hesabın var mı? giriş yap

  • a: paran var mı olm ?
    k: vaa--yookk, az var yani, anca bana yetmeeez bile.
    a: olm var mı yok mu lan ?
    k: vercen m alcan mı ?

  • asıl merak ettiğim, anlayamadığım; bu zihniyete sahip bir kişi cumhuriyetle ilgili nasıl bir kompozisyon yazmıştır ki o kompozisyon ödüle layık görülsün.

  • bir annenin sabaha karşı kumardan gelen kocasından evdeki ekmeği saklaması... saklamasa sabah okula gidecek iki çocuk aç kalacak. aynı annenin oğlu üniversitede okurken küçük oğlu ile pazar sonrası meyve sebze artıklarını toplaması. bunların yıllar sonra hal vakit düzeldikten sonra bir akşam yemeği sofrasında anlatılması ve hep beraber ağlanması.

  • budur. halk en azından aldığı ürünün üstünde nasıl duracağını görür. hayal değil, gerçek...

  • sanatı derinlemesine inceleyen, içindeki o samimiyet ve gerçeklik duygusu tamamen varolana kadar oyunculuğu tırmandıran, sahte ve yapay duygulardan uzak gerçek ve ruha dokunur oyunculuk ve sanat anlayışını bizlere kazandıran ender sanatçılardan birisi kendisi.

    o yaşayıp hissederek aktarır içindekileri.

    ben buraya hapsoldum nihat..hapsoldum..evler dükkanlar ağaçlar..hep aynı şeyler, aynı yüzler, aynı sesler..7 yaşında geldim ben buraya nihat ne hayallerle geldim. 40 yıl sonra halime bak. buranın bir parçası oldum. iskele gibi, durak gibi, sermetin köşesi gibi..yaşıyor muyum? ölü müyüm? taş mıyım..duvar mıyım? neyim, hayatımın anlamı ne?
    çocuklarım..babam..dedem..eski karım..arkadaşlarım..ya ben nihat? ben? ben nerdeyim ya? yetti artık, burama geldi be! dayanamıyorum..nefes alamıyorum..ölünce arkamdan iyi adamdı diyecekle, kıyak delikanlıydı diyecekler..fedakardı.. ailesine düşkündü, yardım severdi hep başkalarını düşünürdü..!çengelköy'ün evliyasıydı..!
    hadi..hadi gömün beni ne bekliyorsunuz? şimdiden gömün! yaşamıyorum zaten..yaşamıyorum! yaşasam sen kendin için ne istiyorsun be adam diye sorarım! soramıyorum! korkuyorum!! sevdiğim insana bekle bende geliyorum diyemiyorum ben be! ölmüşüm ben nihat, ölmüşüm yav! siz öldürdünüz beni siz! ölmek istemiyorum! durduğum yerde çürümek istemiyorum!! o benim son çaremdi..beni bu hapishaneden çıkaracaktı, o benim kurtuluşumdu! gitme demek istedim, diyemedim!! diyemedim nihat diyemedim!! elif de gitti nihat! ben gene kaldım...bittim..bittim ben nihat.."

    ben oyuncuyum diyen kaç kişi var ki bu kelimelere hayat versin. gülerken düşündürsün, düşündürürken ağlatsın...

    edit: yazarlardan gelen yoğun istek üzerine o müthiş sahneyi paylaşıyorum.
    ben buraya hapsoldum

  • atasayda bir yüzük alana bir yüzük bedavaymış. o kadar parası olanın metreside vardır düşüncesiyle kampanya yapmış adamlar.

  • diyanet vakfı'nın topladığı kurban bedellerini türlü katakulli ile kendisine gelir yazma hadisesi. özetle kurban bedelleri ile et balık kurumu'ndan kurban alınıyor. sonra hayvanlar kağıt üzerinde kestirilip karkas et olarak et balık kurumu'na zararına geri satılıyor ve bedel gelir olarak diyanet vakfı'na kaydediliyor. imzalanan protokole göre et balık kurumu, dağıtılmak üzere vakıf tarafından et istendiğinde istenen miktarı gönderiyor. işin skandal kısmı, bugüne kadar toplanan kurban bedellerinin ederinin %2'si değerinde et dağıtılmış olması. diyanet vakfı aracılığıyla vekâleten kurban kesmek isteyen müslümanların parası nerelere gitmiş, bilmiyoruz.

    haber linki

  • arkadaş çevresi geniş sayılabilecek bir insanım; uzakta, yakında, ara sıra görüştüklerim, sadece yürüyüş yaptıklarım, sadece sanal alemden tanıdıklarım gibi sınıflandırabilirim hatta. yalnız dost diyebileceğim insan sayısı ikiyi geçmez.

    dost diyebileceğim insanlarda hissettiğim şey öncelikle samimiyet ve şaka kaldırıyor olmaları. hemen küsmek yerine senin ayakkabılarını giyip dünyaya senin gözünden bakabilmeleri. bir de eğlencenin dibine vuracaksam mesela onlarla olmasını isterim çünkü onlarlayken gerçekten eğlendiğimi hissediyorum.

    ara sıra yürüdüğüm bir arkadaşım var mesela, onunla aynı müzikleri bile dinlemiyoruz ki aynı konserden zevk alalım. evet müzik seçimleri de önemli oluyor. bir arkadaşım var arabasına bindiğimde hiç bilmediğim türkçe arabesk pop tarzı müzikler dinletir mesela, söyleyemem de kapat şu lanet olasıca müziği diye.* yalnız dostun olsa söylersin; bu ne ya diye.

    sonuç olarak nezaket sahibi, politik ve dini görüşü rahatsız etmeyen, konuşup bir şeyler yapabildiğiniz insanlarla görüşüyorsunuz sık olmasa da ama dostların yeri farklı. bir de iyi anlaşabilecek insanın tartışma kültürünün olması gerekiyor yoksa her konuşma yüksek sesle sonlanabilir.

    edit: son cümle eklendi.