hesabın var mı? giriş yap

  • "sorun ne biliyor musun?

    sorun, senin gerçekleştirmek için çırpındığın hayallerini, başkalarının bakkaldan ekmek almaya gidiyormuşcasına kolay gerçekleştirmesi. hem de hiç haketmeden. "

    behzat ç.

  • başlık: japonlarda l harfi yokmuş lan

    1. oha şu anda aydınlandım ... amk l yok . lüleburgaz diyemiyo adamlar

    2. satrançta at nasıl gidiyor bunlarda amk, tam bi kaos

  • - nerede bu kadın ya bir dakika durmuyor evde.
    + baba komşuya gitti ne yapsın akşama kadar evde mi oturacak?

    on dakika sonra;

    - bak hâlâ gelmedi! çayı bile kendimiz demliyoruz!
    + tamam baba tamam!

    tam çayı içecekken kapı anahtarla açılır ve anne içeri girer ve babam bombayı patlatır:

    - hanım ben de tam diyordum ki anneniz olmayınca çay bile içilmiyor bu evde nerede kaldın yahu?

  • baslik: capslii beyleeer tipim nasil sizce

    1. evet beyler herkes soruyor bide ben soruyum dedim sizce nasılım

    2. allaha dava aç bence kazanırsın

    not: capsler vardi silinmis.

  • en az 10 yillik satranc tecrubesine sahip profesyonel oyuncularin uyguladigi, siradan oyuncular tarafindan uygulamasi tehlikeli olabilen teknikler butunu.. bilinenleri $unlardir:

    sadece sah'iniz kalmi$sa kuytu bir ko$eye saklanin.. vezir ve filleriyle ortalikta fink atan rakip sizi goremeyince "bu yone gitmi$ olmalilar!" deyip tahtanin yanindan gecip gidecektir.. karanlik bastirinca atiniza atlayip kacin..

  • yıllar yılı güzelim zonguldak'ımda güzel kızların, yakışıklı delikanlıların buluşma yeri olan, bayramlarda seyranlarda misafirlere en güzel ikramın bu pastaneden alınan bir tatlı olduğu, çarşının ortasında eski ve güzide pastane. kaç çoçuk annesinin, babasının elinden çekiştirip bal-kaymak dondurmayı hüpletmiştir midesine ve mutlu olmuştur bilinmez. gittiğim hiçbir şehirde, şehirle bu kadar bütünleşmiş, resmen şehrin bir parçası, bir evladı olmuş bir işletme ile karşılaşmadım. ürünleri hemen hemen hiç ertesi güne kalmaz, çalışanları has insanlardır.

    zonguldak'a yolu düşen olursa, kesinlikle uğramasını ve pastanenin selanik gevreğini denemesini öneririm.

  • karıyla-kocanın, kadınla-sevgilisinin, dişiyle-erkeğin arasına girmeyeceksin arkadaş. onlar barışır boku sana bulaşır (tabi bu hikayede barışma gibi bir durum söz konusu değil ama ana fikri anladınız işte...)

  • volkan'ın bir bölümde aslı'nın kafasına attığı vazodan dolayı hafızasını kaybetmiş taklidi yaparken selin'in göğüslerine dokunup çocuk edasıyla "bu ne?" dediği bölüm (ertesi günü aynısını kız arkadaşıma yapmayı denemiştim :) masum çocuk ayağını yemedi tabii).

    volkan'ın besteleri. bunlardan birinde "bill gates dert babasıdır, msn garip yuvasıdır, google earth'te gezdim durdum, seni bir sokakta buldum, yanındaki o adamla nişanlanmış dediler" gibi süper sözler vardı.

    gülenay'ın "teyze" şarkısı. "senin ağzınn ne der teyzeee, senin kalbiiin yok mu teyzeee. söyle teyzeeee" diye arabeske gark olmuştu. 2005 kışında bir gece, ertesi günkü finale çalışırken elektrikler kesilmişti. gecenin 2'sinde mum ışığında bu şarkıyı söyleye söyleye finale çalışmıştım lan ben!

    ve tabii ki burhan altıntop. özellikle ilk zamanlar şesut'la didişmeleri. ona "sirsiriii" diyerek saldırması.

    hepsinden öte avrupa yakası'ndan akılda kalanlar, o günlerde yaşadığınız ve geri dönmeyecek tüm güzel şeylerdir. çünkü avrupa yakası o güzel şeylerin bir parçasıdır. benim için bir diziden ötedir.

  • osmanli padisahlari ozellikle 15. yy dan itibaren turk soyundan gelen asil ailelere mensup kisilerle evlenmediler.

    bunun temel sebebi elbette kizini aldiginiz ailenin yukselecegi statüdur. osmanli hanedani tarih boyunca kendisine alternatif olabilecek bir klik yaratmaktan dogal olarak cekinmistir. bunun bazi istisnalari olmakla birlikte ( az sonra deginecegim ) padisahlar genel olarak cariye denen saraya köle olarak girmis , hediye olarak sunulmus veya satin alinmis , tutsak edilmis kadinlar icerisinden haremlerini olustururlardi.

    bunun en onemli istisnalarindan biri ikinci osman (bkz: genc osman) in seyhulislam hocazade esad efendi nin kiziyla evlenmesidir. genc osman hakikaten devrinin onunde bir hukumdar ancak hem yaşi cok genc hem de yasadigi devir tam bir kurtlar sofrasi . 13 - 14 yaslarinda hukumdar olup , yenicerinin en cafcafli en gozu kara ve pervasiz donemlerinde daha biyiklariniz bile terlememisken , tutup ordunun basinda sefere gitmeler (bkz: hotin seferi) , orada yeniceriyi begenmeyip ben bunlari kaldiricam hacca gitme bahanesiyle de yenisini kurucam falan demeler pek akıl kari isler degil tabi. ancak nihayetinde ne kadar zeki olsa da kendisi henuz daha cocuk sayilabilecek bir yasta oldugu icin yeniceriler icin kolay bir hedef oldu diyebiliriz.

    neyse biz hatunlardan konusuyorduk. bunun bir ornegi daha vardir osmanli tarihinde. sultan abdulaziz 1863 te yine tarihte gorulmemis is yapip buyuk buyuk dedesi yavuz sultan selim den sonra ilk defa misir a giden osmanli padisahi olmustur. yavuz un da oraya savasmak ve fethetmek amaciyla gittigini dusunursek bir osmanli padisahinin durduk yere kalkip taaaa misirlara gitmesi baya ilginc olmus tabi. o siralarda misir hidivi olan ismail pasanin guzelligi dillere destan olan bir kizi varmis , tevhide sultan. iste sultan aziz bu hanima vurulmus ve onunla evlenmek istemis . 1866 da bayram ziyareti vesilesiyle istanbul a gelen ismail pasa nin kizini orada gormus ve cok begenmis. o yillarda misir hidivlerinin ve cesitli valilerin pasalarin istanbul a bayramda seyranda gelip el etek opmesi seyahet etmesi olagan bir istir. sultan karsi taraftan da ayni duygulari hissedince evlenmek istemis ve bu durumu sadrazam kececizade fuad pasa ya bildirmis.

    bi kere o yillarda osmanli - misir iliskileri cok fazla degisken iceriyor. sultan aziz in babasi ikinci mahmut ve hidiv ismail in dedesi olan kavalali mehmet ali pasa doneminden kalma bi ton problem var. tabi bir de dis gucler ingiliz mudahelesi vs derken osmanli - misir düzlemi cok kaygan ve kirilgan. misir o yillarda resmiyette osmanli topragi olmakla birlikte fiili olarak bagimsizliga cok yakin veya hafiften ingiltere ye bagli bile denilebilir.

    cok uzatmadan devam edecek olursak sultan aziz tevhide sultan la evlenmek istiyor. tabi babasi hidiv ismail pasa nin bunu reddetme luksu yok. koskoca padisah kizinizi istemis bundan buyuk devlet kusu mu olur ? kendisi de bunu biliyor ve bunu bir firsat olarak goruyor.

    ancak bu mutlulugun karsisina bi anda sadrazam fuad pasa cikiyor. saraydan gelen evlilik talebine ; "böyle bir izdivac devletin başına sıkıntılar açar . sultanın kayınpederi makamına yükselecek olan ismail paşa bundan böyle her istediğini yaptırir , prenses tevhide de evlendikten sonra her kafası estiğinde mısır a gidip ailesini ziyaret edemeyeceğinden huzursuzluklar doğar, boşanma gibi bir durum söz konusu olursa da prensesin başka biriyle evlendirilmesi hoş karşılanmaz " diyerek padişahın isteğine taş koyar.

    simdi bugunun kafasiyla dusununce koca padisahin evlilik istegine kici kirik sadrazam kim oluyor da karisiyor diyebilirsiniz ancak o isler oyle olmuyor. bugun bile mesela ingiliz kraliyet ailesinin evlilikleri ingiliz kabinesinin onayindan gecer. kraliyet ailesi uyesiyseniz oyle caninizin istedigiyle evlenemezsiniz. mesela kralicenin amcasi olan sekizinci edward in evliligine ingiliz hukumeti izin vermeyince adam tahttan cekilmis bunun uzerine bugunku kralice ikinci elizabeth in babasi tahta cikmistir. tarih ilgincliklerle ve kelebek etkileriyle doludur. kral edward bi kadin icin tahti birakmasa suan kralice olan elizabeth muhtemelen uzak bir kalede az unlu , hanedana uzak akraba bir ingiliz soylusu olarak örgü falan örüyor olacakti. ama gel gor ki kralice oldu ve 100 yasina merdiven dayamis durumda.

    her neyse biz sultan aziz e donersek tabi hukumete ragmen bu evlilik gerceklesmemis ve sultan aziz askini kalbine gommus ancak sadrazam fuad pasayi da affetmemis ve sadrazamliktan el cektirmistir.

    sonuc olarak osmanli hanedanina bir ailenin gelin vermesi demek o ailenin durduk yere guclenmesi ve diger beyler vb aristokrat aileler arasinda haksiz rekabet saglamasina yol acacagindan bu tarz evlilikler gerceklesmemistir diyebiliriz.

  • babamın ufak bir şirketi vardı, vergisini ve çalışanlarının sigortaları düzenli ödeyip kimsenin hakkına girmezdi. bir zaman sonra işleri bozuldu ticaret sonuçta neyse baya vergi ve çalışan sigorta borcu birikti. onları toparlayım derken yorgun düştü yüreği ve çok erken kaybettik güzel yürekli babamı. sevgili devletimiz 1 dul 3 yetim kız çocuğundan 1 gün bile ertelemeden aldı bütün borcu, hepsini ödedik bitti şükür herşeyin üstesinden geldik. söyleceklerim bu kadar...

  • tamirat tadilat işleri için whatsapp üzerinden yazıştığım ustalara karşı zorunda hissettiğim eylem. temiz bir istanbul türkçesi kullandığımda hayatın sillesini yememiş, kazıklanmaya açık enayi profili çiziyorum. işimin görülmesi için böyle laftan anlamayan, adam yaralamadan içeri girmiş, denetimli serbestlikle salıverilmiş, kolları façalı bir tip gibi görünmeye çalışıyorum. bağlaçları yanlış yazarak başladım bu işe fakat hiçbir işe yaramadı. süreç içerisinde dozu gitgide artırmak zorunda kaldım. "ağnadım agbey" falan yazıyorum artık. bu yüzden son bir ayda türkçe bilgim de bir hayli geriledi. ana dilimde b2 seviyesine falan düşmüş olabilirim. bu sorunu yaşayan suserler ile bir türkçe şurası toplayıp ustalarla iletişim için özel bir dil geliştirebiliriz diye düşünüyorum. saygılarımla