hesabın var mı? giriş yap

  • paranoyak değil, tedbirli insandır. paranoya gerçek olmayan kaygı ve korkular üzerine kuruludur. art niyetli birinin sizin haberiniz olmadan webcaminize erişim sağlayabileceği ise kanıtlanmış bir gerçektir.

  • franklin d. roosevelt tarafından 5 nisan 1933'de çıkartılmış ve amerikan vatandaşlarının altın para, külçe ve sertifika bulundurmasını, saklamasını yasaklayan kanun hükmünde kararname*. bu kararnameye göre, bütün amerikan vatandaşları 25 gün içinde yani 1 mayıs 1933 tarihine kadar ellerinde bulunan bütün altın varlıkları fed'e onsu 20.67$'dan teslim etmek zorundaydı. bu süre zarfından sonra elinde altın bulundurmanın cezası bugünün parası ile 160.000$ ve 10 yıl hapis cezası idi. bütün altın toplandıktan kısa bir süre sonra fed altının satış fiyatını 35$ seviyesine çekerek, bir nevi halkın elindeki doların değerini %41 devalue etmiş oldu.

    işin ilginç yanı roosvelt'in bu kararnameyi çıkartmasının sebebi o yıl yaşanan büyük banka panikleriydi. spekülatörler ve halk bankacılık sistemine güvenini kaybetmiş ve ellerindeki doları altın ile değiştirmek istiyorlardı. bu durum fed'in altın rezervlerin ciddi şekilde tehdit eder duruma gelmesi nedeniyle bu kararname çıkartılmıştı.

    http://www.the-privateer.com/…old-confiscation.html

  • üniversite okuyorsunuzdur. henüz ilk yılınız olduğundan annenizin-babanızın yanından ayrılalı çok olmamıştır. o zamanlar revaçta olan öğretmen hattını kullanıp; hergün anne-baba, gününe göre de nineyle konuşulmaktadır.
    aradan 2-3 ay geçmiştir, bayram yaklaşmıştır. eve gidilecektir.bilet ayrılır. ancak son anda bir iş çıkar ve 1 gün sonra yola çıkılır.
    yola çıktığınız gün babaanne ile molada telefonla konuşulur. nene sultan o kendine has konuşma tarzıyla:
    nene: oğlum nasılsın?
    neurosurgeon: sağol nenem benim, sen nasılsın..
    nene: eyyilik oğlum nedek işte, seni çok özledik ha!
    ns: aha yoldayım nenem, sabaha ordayım inşallah.
    nene: de bakalım, gel de acı(yöresel bir kullanım)(tat anlamındaki acı değil) kulaklarını yiyim senin.(ana-baba öğretmen olduğundan beni büyüten babaannemin çocukluğumdan beri beni sevme şekli. canım ninem)
    ns: tamam inşallah. dua et de kazasız belasız gelek.
    nene: tamam oğlum hade eyyi yolculuklar...
    ns: ellerinden, yanaklarından öptüm canım nenem..
    ertesi sabah memlekete varılır, baba arabayla terminalden alır ns'u. yolda gidilirken bir akraba ile karşılaşılır, baba ile enteresan bir konuşma, cenaze muhabbeti geçer aralarında... arabaya tekrar binilir. arabaya binilince ns sorar:
    - babam hayrolsun kim vefat etmiş?
    - sen sağol, ninen oğlum... başımız sağolsun...

    o an neye uğradığını şaşırır insan..
    dünya başını ezer geçer insanın...
    sonra olayın nasıl olduğu, nasıl gerçekleştiği sorulur, alınan cevap:

    -gece fenalaşmış aniden, sonra 'oğlum geldi mi'(beni kastederek) demiş. sabaha gelecek hayriye nine demişler. sonra da, son cümle olarak; la ilahe ilallah demiş..

    sevgili sözlük, aradan kaç yıl geçti, hala o çıkan işim yüzünden gecikmemi, nenemi göremeyip de sabah cenazesine yetişmemi kendime yediremiyorum. aklıma her gelişinde ağlamamak için kendimi zor tutuyorum, tıpkı şu anda olduğu gibi. ailemiz, büyüklerimiz gidince geri gelmiyo sözlük, kıymetini yaşarken bilmek lazım zannımca...

  • kesinlikle faramir'dir.
    filmde kendisine büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum açıkcası. evet filmde kendisi heybetli, görkemli ve ailenin gözde evladı boromir'in arkasında kalıyor. filmde faramir'i öylesine kısıtlamışlar ki utanmasalar figüran yapacaklar adamı. babası tarafından ikinci plana atılmış faramir'in hakkı büyük yenmiştir.

    hakkında peregrin took şöyle der;
    -işte zamanla ortaya çıkan aragorn gibi yüksek asaletli bir havası olan, belki daha az yüksek ama aynı zamanda daha az hesaplanamaz ve uzak. daha sonraki bir zamanda doğmuş, bir insan kralı ancak eldar'ın bilgeliği ve üzüntüsüne dokunmuş. şimdi neden beregond'un adını sevgi ile söylediğini biliyordu. insanların takip edeceği, siyah kanatların gölgesinde bile olsa takip edeceği bir komutandı.
    kendisi öyle bir komutandı ki sözleri dillere pelesenk olmalı, cücüler kalkanlara elmaslarla işlemeli;
    -ben yalanla bir orku bile tuzağa düşürmeye kalkmam!

    faramir: o halde, onun yerine benim ölmüş olmamı mı diliyorsunuz?
    denethor (babası olacak puşt): evet, gerçekten de bunu dilerdim.

    ulan aragorn kadar bilge, mağrur ve oturaklı karaktere sahip, sevgiye aç, hakir görülmüş bir evlada yapılır mı lan bu dedirtmiştir aq filmi..

    gondor'un vekilharçı ulu faramir..
    abisinden daha bilge olduğunu mağarada frodo ve sam'i kıskıvrak yakaladığında yüzüğe ulaşması için önünde hiçbir engel yok iken onları salıvermesi, yüzüğün frodo'ya ne denli ağır geldiğini sezmesi aragorn düzeyinde bir bilgeliğinin olduğunu gösteriyordu aslında. fakat sağolsun filmde karaktere tecavüz ettiler.

    şerefi için canından vazgeçen bir ulu..
    abisi öldürüldüğünde faramir ithilien'de bulunuyordu ve ölüm haberini alır almaz osgiliath'a yapılan saldırının savunmasına dört nala gitti.
    bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
    bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik! dizelerine mazhar olurcasına gitti hem de...
    orada büyük bir zafer kazandı ve abisinin koruduğu osgiliath'ı ve ithilien ile beraber korumaya başladı. mordor'un saldırısına rağmen babasının "oradan sakın ayrılmayın" emrinden dolayı nazgullerin efendisi tarafından zehirlendi ve bedenini dayısı ve dol amrothlu imrahil tarafından kurtarıldı. yetmedi, deliren babası tarafından yakılmaya çalışıldı. babasının aksine kaderi onu seviyordu.

    niccolo machiavelli, hükümdar adlı romanında bir şahsın kral, hükümdar, sultan vb olması için önünde (3) üç seçeneğinin olduğunu söyler.
    1. hile ile
    2. kaderi ile
    3. gücü, mağrurluğu, soğukkanlılığı ile.
    faramir bu seçeneklerden onurlu olanların ikisine de sahipti..
    yazgısı ve tabiatı ona gondor'u bahşedecekti.

    aragorn'un şifalı elleriyle yaralı bedenini ve rohan'ın kalkan kızı eowyn ile yaralı ruhunu tedavi etti faramir. rohan'ın ulu vekilharçı faramir.
    selam ve minnet ile...

  • mesajlarını izinsiz yayınlamasından ve ayrıca mobbingden şikayet etsin.sendikasına da sorsun -varsa- sendika avukatı yardımcı olur. kararın iptali için de dava açsın.

    çolu çocuğu hakim savcı yaptılar yazık.

  • sürekli filmin uzunluğuna vurgu yapıp, vay be, o kadar da sıkıcı değilmiş, diyen sinemaseverler sanırım hep kısa metraj izliyorlardı.

    birçok sinefilin yere göğe koyamadığı the godfather 175, devam filmi 200, once upon a time in america'nın director's cut versiyonu ise 229 dakikadır. daha tonla örnek verebilirim!

    demek ki neymiş, uzun filmler de çekiliyormuş! artık papağan gibi aynı şeyi tekrarlamayın da filmi okuyun, iki orijinal bir şey söyleyin!

    edit: imla