaldığımız anlarda, acıkan karnımızı huzura kavuşturmak için hazırladığımız eppek arası tomato peynir gibi gıdaları yerken insanlıktan çıkmıyor muyuz? özellikle geceleri sinsi sinsi hazırladığımız eppek arasını yerken, uydurmasyon dürümleri yutarken o ekmekle o dürümle kavga etmiyor muyuz? dişlerimizi eppeğe geçirip 45 derecelik bir açıyla kafamızı sallar gibi kopardığımız her lokmada bir vahşi yaşam belgeseli tadı yok mu? normalde son derece beyefendi insanlarken, uçan kaburgalıların kanatlarını söken kratos gibi olmuyor muyuz eppek arası yerken?
avvvvvvvvkkkk avvvvkkkk diye yutmuyor muyuz ekmek arasını? neden en sakinimiz, en beyefendimiz, en hanımefendimiz bile ekmeğe hülya avşar'ı öpmeye hazırlanan ibrahim tatlıses haşinliğiyle yaklaşıyor? sırf şu ritüel yüzünden eppek arası yemeden önce ibrahim tatlıses bıyığı takmayı düşünüyorum. insan eppek arası gıdayı alırken bu kadar mı coşar arkadaş? o yüzden böyle subway mabwey gibi mekanlarda hiç huzur bulamıyorum. sandiviçiniz kaç santim olsun diyorlar, isyan edesim geliyor. sandiviçim 10 santim olsa ne olur, 75 inç olsa ne olur efendi, sen bana vahşileşmeden sandiviç nasıl yenir ondan bahset. kendisini sandiviç, dürüm ya da eppek arası bir gıdayı yerken vahşileşmiş hissetmeyenlere leydi gaga'nın sigaralı gözlüğünden yapacağım kendi elimle. şu an ağzımda 10 adet sigara var, hepsi eşit yansın diye yaktım koydum ağzıma. fakat son sigara zamlarından sonra gözlüğün maliyeti yükseldiği için sigaraların hepsi lodos denizcisi marka. marka sempatik ama tat bir garip, inşallah ölmem...
beşiktaş
-
bir galatasaraylı olarak bu sene şampiyon olmayı hak ettiğine inandığım ve olmasını istediğim kulüp.
hak ediyorlar çünkü; koca sezon bir maç bile iç sahada oynamadan buralara geldiler ve tüm takımlardan daha çok maç oynadılar.bir de arada liverpool'u elediler.
istiyorum çünkü; gezi olaylarında delikanlılığın kitabını yazan çarşı mutlu olsun istiyorum.
yemişim 4. yıldızı, yürü be kara kartal!
ukraynalı mankenlerin türkiye'ye sığınması
-
bunu yapmayın güzel kardeşim dedirten ima.
ergenlik güzel, argo candır, geyiği her yaş sever ama bunu yapmayın.
türkiye'de kahvaltı kültürünün içler acısı olması
-
türkiye ile ilgili güzel bir şey söyle deseler aklıma ilk kahvaltı kültürü gelir sanırım. hele avrupa'daki kahvaltı kültürü ile kıyaslanmaz bile.
katılmadığım önerme.
31 ağustos 2020 avrasya cumhurbaşkanlığı anketi
-
akpli veya chpli değilim. özgürce yaşayabileceğim bir ülke istiyorum sadece.
imamoğlu aday olursa mecburen oyveririm.
yavaş aday olursa seve seve oy veririm.
şener aday olursa oflaya puflaya oy veririm.
gül aday olursa oy vermeye gitmem. davutoğlu da aynı şekilde.
imamoğlu veya yavaş cumhurbaşkanı olmalı.
90'lı yıllardaki zenginlik belirtileri
29 temmuz 2015 tbmm olağanüstü toplantısı
-
oturuma başkanlık eden şafak pavey'in, kibarlığını bozmadan osman baydemir'in konuşmasını protesto eden milletvekillerine hitaben ''bu ülke sizin egolarınızdan daha değerlidir...'' diyerek noktayı koyduğu ve tansiyonu oldukça yüksek olan olağanüstü toplantı. helal.
karakalem resim yaparken dikkat edilecek hususlar
-
son çizgiyi çekene kadar ölçü ve doğrultuları ölçmeye devam edin.
karakalem sanılanın aksine seyirlik değildir. sanatçının araştırması ve etüt alanıdır.
hiper realistik işler yapmaya çalışmayın. kara kalemin güzelliği üst üste binen gözlem katmanlarında yatar.
gördüğünüz her formu, ışık-gölgeyi kağıda verin ve asla silmeyin. silgi kullanmamak için kendinizi zorlarsanız bir yerden sonra attığınız çizginin önemini kavramaya başlarsanız. bu da sizi doğru görmeye zorlar.
eğer bir şeyi görmediyseniz onu o kağıda çizmeyin.
tıkandığınız anda kalemi bırakın ve en az 1,5-2 metre uzaklıktan kağıdınızı inceleyin. arada sırada gözleri kısarak kağıda bakmak baya işe yarar...
doğruyu ezberden, akıl yolu ile değil gözünüzü kullanarak kağıt üzerinde ki denemelerle bulun.
bir printer gibi aşağıdan yukarı çizmek, ya çok çalışmanın ya da birazcık yeteneğin ürünüdür. bunu yapmaya lütfen çalışmayın. %90 ihtimalle yaptığınız iş yanlışlarla dolu olacaktır.
1- doğrultuları yerleştirin. (bu madde siz geliştikçe kendi kendine yok olacaktır)
2- hareketleri yakalayın.
3- ışık ve gölgeleri belirleyin
4-ayrıntıya girin
5-ışık ve gölgeyi tamamlayın.
hiç bir sanat eseri, hiç bir zaman tamamen bitmez. yaptığı eserin son halini sanatçının içgüdüsü belirler.
bunlar benim naçizane tecrübelerimdir. yanlışlar illa ki vardır. ama sanat biraz da kafanın dikine gitmektir. kolay gelsin
internet kafelerin internet kafe olduğu yıllar
-
internet kafeci abinin tiziano ferro - perdono şarkısını çaldığı yıllardır.
ssg kanzuk mentionlaşması
-
tam "ver lan sözlüğü geri" diye bitmelik menşınlaşma.
insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamaması
-
ak partinin çöküşünün en çok ona oy verenleri vurmasından etik olmasa da mutluluk duyuyorum. içlerindeki aşağılık kompleksi ile biz kentlileri sopalasın diye tuttukları adam kentlilerden yurtdışı seyahati&iyi bir otelde tatil gibi imkanları almış olsa da kendi kesiminden marketten yumurta alma hakkını aldı.
bazı şeyleri bazı toplumlar aç kalmadan tüm onurları ezilmeden anlayamazlar gerçi bazen bunlar olsa da anlayamazlar