hesabın var mı? giriş yap

  • bünyesinde yapılmaması gereken 3 şey: aşk yaşamak, vatan kurtarmak, din/inanç anlatmak.

    yüzyüze iken beceremediğimiz şeyleri bu mecraya taşıyınca hepten elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. şahdık, şahbaz oluyoruz.

  • bugüne kadar erdoğan'dan başkasına vermemiş. millet onun bu seçiminin bedelini ödemiş bugüne kadar, biraz da kendisi ödesin.

  • prensipte basit bir oyundur ancak bir kaç ekstra kuralla çok daha zevkli bir hale döndürelebilir...

    işte ekstra kurallar (belki bir kısmı ekstra değidir zaten öyledir, ben bildim bileli böyle oynadığım için gerçek kuralları unuttum):

    -uno: uno'ya kalan kişi uno demezse ve kendinden sonraki oynamadan biri farkedip uyarırsa, iki kart çeker... kendinden sonraki kişi oynadıysa iş işten geçer, istediği gibi biter... uno'ya kalan kişi, kendisini uno'ya bırakan kartı desteye değmeden "uno" deme hakkına sahiptir, kart desteye değdiği anda ise diğer oyuncular "uno demedin" diye müdahele edebilirler. burada uno'ya kalan zaten avantajlıdır, kartı daha elindeyken uno diyip kartı sonra atabilir, ancak kart desteye değdiği anda başka biri "uno demedin" cümlesine bir salise önce bile başlasa (kişinin kendi bunu görüp unooooooo diye çığıracaktır), dememiş sayılır ve 2 kartı çeker... yok "daha yeni attım vaktim olmadı" gibi mazeretler dinlenmez...

    - hatalarda kart çekme: sıra onda olduğu halde oynamayıp etrafına bakan, sıra onda olmadığı halde oynayan herkese birer kart verilir... yanlış kart oynayanlara da (oynamak kartın desteye değmesi anında olur) birer kart verilir...

    -kesme: destedeki kartın aynısı elinizde varsa (birebir aynı, hem renk hem rakam), sıra sizde olmasa bile oynayabilirsiniz... bu kural herkese hızlı oynama mecburiyeti getirir, çok oyalananı çat diye kesebilirler... bu arada, kesilen reverse'ler, +2'ler, skip'ler oyun sırasında karmaşa yarattığından bir sürü insan hatalı oynamaktan ceza kartı yiyebilir,.. bu kural da oyunu sıkı takip etme zorunluluğu getirir...

    -çift: aynı karttan elinizde iki tane varsa ikisini aynı anda atabilirsiniz (kendi kendinizi kesmek gibi gereksiz bir olaya girmemek için), ancak atarken "çift" denmelidir,denmezse bir ceza kartı çekilir...

    -blöf: +4'ü sadece ve sadece elinizde oynanacak başka kart kalmadığında atma hakkı olması... mesela ortada sarı 5 var, +4 atarak elimde ne sarı, ne 5 ne de renk değiştirme kartı var demiş oluyorsunuz... +4'ü alan size inanıp direk 4 çekip devam edebilir... ya da blöfünüzü görmek isteyebilir, o zaman o kişiye elinizi gösterirsiniz... gerçekten blöf yapmamışsanız o kişi 4 değil 8 çeker, yok blöf yaptıysanız 4'ü siz çekersiniz, o devam eder...

    tabi +4'ü de kesmek mümkün fakat nasıl? ilk +4'ü atanın, atarken hemen istediği rengi söylemesi kritik burada (biliyorsunuz +4 hem sizden sonrakine 4 kart çektirir hem de sizin belirlediğiniz bir renkten devam etmesi gerekir)... sizin +4'ün üstüne +4 atan kişi, sizin söylediğiniz renge atmış olur... örnek: ortada sarı 5 var siz +4 attınız (elimde sarı, 5 ve renk değiştirme yok demiş oluyorsunuz), ve "mavi" dediniz, sizden sonraki kişi (ya da kesen başka biri) de üstüne +4 atabilir, fakat o atar atmaz, "bende mavi ya da renk değişim kartı yok" demiş olur... o noktadan sonra sizin blöfünüzü kimse göremez, olayın sizle alakası kalmaz.... 2inci +4'ü atandan sonraki kişi +8'e muattap olur (blöf deyip yanılırsa +16) ve blöf kararını maviye göre verir... buradaki hassas nokta, insanların +4'ü atarken hemen renk söylemesidir, genelde insanlar "nası çaktım +4'ü" diyip kurbanlarına pis pis bakmaktan bu detayı unutur (bunu kartla cezalandırmak mümkün), eh böyle olunca da bazı heycanlı kişilikler daha rengi duymadan kendi +4'leri ile kesme olayına girerler, renk 1 2 saniye sonra gelir; dolayısıyla da aslında neye blöf yaptıklarını bilmezler (unutmayalım ki kart desteye değdiği anda oynanmış sayılır -tam olarak bırakılmamış ve sadece ucu değmiş olsa bile- ve hatalı bir oyun olmadığı sürece -yanlış kart, yanlış sıra- geri alınıp değiştirelemez)... her ne kadar bir sonraki kişi için blöfü görüp yanılmak +16 demek olsa da, dediğim gibi genelde şuursuzca yapılan bu +4 kesmelerinde genelde blöf olur...

    başka bir hassas nokta ise yine bir +4 atıldığında, onun üstüne başka bir +4 çakma imkanı olan kişinin önce beklemesi, 1inci +4'e maruz olana kartları çektirmesi, fakat oynamasına fırsat vermeden +4'ü kesmesi olabilir (tabi çektiği kartlara bakması için minimum bir sürü vererek)... böylece eğer blöf yapıyorsa kendi üstundeki riski azaltmış olur, ya da 1inci +4'e maruz kalan kişi uno'da ise ona çektirmek farz olmuştur...

    güle güle oynayın...

    ps: tabi bütün bu kuralları ve oyunu takip edip herkese ceza kağıtlarını dağıtan kişi (ben), oyunun nefret toplayan oyuncusu olur, psikolojik olarak hazır olmak lazım...

  • cok afedersiniz ama kendinize fitil tatbik ettiginiz an.

    lutfen yanlis anlamayin dostlarim, aha gotume fitil sokuyorum ibne oldum falan gibi bir sey dedigimi sanmayin; zira tip alaninda ayip olmaz. hayir dostlarim hayir, bu basur nerden gelip beni buldu da demiyorum. dogarken garanti belgesiyle dogmuyoruz ki, elbet hastaliklar olacak. benim sorunum fazla empati kurmak. ayiptir soylemesi gofret yerken etiketini, tuvaletteyken deterjan kutularini okurum. bu huyumun da hangi gofret e 323 maddesi iceriyor, hangi kirlilik seviyesindeki camasira kac olcek deterjan konur gibi konulara hakim olmak disinda bir getirisini gormedim ama huy dedigin birakilmiyor. neyse, demin bahsettigim fitil tatbiki aninda da ilacin kutusunu okuyordum ve boylece fitilin yuzde 3 oraninda kopek baligi karacigeri yagi icerdigi bilgisine haiz oldum. simdi dostlarim kendinizi kopekbaliginin yerine koyun. o kadar muthis bir dizayniniz var ki 30 milyon yildir evrim gecirmenize gerek bile kalmamis, sozlukte insanlar adiniza basliklar acip dogru bilinenler yanilgilar diye birbirini yiyiyor, besin piramidinin tepesindesiniz ve okyanuslarin hakimisiniz. bu arada anti parantez dunyanin yuzolcumunun %70'inin suyla kapli oldugunuda belirtmek istiyorum, yani bir nevi dunyanin kralisiniz. ve sonunuz yaginizin cikarilip maymundan evrilmis bir lavugun gotune girmek oluyor. insanlar size basur devasi gozuyle bakiyor. olacak sey mi bu? adaletin bu mu dunya?

  • ferhan sensoyu anma toreninde kultur ve turizm bakani ve akpli beyoglu belediye baskaninin oldugu salonda "70 senedir bu ulkeyi din bagimlisi hukumetler yonetiyor, ama ona ragmen 70 senedir inatla tiyatro yapiyoruz biz, ferhan da inadina tiyatro yapti hep" demis sanatcidir. helal olsundur.

  • "deniz kenarına bırakılmış bir tekne düşünelim. eğer bilinçli bir müdahale yapılmazsa zaman içinde bu tekne yıpranacaktır. mesela yüz sene sonra tekneye bakmaya gelseniz tekneden belki de eser dahi bulamayacaksınız. yani kimse teknenin bir gemiye dönüşme hikayesini beklemez."

    bu sözleriyle beni dine döndüren video. insanlar maymundan geliyorsa şimdiki tekneler neden gemi olmuyor sorusunu kendime sorunca gerçekleri anlamaya, aydınlanmaya başladım.

  • üç arkadaş yan masada oturmakta. ikisi entel bir muabbete girişmişler, 3. gencimiz telefona gömülmüştür.

    1. genç: ergenliğimdeki metal tutkum yavaş yavaş enstrümantel müziğe kayıyor. sabahtan akşama kadar guns n roses dinlediğim olurdu.
    2. genç: evet, ben de artık bir moonlight sonataestranged'a tercih ederim.
    şarkı değişir;
    2. genç: iyi insan lafın üstüne gelirmiş.
    1. genç: kimin bu hatırlayamadım.
    2. genç: goran bregoviç
    3. genç telefondan kafayı kaldırır: o kim lan, bulgar forvet mi?
    ikisi birden: s.ktir git hilmi, s.ktir git ya.
    hilmi: noldu lan yavşaklar iki dakkada öldü entelliğiniz.

    hangisini taktir etceğimi şaşırdım.