hesabın var mı? giriş yap

  • ders:diferansiyel denklemler
    alınan not:02

    valla ben almadım hoca verdi.

    hocanın not gerekçesi: 01 versem adını yazıp çıktın falan diye sen artist olacaktın ondan 02 verdim. hem böyle daha ezik görünüyorsun. hani yapmış da anca 2 puanlık yapmış gibi.

  • bir de hocam raw vegan diye bir sey var, ben de bizim hipster ozentisi bir arkadas saglikli yasam ayagina buna bulastigi icin ogrenmis oldum. adamlar pismis hicbir seyi yemiyorlar sagliksiz diye, varsa yoksa ot sebze meyve vesaire. elemanin domates corbasi yapiyorum diye bana anlattigi tarif blenderda cesitli sebzeleri domatesle karistirmaktan ibaret. domatesli sebze suyu yani. tabi hal boyle olunca kalori alamiyor bunye abaniyorlar findik fistiga. dusun yani boyle hayat yasayanlar var. sallamiyorum olm al bak linkine:

    http://en.wikipedia.org/wiki/raw_veganism

  • gencler gundem bunlar olmali. millet parasizliktan sebze bile yiyemiyor. devlet de hazir sebzeyi halka ulastiracak organizasyondan bihaber. tarim bakaninin istifasini bugun istiyorum bir vatandas olarak. arkadas ulkeye sirk falan dedik ama kaliteli bir sirk olarak kalsin bari.

    eksici piclerden de ricam lutfen mevzuyu sulandirip ne kadar espirituel oldugunuzu burada kanitlamamaniz. adamlarin senelik emegi tak diye cope gidiyor lan. 5 liralik durumunuzun ekstra yogurtlu sosu degil bu.

  • (bkz: tuz)
    harbi lan bunu hangi manyak denizden ya da kayadan elde edince tadına bakıp beğendi? hadi beğenmeyi bırak yediğim şeye biraz dökeyim dedi? ulan yediğim her şeyde biraz eksiklik var o da bu dedi? harbi merak ediyorum.
    rakı ve viski konusuna hiç girmiyorum.

  • attığımız gol ofsayt , rakibin penaltısı verilmemiş. ikinci yarı beşiktaş tek başına top oynuyor. bu halimizle puan almak kul hakkına girerdi zaten. tebrikler beşiktaş . defol git aziz yıldırım

  • yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
    bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
    "ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
    sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.

  • an itibariyle başlattığım süper kampanya. evet her yazarın 1 adet referans hakkı olsun. referans ile yazar olan yazara ise bu hak tanınmasın ki kimse de clone olayına giremez böylece. 2 senedir yazar olmayı bekleyen insanlar var, parayla yazar hesabı almak isteyenler bile var, ayıptır, yazıktır. şu anki çaylak onay sistemi sağlıklı ama çok yavaş işliyor. destek bekliyorum.

    edit: yanlış anlaşılan bir şey var ki, referans olunan çaylak entry'lerine bakılmaksızın yazar olamayacak, sadece bir an önce değerlendirilmesi için referans olunacak. yani çaylak kullanıcının onay entry'leri sözlük formatına uygun değilse onaylanmayacak.

  • annenin camları silmek için cama çıkmasıyla evde yaşanan ''ya düşerse'' korkusudur. silinen camın bulunduğu yükseklik arttıkça korku da doğru orantılı artar. anne lan bu !!!

  • coco chanel'i duymuşsunuzdur. peki izlemek istermisiniz? öyleyse buyrun seçenekleriniz;

    -coco chanel 2008 yapımı;
    chanel'e yakışmamış bir film. coco hakkında yapılmış filmler arasında en iyisi olduğu bir gerçek ama çok daha iyisini yapabilirlerdi.genç coco'yu canlandıran barbora bobulova'nın performansı çok iyiydi gerçekten role çok yakışmış.

    -coco avant chanel 2009 yapımı;
    diğer coco chanel filminden bir yıl sonra çekilmiş olmasına rağmen üzücü şekilde sıkıcı ve kötü olan film. evet ne yazık ki düşüncem bu şekilde. oyunculuklar, coco'nun hayatı, o dönemin buhran da ki havası, paris, fransa, vs. hiç bir şey yoktu filmde. audrey tautou ise rolüne hiç uymamıştı.
    2008 yılında yapılan bir coco filmi varken nasıl böyle sıkıcı bir film çekmişler ve neden bu filmi izliyeceğimizi düşünmüşler anlamadım. kısacası size önerim 2008 yılında çekilmiş olan coco chanel filmini izlemeniz.

    -coco chanel & ıgor stravinsky 2009 yapımı;
    diğer coco chanel'in hayat hikayesini anlatan iki filme benzemiyor. bu film sadece coco'nun rus besteci ıgor ile olan aşkını tutkusunu anlatan bir film. coco'nun hayatının bir dönemi. biraz ağır giden bir film. bir coco filmi değil. bu film coco&ıgor filmi. meraklısının seyredebileceği bir film.