ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rabbimiz sizi biraz korku ve açlıkla sınar
-
fransız devrimi, rönesans ve aydınlanma dönemlerine az kaldığını bize gösteren demeçtir. teşekkürler erdoğan. bu ülke sana çok şey borçlu(!) türkiye tarihinin ortaçağı da böylece tarih sahnesinden kapanmış oluyor. sırada pozitivizm ile birlikte din ve bilimin ayrılması var.
edit: bakalım altın vuruşu yapacak türk descartes'ımız ne zaman çıkacak*
23 eylül 2021 teknofix iş görüşmesi rezaleti
-
teknofix firmasını allah korumuş, ne diyeyim.
aylar sonra gelen edit: entry başıma kalmış, neyden bahsedildiğini bile hatırlamıyorum.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
-3 liralık badem alabilir miyim?
+tabi efenim, buyrun.
-ne kadar?
+3 lira.
-sağolun, iyi geceler.
cumhurbaşkanımız sallanmadı diye sevinen adiler
-
sallansa daha çok sevineceklerdir.
iphone 14 pro
-
toplasan türkiye'de bir kaç bin adet piyasaya çıkacak olan telefon üstünden hala kriz var mı yok mu bilmem ne muhabbeti yapan tipleri göstermiştir. hala şu bir kafe dolu kriz yok, şurda alışveriş yapan var kriz yok, bundan alan var kriz yok muhabbeti yapan. araba alıyorlar kriz yok diyorlar (arabadan toplasan 15 tane gelmiş zaten, satılmış). o aldığınız şeylerin zaten arzı çok değil hala anlayamadınız bunu, milyon tane yok lan satışta! bir kaç bin tane var.
yabancı el sendromu
-
insanların iç çatışmalarının dışarıya vurulmasını gösterir. normalde sol beyin her zaman sağ beyni baskılar çünkü mantık sol beyin tarafından kontrol edilen bir olgudur. korpus kallosum denilen iki beyin arasındak köprü yok edildiği zaman sağ beyin kafasına göre takılmaya başlar ve zaten sol beyne göre daha içgüdüsel ve bilinçaltının etkisinde takıldığı için insanın baskıladığı düşüncelerini falan gerçekleştirmeye başlar. örneğin sabah işe gitmek zorundayken gömleğinizi iliklerken sol el eliniz o düğmeleri çözmeye çalışır çünkü içten içe işe gitmek istemiyorsunuzdur. çok hazzetmediğiniz bir insanla konuşurken sol eliniz birden adama yumruk atabilir. sigarayı bırakmışken birisi teklif ettiğinde sol eliniz sigarayı almaya uzanabilir, süpermarket alışverişi sırasında aldığınız ürünleri sol el geri koyabilir hatta almayı düşünmediğiniz şeyleri uzanıp alabilir. sol el bu durumda düşmanınız falan değildir, o da sizsinizdir ama sizin bilinçaltınızın bilince dökülmesidir. genel olarak primitif bir yapıda olduğu için de ihtiyaçlarını ilkel ve kaba yöntemlerle belli eder.
house'un bir bölümünde de vardı bu olgu. hastanın sevgilisi bir deodorant getirdiğinde sol el alıp deodorantı fırlatıyor sonra da kadına tokat atıyordu adamın iradesine karşı. bölüm sonunda adamı hasta edenin o deodorant olduğu, sağ beynin bunu biliyor olduğu ancak mantıksal bir şekilde bunu sol beyine söyleyemediği için primitif bir şekilde rahatsızlığını dile getirdiği ortaya çıkıyordu. aynı adama çeşitli kelimeler gösteriyorlardı, sağ gözle adam kelimeleri söylerken, sol gözle baktığı zaman nesnenin ne olduğunu söyleyemiyor ancak kağıt kalemle direkt olarak şeklini çizebiliyordu.
belki de en ilginç tıbbi olgudur yabancı el sendromu. insanların çift kişilikli olduklarını ve medeniyet kisvesi altındaki zorunluluklardan kurtulduklarında sıkıntılardan kurtulduklarında neler yapabileceklerini gösterir.
bir ortama girdiğinde selamun aleyküm diyen insan
-
selamun aleyküm dersen arap olursun. selam ve merhaba türkçe çünkü
edit:başlığı açıp kaçıyorlar efendim. durduramıyoruz.
turistin görebileceği herkesi aşılayacağız
-
ülkenin % 33'ü siyasal islâma,
% 33'ü suriyelilere,
% 33' ü turistlere tahsis edilmiş.
kalanı biz dürüst vergi mükelleflerinin.
demba ba
-
henüz hangi uzvu ile attığı belli olmayan ama ilginç bir gol atan takımımızın oyuncusu.
bir şey var ki; dembaba'ya çarpıp gol olan top, almeidaya çarpsaydı kontra ataktan golü yerdik.
just kids
-
patti smith'in pek rahat bir üslupla, sohbet edermişçesine yazdığı, kendini keyifle okutan sürükleyici kitap. böyle o sigarasını yaksın, ben kahveleri tazeleyeyim... robert'tan bahsedelim sonra, ordan yaramaz çocukluğuna atlayalım. sanatçı olmak için nasıl yanıp tutuştuğunu anlatsın tutkuyla...
mevzunun tüm ayrıntıları heyecan verici: 1969 yılı, chelsea otel, bohem bir ortam, andy warhol, new york, şiir, rock'n roll, hippiler, birbirlerine göz kulak olmaya söz veren azimli ve romantik ik sanatçı genç...
johnny depp'in kitapla ilgili yaptığı " bir başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için ayrıcalıklı bir davet" yorumu da pek hoş. kitap arka kapaklarında genelde sıkıcı insanların yorumu olur ne de olsa. eh, bünyede tavan arasına sızan çocuk heyecanı yaratan bu davete icabet etmemek ne mümkün...