ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
geniş aile
abdi ipekçi
-
abdi ipekçi 9 ağustos 1929'da cevdet-vesime çiftinin 6. çocuğu olarak dünyaya geldi. iki kızkardeşinin verem olması nedeniyle anaokuluna erken başladı. babası cevdet ipekçi film ithalatı ile uğraşıyordu. ilkokula evlerinin karşısındaki ışık okulu'nda başladı. 1940 yılında ablasının ölümünden bir yıl sonra galatasaray lisesi'ne kaydedildi. yeni sabah'ta murat sertoğlu'nun yanında gazeteciliğe muhabir olarak başladı. daha sonra yeni istanbul gazetesinin kendisine daha uygun olduğunu düşünerek burada çalışmaya başladı. yeni istanbul'un başarısı gün geçtikçe arttı. ancak gazetenin sahibi habip edip törehan almanya'da öğrendiği gazetecilik disiplini uygulamaya başlayınca bazı gazeteciler buradan ayrılmak zorunda kaldılar. bu sırada abdi'yi işe alan mithat perin de gazeteden ayrıldı ve abdi'yi kendi kurduğu istanbul ekspres davet etti. yeni istanbul'la özgürlük sorunları yüzünden çatışma yaşamış olab abdi, istanbul ekspres'e katıldı. hukuk fakültesi'nde okumayı sürdüren abdi bir yandan da mesleğine devam ediyordu. daha sonraları askere gitti ve okulu bitirdi. ilk nişanlısından ayrılmak zorunda kalan abdi kore savaşı'na katıldı. milliyet gazetesi'nin müdür koltuğuna abdi ipekçi uygun görüldü ve mektupla bildirildi. 24 yaşındaki abdi'nin bu işi yapabileceklerinden pek emin değillerdi. 19 ocak 1956'da sibel dilber ile evlendi. 1959 yılında milliyet 100 tirajı olan bir gazete haline gelmişti. 1960 yılında gelindiğinde ihtilalden etkilenen gazetenin görüşü sosyal demokratlığa abdi ipekçi tarafından kaydırıldı. birkaç farklı gazete denemesi olsa da tutunamadı. 1 şubat 1979 akşamında eşi sibel üç el silah sesi duydu. olay yerinde 9 mermi kovanı bulundu. yazılarında atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savundu. eldeki verilere bakıldığında ekonomik bir cinayettir. ipekci gazeteyi satmak isteyen karacan'a her zaman karsi çıktı. milliyet o dönemde 160 bin tiraja yaklaşmıştı. suikastten hemen sonra da aydın doğan tarafından alınmıştı.
alevilerin blok halinde başkanlığa evet demesi
-
hz.ali başkanlığa aday olsa bile evet %97,8 çıkmaz gençler. rahat olun.
atsızcılar
-
zirve basma hayallerini yıkmak istemediğim site, ama zirveler genellikle barlarda oluyor ve buralara girişte 18 yaş sınırı var.
p.s. i love you
-
öyle pek romantizm, aşk hikayesi tadında filmleri sevmem fakat bu filmin bir sahnesi var ki, hönkürerek ağlatıyor. aşkla bağlı olduğu kocasını kaybeden zavallıcığım kadın, cep telefonundan evi arayarak telesekreter mesajında konuşan kocasını dinleyip duruyor. bu nasıl bir çaresizlik, nasıl bir acı durumdur. insan da kendini bir o kadar çaresiz hissedip zırıl zırıl ağlamaya başlıyor kadınla birlikte.
ülkenin en güzel kızlarının bilecik'ten çıkması
yaran facebook durum güncellemeleri
-
hanımın 32 tane elbisesi dolapta teker teker asılı. benimse sadece iki gömleğim var ve hanım 2 sini aynı askıda asmış. arkadaşlar evlenmeyin.
beni de yanlış yönlendirdiler
-
rte'nin ergenekon ve balyoz operasyonuyla ilgili konuşurken uydurduğu yalanlardan biri.
"tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim."
yalan söylüyor çünkü bizzat kendisi ben bu davanın savcısıyım diye bağırmıştı !
bir ülkenin cumhurbaşkanının yalan söylemesi utanç verici olurdu vatandaşlar için normalde ama ülke öyle hale gelmiş ki bu adamın yapacağı hiç bir şeyden utanç duymaz bir noktaya geldik.
şişli etfal'de ayaküstü sıçan teyze
-
(bkz: açmayın cumhuriyet sucuğu)
istanbul sözleşmesi'nin feshine sevinen kadınlar
-
twiter'dan bir yorum:
erbakan'ın kızı da şeriat istiyodu. miras ortaya gelince, şeriata göre yarım pay almamak, medeni kanuna göre eşit pay almak, için kardeşini mahkemeye verdi.
ankara metrosu'nda kılınan toplu cuma namazı
-
şimdi burda osursam, kokusunun 3 farklı camiye ulaşabileceği kadar çok ve sık aralıklarla inşaa edilmiş camiler barındıran bir ülkede, sakildir, showdur.
ibadet değildir.
sıçmak için yol kenarlarını değil tuvaletleri kullanıyoruz değil mi?
eğitim almak için okulları..
ibadet için de aynısı geçerlidir adap bakımından.. bu kadar bolluk varken...
edit: "orda düz ayak cami yok, kocatepe te yokuşun tepesi, yaşlılar nasıl çıksın" dendi mesajla.
buyrun, düz ayak camiler.. hepsi 2 sokak, 3 sokak arayla
https://www.google.com/…a3aae50d:0x1ce03f0f3e9d7dbb
edit2: aynı yerde kendi inancım gereği "nüdist şamanist" ayin yapmam mümkün değilse, kimse ibadet özgürlüğünden filan bahsetmesin. ibadetten, inançtan, kutsaldan anladığınız tek şey sünni islam amk!
öyle olunca onun adı "özgürlük" olmuyor
kendini değersiz hissetmek
-
değerini ötekine bağlayan insanların daha sık yaşadığı bir durum.
iyi hissetmek için başkasının onayına ihtiyaç duyan insan sıklıkla kendinden feragat eder. hayır demekte zorlanır, hayatını başkalarının arzusuna göre şekillendirir.
elbette, insan sosyal bir varlık. dünyayla bağımızı insanlar üzerinden kuruyoruz. münzevi bir yaşam sürmek marifet değil. insan insanla zenginleşir ve yatışır. bu ilişkilerde ortaya konulan nezaket, kadirşinaslık, saygı birer erdem ve güzellik. ancak bunları, bir başkası için kendi arzunuzu bir kenara koymakla karıştırmamak gerekli.
arzunuzdan koparsanız kendinizden koparsınız. süreğen olarak ötekine göre şekillenirseniz, özgürlüğünüzü ve özsaygınızı zamanla yitirirsiniz. öyle bir an gelir ki aynaya bakınca kim olduğunuzu tanıyamaz hâle gelirsiniz.
kendini sevmeyen birini, başka kim sevebilir? kendini değerli görmeyen birine, başka kim değer verir?
bu hayatta herkesi olduğu gibi sevip, değer verecek birisi var. en karanlık yanlarımız bile, bizi olduğumuz gibi seven biri için güzel olabilir. ama önce kendinizi, aydınlık ve karanlık yönlerinizle, güçlü yanlarınız ve zaaflarınızla sevip, değerli bulmayı öğrenmeniz gerekli. bunu yapmayı öğrenince ve aynaya bakıp gülümseyince, karşınızdakiler de size gülümseyecek.