hesabın var mı? giriş yap

  • halktan, sokaktan kopmuş diyesim geliyor ama pek çok kişi söylemiş zaten.

    cem yılmaz muhtemelen hiç metrobüs'e binmemiş. hiç marmaray'la denizin dibinde kalıp yürümemiş. en son ne zaman tahtakale'de dolanmış bilmem. üç harfli marketlerden alışveriş yapmış mı hiç? kusura bakmayın ama türkiye'de sıradan hayatın son 20 yıldaki akışından pek bir detay yok artık esprilerinde. zaten kendi dar arkadaş grubu dışında kaç kişiyle gerçek ilişkiler kurabilir bunca servet ve şöhretle. sonuçta tükeniyor o kaynak da. ben 70'li, 80'li yıllar nostaljisi yüklü filmlerini de çok başarılı bulmuyorum. çünkü bende bir karşılığı yok.

    ha, yaşım da cem yılmaz'a yakın bu arada. nesil farkımız yok. ama hayat apayrı yerlere sürüklemiş bizi. halbuki 90'larda ben de istiklal'de fink atıyordum. aynı mizah dergilerini okuyor, aynı barlarda içiyor, aynı sınırlı medyaya maruz kalıyorduk. her şey çok güzel olacak örneğin, ne kadar bizden, sokaktan bir filmdi. ama son izlediğim ali baba filmindeki karakterler gerçek hayattakinin kötü bir kopyasından da kötü. gülünç bile değil, acınası. halbuki sokakta çok daha komiği ve sahicisi var bunların. ama cem görmemiş ki bu evrimi. en son ne zaman nalbura, elektrikçiye, iddia bayine gitmiş? gerçi gitse bile hangi seviyede ilişki kurabilir ki?

    şimdi ben yine toplu taşımadayken cem teknesiyle koyları dolanıyor. çevresinde de onlarca şakşakçı. bu saatten sonra da pek bir güncel ortak gülmecemiz olmaz herhalde.

    eski esprileri, eski filmleriyle yad edelim artık. her şey için teşekkürler.

  • cips konusuna bir çok kişi dikkat çekmiş ama ben olayı biraz daha geçmişe taşıyayım.

    sene 1991-92 falan*, her gün bir paket cips alarak hayatımı sürdürüyorum. çocuğuz işte yerken de sürekli üstündeki yazıları okuyorum, son kullanma tarihi falan her şeyi okuyorum. o zamanlar bedavasız kampanyasız aile boyu ruffles 210gr.(nerden nereye gelmişiz bak.)

    bir gün yine almışım cipsimi yerken bir baktım 205gr. olamaz böyle bir şey. döndüm bakkala diğer cipslere bakıyorum kimisi 210 kimisi 205gr. 1 hafta daha dikkat ederek 210gr. olan paketleri aldım ama onlar da bitti.

    1 yıl içinde 180gr. olmuştu bizim cips. sonra işte yüzde 20 bedavalar başladı. 203gr. 205gr. 198gr.

    118gr. ne amk?

    manyağın biri var orada ayar yapıyor gram gram.

    - efendim 1 gram daha indirdim kârımızı maksimize ettim.
    - aferim evladım yarına da bir meeting set edelim.

    hıammına koduklarım

  • fotoğrafçılıkta "net alan derinliği" (depth of field) olarak geçer. tam tabiri budur ve esasen "circle of confusion" yani bulanıklık dairesi ile doğrudan ilişkilidir.
    yapısal olarak her dış bükey mercek, sadece tek bir yerde "odak noktası" oluşturur.
    ister tek bir mercek olsun, ister çeşitli akromatlardan oluşmuş bir objektif olsun durum hepsi için aynıdır. (burada objektifin "çizgi ayırma yeteneği" farklı bir konudur.)
    işte bu bağlamda "net alan derinliği" olarak karşımıza çıkan bir "kabul" vardır ki üç şey bunu etkiler;
    1. konunun kameraya olan uzaklığı,
    2. kullanılan objektifin odak uzaklığı,
    3. kullanılan objektifin diyafram (f) değeri.

    bu üç bileşenin çeşitli kombinasyonları net alan derinliğini etkiler. yani nesne kameradan uzaklaştıkça (3 veya 8 m. gibi), kullanılan lensin odak uzaklığı küçüldükçe (16 veya 24 mm. gibi) ve kullanılan diyafram değeri büyüdükçe (f/16 - 22 gibi) net alan derinliği artar, tersi durumda ise azalır. net alan derinliği nesnenin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında olur.

    öte yandan, dijital teknoloji ile hayatımıza giren ve ilk zamanlarda çoğunlukta olan yani full frame (ff) olmayan bazı küçük sensörlü dslr kameraların görüntü sensörleri, çarpan (crop) oranına (1.3, 1.5 ve 1.6x gibi) bağlı olarak bulanıklık dairesi çaplarını, en nihayetinde net alan derinliğini olumsuz yönde etkiler.

    diffraction (kırınım) ise, en büyük net alan derinliğini elde edebilmek amacıyla diyaframın (f/22 gibi) aşırı kısılması sonucu ışığın kırılmasına bağlı olarak oluşan netlik keskinliğinin azalmasıdır. farklı bir konudur. bu aynı zamanda airy disk başarımını da beraberinde getirir. (her lensin en iyi keskinliği verdiği diyafram değeri farklıdır ve genelde en açık değerin 2 veya 3 durak üstüdür.)
    ister prime olsun ister zoom, telefoto veya teleobjektif olarak tanımlanan "dar açılı" uzun odaklı lenslerin, büyütmeden kaynaklı açısal sapma oranlarına bağlı olarak yeterince sabitlenememesi veya kullanıma bağlı sarsıntıyı önleyecek, odak uzaklığına göre uygun bir enstantane değeri kullanılmamasından kaynaklı oluşacak blur etkisi yine bu konunun dışındadır.

    peki nasıl oluyor da fotoğrafını çekmek istediğimiz objenin bir noktasına odak yaptığımız halde önünde ve arkasında bulunan elementleri de isteğimize göre net veya flu olarak tespit edebiliyoruz?
    işte burada başlığa konu olan net alan derinliğini oluşturacak "circle of confusion" yani bulanıklık dairesi kavramına geliyoruz.

    yani, belli bir noktada odaklanan ışık demetinin, bu noktanın önünde veya arkasındaki düzlemler üzerindeki izdüşümü bir nokta değil, dairedir.
    düzlem, odak düzleminden uzakta ise buna diffusion (dağılma) dairesi, yakında ise confusion (karışma) dairesi denir.
    ayrıca, net alan derinliği, aslında kabul edilebilir derecede keskin olan alanı ifade etmektedir. yani bu alanın bir başlangıç ve bir de bitiş noktası mevcuttur. (bkz: #73481160)

    net alan derinliğinin sınırlarını bulmak için, net olması istenilen en yakın cismin kameraya olan mesafesini 2 ile çarpmak ve elde edilen bu rakam ile "mm." cinsinden gösterilen odak uzaklığı mesafesini bölmek gerekir.
    örneğin;
    50 mm. odak uzaklığı olan bir lens ile çekilen fotoğrafta net alan derinliği sınırlarının 3 metre ile sonsuz arası olması istenildiği zaman;
    3x2=6 ve 50/6=8.33 olarak bulunur.
    bu, 3 metre ile sonsuz arasında olacak net alan derinliği sınırları olan bir fotoğraf çekebilmek için, kamera mesafe ayarının 6 metreye, diyafram açıklığının ise f/8'e ayarlanması gerektiğini gösterir.
    çok kısa mesafede belirli alan derinliği sınırları için gerekli net ayar mesafesi ve diyafram açıklığını bulmak biraz zordur. bunun için ise;
    diyafram açıklığı = odak uzaklığı x (b-a)/(2xaxb)
    formülü kullanılır. (a) en yakın net nokta mesafesi ve (b) en uzak net nokta mesafesidir. (bundan biraz daha kapsamlı ve karışık formüller de vardır.)
    bunlarla uğraşmak istemeyen kullanıcılar, internet üzerinden veya mobil platformlar için geliştirilmiş mağazalardan "hyperfocal distance calculator" veya "dof calculator" gibi uygulamaları cep telefonlarına indirerek, kullandıkları kamera ve lens özelliklerine göre net alan derinliği ile circle of confusion değerlerini rahatlıkla hesaplayabilirler.*
    net alan derinliğinin az ve sınırlı olduğu tersi durumlar için, geniş diyaframlı yani hızlı lensler kullanılır. diyaframın en açık olduğu (aslında diyaframın devre dışı kaldığı) değerlerde oluşacak bu sığ (shallow) alan derinliğine ise "different focus" yani "seçici ayar" denir.

  • ay olmasaydı ne olurdu?

    -mevsimler allak bullak olurdu

    dünyaya uyguladığı çekim etkisi de yok olacağı için gezegenimizin 23 derecelik eksen eğimi daha fazla artış gösterecekti, bunun sonucunda da mevsimler daha etkili olacaktı. yaz aylarında havalar daha sıcak kış aylarında ise havalar daha soğuk olacaktı. kutuplar güneş'e maruz kalacak, buz kütlelerini eritecek ve aşırı iklimsel değişimleri tetikleyecekti.gezegenimizin ekseninin eğiminde sadece bir derecelik bir değişiklik olması bile buz çağlarına neden olmak için yeterlidir.

    -okyanuslardaki değişim

    güneş ile birlikte ay, günde birkaç kez denizlerimizin seviyesini arttırmak ve azaltmaktan sorumludur. ay dünya etrafında dönerken, yerçekimi okyanusları ona doğru çeker ve böylece yüksek gelgitler oluşur. ay olmayınca gelgitler mevcut seviyesinin üçte birine inecek ve okyanusların dengesi bozulacaktır.ayrıca deniz seviyesi de etkilenecektir. böylece kutuplardaki deniz seviyesi önemli ölçüde artacaktır.

    -daha kısa günler

    dünya ve ay 4,5 milyar yıl önce oluştuğunda, gezegen o kadar hızlı dönüyordu ki günler sadece dört saat sürüyordu.ay olmasa günler çok daha kısa sürede tamamlanır.

    -istenmeyen uzay cisimlerine karşı doğal kalkanımızı kaybederdik.

    ay çekimi sayesinde gök cisimlerine karşı dünyamızı korur.onun olmadığı bir durumda olası asteroid çarpmalarına karşı savunmasız kalırdık.

    -değerli elementler

    altın, platin, paladyum, iridyum gibi elementlerin uygarlığımız için son derece değerli olduğu kanıtlanmıştır. ay hiç olmasaydı bu değerli elementler,dünyamızda yok denecek kadar az seviyede olacaktı.

    -rüzgarlar

    kuvvetli rüzgarlar nedeniyle insanlar duyma yetisine sahip olmayacaklardı. dolayısıyla konuşmak yerine işaretlerle anlaşmaya çalışacaklardı. bu da yetenek ve zeka gibi kavramların gelişimini büyük oranda etkileyecekti.

    kaynak

  • adamlar istanbul liginde 6-7 takimin kendi arasinda oynadigi maclar iicin yildiz istiyorlar. birinin bu mallara ulusal ligler kurulmadan once turkiyenin her yerinde mahalli liglerin bulundugunu, farkli bolgelerin kendi aralarinda sampiyon cikardiklarini anlatmasi gerek. bu durumda mersin idman yurdunun mersin sampiyonluklari icin 30. yildizi falan takmasi gerekiyor.
    ama soz konusu en buyuk eglence ise, bu senede fenerbahce111!!!

  • asansör fobimi depreştiren videoya konu olmuş asansör. ben hep kontrolsüz bi şekilde aşağı düşmesinden korkarım asansörün. hiç tavana çakılma korkum yoktu. teşekkürler ekşi sözlük!