hesabın var mı? giriş yap

  • zengin ve egitimli bir anne babaya sahip, stanford universitesi mezunu ve olimpiyatlara katilmis bir misir asilli jokeyle evlenmesidir efenim. evet.

    ulan duyanda turkiye jokey kulubunden ilk-ortaokul mezunu bi yozgatli veyahut sivasli koylu ile evlendi sanacak amk.

  • geçen gün arkadaşlarla takıldığımız mekan. elimde tablet bilgisayar vardı. tabletten e-kitap okuyordum hemen görevli geldi, hem bilgisayar açmış hem de kitap okuyorsunuz bu suç, gibi birşey söyledi. bardağı alıp, hesabı dahi ödemeden oradan ayrıldım. kimse de birşey demeye cesaret edemedi. işin iyi tarafı doğrudan eve geçtiğim için bardak da eve geldi benimle. daha sonra bardağı yıkayıp mutfağa yerleştirdim. artık yeni bir bardağım var.

  • uzun zamandır yaşadığım problem. eye floaters ya da vitreous floaters diye geçer. ailede çok olduğu için genetik yatkınlığım ve son yıllarda artış yaşamam sebebiyle göründüğüm doktorlardan edindiğim bilgileri faydalı olması umuduyla sizlerle paylaşmak istiyorum.

    öncelikle ne zaman tehlikelidir ve ne zaman doktora gitmelisiniz:

    - gözünüzün önüne sinek oturmuş, saç geliyormuş gibi görüyorsanız ve gitmiyorlarsa,
    - kar yağması veya kül yağması gibi akan bir görüntü oluşuyorsa.
    bu ikisi kanama demekmiş, hemen doktorunuzla görüşün.

    - ışık çakmaları görüyorsanız. bir ara ışık çakması görüyorum da farkına varmıyor muyumdur diye korkmuştum ama hem yaşayanların hem de doktorların anlattığına göre bunu yaşayıp da anlamamak mümkün değilmiş. hatta bir doktor "çizgi filmlerde kafasına darbe yiyen karakterlerin başının çevresinde yıldızlar çizerler ya öyle bir şey" diye anlatması beni çok güldürmüştü.

    gözün içindeki jelimsi sıvıya vitreous deniyormuş. gözün arka tabakası zamanla deri dökülmesi gibi ayrılıp dökülüyormuş. çoğu insanda bu dökülme uzun zamanda kendini hissettirmeden gerçekleşirmiş (bkz: vitreous dekolmanı). yaş aldıkça floaterlarımızın artmasının sebebi buymuş. ama bazen aldığımız sert bir darbe, düşme, aniden çok ağır kaldırma, aşırı zorlanma ya da ileri yaş gibi sebeblerden ötürü bu ayrılma hızlı olurmuş. hızlı olursa tabaka beraberinde retinayı da çekiştirebilirmiş. işte bu ışık çakmaları retinanın çekiştirildiğine işaret ettiğinden tehlikeliymiş. (bkz: retina dekolmanı) böyle durumlarda gözü büyütüp lazerle kalkan tabaka yerine yapıştırılarak ayrılma hızı yavaşlatılıyormuş. böylelikle retinaya zarar vermeden ayrılması sağlanıyormuş.

    hızlı ayrılma sonucu oluşabilecek ilk iki tehlikeli durumda bahsettiğim kanamalar da olabiliyormuş. kanamalar ve retinanın çekiştirilmesine müdahalede geç kalındığı durumlarda göze perde inmesi denilen durum ortaya çıkıyor, bu da kalıcı görme kaybı demekmiş.

    çok kaygı uyandırıcı şeylerden bahsettim biliyorum ama endişelenmeyin. anlattığım 3 problem de aküt yani ani gelişen durumlar. bunlar oluştuğunda zaten fark edersiniz ve yapmanız gereken de göz doktorunuzla görüşmeniz. doktorunuz durumu anlayıp sizi zaten yönlendirecektir. bir yakınımız haftalarca ışık çakmalarıyla dolaştığı halde perde inmesi gibi bir durum olmadı bir komşumuz da benzer bir hikaye anlatmıştı. yani öyle saatlerle dakikalarla yarışmıyorsunuz, panik yapmayın. (özellikle genç yaşta çevresel bir etki olmadığı sürece retina dekolmanı olma ihtimaliniz inanılmaz derecede düşük.) hali hazırda takibinde olduğunuz bir göz doktorunuz yoksa ya da ulaşamıyorsanız veya devlette olduğundan hızlı müdahale edilememesinden korkuyorsanız dünya göz hastanelerinin acilini arayıp bilgi alabilirsiniz. sizi muayene için yönlendirecekleri doktorun retinacı olduğundan emin olun.

    benim dünya göz'de gittiğim doktorum vifly adında bir vitamin tavsiye etmişti. fark görebilmem için 6 ay- 1 yıl kullanmam gerekebilirmiş. çok umudum yok bu konuda. başka doktorlara da sordum, faydası olmasa bile zararı olmaz dediler. siz de doktorunuza danışabilirsiniz ama çok bel bağlamayalım bence. 6 ay sonra değişiklik olmazsa ananası denerim herhalde. en azından daha ucuza gelir. birkaç yıldır aşırı artması ve loş olmayan her ışıkta onları görmem sebebiyle en azından çözüm adına bir şeyler yapıyor olma hissi bana iyi geldiği için kullanıyorum aslında.

    edit: göz doktorum gözümü büyütüp bakarken bu solucanları görüp göremediğini sormuştum. bunların insanların gördüğü gibi gri veya siyah görünmediğini, beyazımsı göründüğünü, dökülmeden dolayı vitreous jeline takılan protein liflerinin oluşturduğu gölgeden dolayı bizim gri veya daha koyu renkli gördüğümüzü söylemişti. floaterlerın göz damarlarıyla veya bakterilerle ilgisi yok, protein lifleri. vitreous jelinde olan farklılaşmalar ya da vitreous farklılaşması olarak da bahsediliyormuş.

  • öyle bir anda gelen hissiyattır. aslında bu durumun vuku bulması için onlarca neden vardır ortada. bakmak zorunda olduğunuz bir anneniz, ilerlemek zorunda olduğunuz bir kariyeriniz kısacası vermek zorunda olduğunuz bir hayat mücadeleniz vardır. her şey darma dağınıkken hayatınızda, bir kişiye daha yer yoktur dünyanızda. içiniz burkulur ilk anladığınız anda. insanız sonuçta sevilmek istiyor egomuz. bir de... bir de çocuk mevzusu var tabi. serde kadınlık var ya illa tadılmak isteniyor o duygu. her bir arkadaşınız doğum yaptığında bu ihtimalden daha da uzaklaştığınızı anlıyorsunuz. velhasıl kelam kabullenilmesi zor bir iştir. kim ne derse desin erkekle kadın birbirine muhtaçtır. gelin görün ki bazıları için tek kişiliktir yaşamak.

    meraklısına 5 sene sonra gelen edit: hala evlenmedim.

    7 sene sonra gelen edit: hala evlenmedim. iyi ki evlenmedim modundayım. bekarlık gerçekten sultanlıkmış. tavsiye ederim.

    9 sene sonra gelen edit: hala bekarım. hayat çok güzel. aynen böyle devam :))

    10 yıl sonra gelen edit: bu entryden sonra neler olduğunun resimli arşivi için instagram hesabımı bırakıyorum buraya :)

    https://instagram.com/…q5zdc2odk2za==&utm_source=qr

    şu an geldiğim noktada iyi ki de evlenmedim diyorum. 37 yılda 5 ülkede yaşadım, sayısız ülke gezdim. evlenmiş olsaydım bunların hiçbirini yapamazdım muhtemelen. bundan sonra ne olur bilemem ama bugün dönüp baktığım dolu dolu bir hayat yaşamış olduğumu görüyorum. iyi ki diyorum, iyi ki… :)