ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
24 nisan 2015 almanya'nın soykırımı tanıması
facebook 4.99 $ alamaz fotoğraflarım mülkümdür
-
ben malım demenin sosyal medyacası
13 temmuz 2022 sinan oğan'ın paylaştığı grafik
-
bu kadar yüksek sayıda mülteci ya da sığınmacı olmaz zaten. bunun adı olsa olsa işgaldir. ki bunlar resmi rakamlardır. kayıt dışı olanlar da eklendiğinde, durumun vahameti daha net ortaya çıkacaktır.
türk milleti çok vahim bir tablo ile karşı karşıyadır. bu sessiz istilayı halen normal göstermeye çalışan, konuyu ırkçılık düzlemine çekerek ucuz siyaset peşinde koşan çevrelere gereken ders verilmelidir.
introvert
-
içe dönüklük ve dışa dönüklük arasındaki farklılıkları incelemeye bebeklik döneminden başlamak icap ederse susan cain'in quiet: the power of introverts adlı eserinde bu konuda ilginç tespitlerden söz ettiği söylenebilir.
her ne kadar düz mantıkla düşünüldüğünde dışa dönük bir bebeğin daha gürültülü olacağı ön yargısı kulağa rasyonel gelse de gerçek böyle değildir, içe dönükler dış uyaranlara karşı daha hassastır. bu hassasiyet içe dönük bebekleri değişime daha tepkili hâle getirir.
fizyolojik olarak kilit farklılıklardan biri dopamindir. dopamine karşı duyarlılığın introvertler ve extrovertler arasında değişkenlik gösterdiği bilim camiasında uzun zamandır savunulan bir tezdir. (bundan daha önce big five'da da söz etmiştim: (bkz: beş büyük faktör kuramı/@highpriestess)) örnek olarak bir araştırmada d2 reseptörleri extrovert ve introvert bireylerde farmakolojik olarak bloke edilmiştir ve içe dönüklerin d2 reseptör aktivitesinde farmakolojik olarak indüklenen değişikliklere çok daha duyarlı olduğu tespit edilmiştir.
binaenaleyh dopamine daha duyarsız olan extrovertler sürekli dopamin seviyelerini yükseltebilmek adına uyarılma ihtiyacı hissederlerken dopamine duyarlı introvertlerde sürekli uyarılmak yorucudur.
buna karşılık serebral kan akışını düzenleyen asetilkolin pathwayinin introvertlerde daha aktif olduğunu savunan teoriler de mevcuttur. örnek olarak linkedin'de okuyabileceğiniz şu makale bu konuda aydınlatıcı olabilir.
makaleden anlaşıldığı gibi, bu maddelerin ikisi de iyi hissettirir ancak pathwayleri ve iyi hissettirme "biçimleri" farklıdır. dopamin öz güven yükseltir, dış dünyada bir şeyler başardığınızda aldığınız ödüldür. asetilkolin ise rahat rahat bir işe odaklanıp, entelektüel aktivitelerle zaman geçirdiğinizde gelen hoşnutluk hissi ile bağlantılıdır.
bu açıdan bakıldığında extrovertlerde daha aktif olan dopamin pathwayinin daha kısa olması şaşırtıcı değildir zira introvertlerin bir fikir beyan etmeden önce bile uzun süre düşünüp taşınması icap eder.
gelgelelim "reseptör bloke etmek gibi kompleks yöntemler dışında dış uyarana karşı duyarlılık - duyarsızlık nasıl test edilebilir?" diye sorarsanız ve alacağınız cevap hans eysenck'in tükürük testi gibi bir cevap olursa bu cevaba temkinli yaklaşmanızda fayda olacaktır.
daha az dış uyarana ihtiyaç duyan introvertlerle daha fazla dış uyarana ihtiyaç duyan extrovertlerin arasındaki farkın tükürük üretimi ile ölçülebileceği fikri ilk etapta mantıklı gibi gelebilir lakin bazı araştırmalar teoride mantıklı olsa da pratikte böyle bir durumun olmadığına işaret etmektedir. (örnek bir araştırma)
nihayetinde introvert-extrovert ayrımının fizyolojisini anlayabilmek için psikologların teorilerinden çok nörobilimcileri takip etmek ve farmakolojik reseptör blokajı gibi yöntemlere ek olarak fmri, pet scan gibi yöntemlerle yapılmış çalışmaları incelemek rasyonel tavırdır.
* * *
yazımın politik yol linki:
https://www.politikyol.com/…donuklugun-fizyolojisi/
sinem kobal
-
hani sadece bayramlarda gorulen, o gicik, uyuz, kendini bir sey sanan kuzen gibi.
bir erkeğe adres soran güzel kızın asıl amacı
-
güzel kız: pardon mehmet akif mahallesi nerde acaba?
erkek: şimdi şu okulu biraz geçin, sağa dönün, bir beş dakika ile..(kız keser)
güzel kız: ayy çok şeker yaa gerçekten bunun olabileceğine inandın mı?
erkek: neyin?
kız: sana adres sorabileceğime...
erkek: anlamadım?
kız: of ya sana adres sorar mıyım ben gerizekaaalı
erkek: kendinde misin sen?
kız: üff sanane be salak.
sonuç olarak yine erkeğin mallığına çıkan bir amaçtır.
kalori sayarak kilo vermek
-
nasıl kilo verilir ve kilo vermenin alınan kalori ile ne kadar alakası var?
yediklerini değiştirirsen (bu kısmı çok önemli) kilo verirsin. bu da temelde aldığın kalori ile alakalı mıdır? tabi ki. ama işleyiş ve süreç, `kalori sayımına fokuslanıp diğer her şeyi yok sayarsanız, kesinlike doğru noktaya varamayacağınız kadar handikaplı.
neden kalori saymak bu kadar bilimik şekilde bize enjekte ediliyor?
kilo vermenin eşittirinin, sadece kalori saymak olduğunu araştıranların arka planına biraz bakmak lazım!! hangi şirketler, ne için bu araştırmaları yapmış?
çünkü şöyle bir şey düşünüyorum, kapitalle az buçuk alakası olan biri olarak? farkında mısınız abur cuburların üzerlerinde kalorileri yazıyor (yazmak zorunda), ama bazı abur cuburların kalorileri, paketlerinin üzerinde daha belirgin bir şekilde yazılıyor. neden?
çünkü, sen bakacaksın, diyeceksin ki "ben kilo vermek için kalori sayıyorum, günde 1500 kalori almam lazım (kilo vermek için), bu cips 80 kalori, o zaman ben bu cipsi yiyeyim ve günde almam gereken 1420 kalori kalsın"... owww :)
şimdi, araştırmaların bizleri bu derece "kalori sayma" işine fokuslandırmasının nedenini umarım anlatabilmişimdir.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bir arkadaş:
"show tv doktorlar için çıkarılan tam gün yasasını yanlış anlamış..."