ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran diyaloglar
-
bakkala sigara almaya gitmiştim.
+ bir kısa winston verir misin?
- ne kadar kısa?
+ ne kadar kısa varsa...(takılıyor bozuntuya vermeyeyim dedim)
- yok abi öyle değil, arkadaş bir yere kadar gitti. ben fiyatları bilmiyorum.
karısı kızıyla rakı içen insan
-
içip içip karısını kızını dövmediği için değersiz bi insandır.
insanı duygusuzlaştıran şeyler
-
(bkz: kandırılmak)
2 mart 2020 savaşa hayır demenin yasaklanması
-
aaa hem de bizimki gibi demokratik bir ülkede. ne şaşırtıcı. tabi canım akpnin politikalarını eleştirmek vatan hainliği zaten.
insana güncelleme gelse istenecek özellik
-
tartisma/kavga esnasinda akla gelmeyen ama gece yatarken bir an da dank eden,”off bunu diyecektim olm yaa” dedigimiz tum seylerin olay esnasinda aklina gelmesi.
hep yatarken aklima geliyo,diyemedim diye icimde kaliyor sonra hep ya:(
fazıl say'ın survivor hakan'a verdiği müthiş ayar
-
belki de ayar verme amacı falan yokken sadece basit düşünerek merak ettiği için yazdı bunu fazıl say, ama bu sayede hem hakan hatipoğlu'na hem de bize çok güzel bir şey gösterdi;
kendisi bile ne işle uğraştığını bilmeyen insanlarla dolu etrafımız. bir yeteneği olmayan, bir meşguliyeti olmayan, bize kattığı bir şey olmayan insanlar o kadar çok hayatımızda ki. hem de tam karşımızda.
türklere sorulan salak sorular
-
aralik 2003, brezilya:
arkadas - sizde hirsizlarin elini kesiyorlar mi?
ben - yok, kanunlar ayni buradaki gibi. hapis filan.
arkadas - aslinda kesmek lazim.
ben - ...
lc waikiki poşetiyle utanmadan gezebilen insan
-
aldığı nefesten utanması gereken varlıklar tarafından hor görülmeye çalışılmış insandır.
hakaret eden afgan'ın özür dilemesi
-
sokaga cıkıyor, kendi ulkesinde gormedigi kadınları goruyor. elde edemiyor deliriyor.
elbette onları ahlaksızlıkla suclayacak.
avrupaya gideni de boyle.
heryerde boyle bu model.
korede cuma namazına giderdim tek konu bu olurdu. nerde karıya kıza bakabaka delirmis ortadogulu var konu minietek olur.
meclis başkanının koltuğuna kapalı kızın oturması
-
o yaştaki çocuğun kendi iradesiyle türban taktığına inanan ve buna son derece normal diyen aktroll beyanı.
edit: ayrıca o ''kapalı kız'' değil. o bir çocuk. bilinç altınızda ne tür pislikler dolaştığı çok açık ortada.
ahmet beyin ceketi
-
tefsirini de yapayım tam olsun:
her şeyden önce bu bir kefenini sırtında taşıma hikayesidir.
eskiden dervişler kefenlerini sırtında taşırlarmış ki ölüm, dünyanın geçiciliği aklından hiç çıkmasın, herkes de bu hakikati hatırlasın. kefeni sırtında taşıma hikayelerinin en ünlüsü de ortaokul tarih derslerinde öğrendiğimiz üzere 50 bin askeriyle 400 bin kişilik orduya saldırmadan önce kefenini sırtlayan alparslan'dır*. kısacası bu bir "ölüme hazırım" mesajıdır.
bu geleneğin 20. yüzyıla uyarlanmış hali de sıcak havada bile ceketle gezen, dervişvari yaşam tarzından dolayı kul lakabı takılmış bir kişidir. insanların anlam veremediği bu ceketin hikmeti ortada kalan cesedin üstünü kapatmakta kullanılınca cümle alem tarafından anlaşılmakta, ceketin sırta gömlekle takım olsun diye değil kefen vazifesi görmek üzere giyildiğinin farkında varılmaktadır.
ya kısmet, ya nasip meselesine gelirsek; kısmet ile nasip arasında şu fark vardır: kısmet belki olacak belki olmayacak olay için, nasip ise kesinlikle gerçekleşecek olan ama kime veya ne zaman denk düşeceği belli olmayan olaylar için kullanılır. o zamana kadar yatmadan önce "sabaha ya kısmet" demesinde 'uyuyup da bir daha uyanmamak var' hikmeti, her sabah kalktığında "ya nasip" demesinde de hem gün başlayınca rızkını çıkarmak için çalışmaya başlama besmelesi hem de 'bakalım ölüm bugün kimin kapısını çalacak' sorusu vardır.
münzevi bir hayat süren kul ahmet'in yatmadan önce ve uyandıktan sonra ne söylediği mahalleli nereden biliyor orasını ben de çözemedim yalnız.
iphone 4
-
apple ürünleri delisi bir insan değilim. uzaktan uzağa takip edip bir de nasıl steve jobs olunur diye boktan bir kitap okumuşluğum var.
yurtdışında yaşayan bir arkadaşım vasıtasıyla ilk defa iphone serisinden bu modele sahip oldum.
iyi telefondur, kötü telefondur, antendir bilmemnedir 1000 lerce kez aynı şeyler yazıldı çizildi.
benim söylemek istediğim şey dün gözlerimin önünde 91 yaşındaki okuması yazması olmayan babaannemin bu telefonu kullanabilmesi oldu. sadece 1 kez gösterdikten sonra, telefonu aldı tuş kilitini açtı fotoğraflara girdi ve sırasıyla fotoğrafları çevirerek baktı.
yani onu bunu bilmem de apple bu ürünle human computer interaction olayının dibine vurmuş arkadaş.
ayrıca fotoğrafları çevirirken her fotoğrafta sayfa çevirir gibi parmağını yalaması çok tatlıydı =)