hesabın var mı? giriş yap

  • herhangi bir inancın veya ideolojinin insanlığın bütün sorunlarını çözeceğine körü körüne inanmak ve daha kötüsü bu inancını başkalarına baskı kurarak hakim kılmaya çalışmak.

  • baba: - benim seçtiğim bir kızla evlenmeni istiyorum
    oğul: - hayır!
    baba: - kız bill gates’in kızı
    oğul: - o zaman tamam.

    ... baba bill gates’e gider:

    baba: - kızını oğlumla evlendirmek istiyorum.
    bill gates: - hayır.
    baba: - ama oğlum dünya bankası’nın ceo’su
    bill gates: - o zaman tamam.

    baba dünya bankası’nın başkanına gider:

    baba: - oğlumu ceo yap!
    başkan: - hayır.
    baba: - oğlum bill gates’in damadı
    başkan: - o zaman tamam.

  • - hiç ummadığınız anda tanımadığınız bi kadın size çiçek verse ne yaparsınız ?
    - kadın ney ?
    - avrat yani..
    - oğul veririm ona... tohum ekerim...

  • kadınların en vasatının dahi erkeklerce "tercih" edilecek olmasıyla ilgili bence. yani kadınlar hiçbir biçimde kesif bir yalnızlık atmosferiyle karşılaşmıyorlar. o yüzden, "deniz kenarında kahve keyfi", "az insan, çok huzur" ve teşhircilik tarzı mutluluklara sahipler. sürekli olarak "birileri" var çünkü, onlara "alaka" göstermek için pusuda bekleyen bir sürü adam var. bu yüzden diledikleri gibi şımarma hürriyetine sahipler. bir de erkeğe bak; paçalarından aşağıya sürekli reddedilmişlik ve tenhalık duygusu akıyor.

  • maşuka'dan geliyor:

    kız istemede kızın babası 'verdim gitti' diyor sorun olmuyor. kız 'verdim gitti' diyince ortalık karışıyor.

  • 20. yüzyılın başlarında yaşadığı tahmin edilen fransız simyacı ve yazarın takma adıdır. gerçek adı bilinmemekle beraber 1922 yılında yazdığı le mystère des cathédrales* isimli kitapla dünya çapında pek çok kimyagerin dikkatini çekmiştir. kendisinin öğrencisi olan eugène canseliet'nin bu kitaptan faydalanarak ustasından almış olduğu felsefe taşını kullanıp 100 gram kurşunu altına çevirmeyi başardığı iddia edilmiştir.

    fulcanelli, 1926 yılında yaşadığı paris'ten ayrılmış ve 1936 yılına kadar onu gören kimse olmamıştır.
    ikinci dünya savaşı sırasında alman gestapo ajanları tarafından tüm fransa'da didik didik aransa da izine ulaşılamamıştır.

    "taş önce ağaç'a ve akabinde yıldız'a nasıl dönüşür?" bilmecesiyle başlayan magnum opusu "katedrallerin gizemi" isimli kitabında simyanın yanı sıra atomu parçalamaktan ve nükleer enerjiden de bahsetmiştir.

    1945 yılında amerikan g-2*generali, savaştan önce nükleer enerjinin tehlikeleri üzerine fulcanelli ile görüştüğü tahmin edilen sovyet asıllı fransız kimyacı jacques bergier* ile konuşmuş ancak fulcanelli'nin yeri ile ilgili tatmin edici bir cevap alamamıştır.

    1953'te fulcanelli'nin öğrencisi canseliet, ispanya'da eski ustası ile görüştüğünü iddia etmiş ve 1926'daki son görüşmelerinde 80'li yaşlarında olan fulcanelli'nin en fazla 50 yaşında göstermekte olduğunu vurgulamıştır. fulcanelli'nin kimya konusunda eğitim aldığı ustasının kim olduğu bilinmemekle birlikte; canseliet, en azından teorik eğitimini 15. yüzyılda yaşamış alman kimyacı basil valentine'dan* almış olabileceğini iddia etmiştir. bir diğer iddia da kendisi gibi kimyacı olan eşiyle birlikte çalışmış olabileceğidir.

    1937 yılında paris'te bergier ile görüşen fulcanelli, nükleer enerjinin çok dikkatli kullanılması gerektiği konusunda bergier'nin asistanlığını yapmakta olduğu atom mühendisi andré helbronner'i uyarmasını istemiş ve nükleer silahlanmanın gezegene verebileceği hasarlardan da bahsetmiştir. bergier'in felsefe taşıyla ilgili sorusunu da "asıl hedef metallerin yapısını değiştirmektir lakin deneyi yapan kişinin de yapısı değişir. bu, zaman içerisinde birkaç kişi tarafından tekrar tekrar keşfedilebilen kadim bir sırdır. ne yazık ki sadece bir avuç insan bunda başarılı olabildi." şeklinde yanıtlamıştır.

    brezilya'lı şarkı sözü yazarı paulo coelho'nun 1986'da yazdığı ve eleştirmenler tarafından "bir fenomen" olarak nitelendirilen simyacı* isimli kitabı, fulcanelli'nin öğretilerini baz almaktadır.

    fulcanelli'yi canlı olarak gören son insanlardan jacques bergier 1978'de paris'te, eugène canseliet de 1982'de savignies'de hayatını kaybetmiştir.
    fulcanelli'yi 1953'ten sonra gördüğünü iddia eden kimse olmamış ve fulcanelli, gerçek ismi de dahil olmak üzere pek çok sırla birlikte ortadan kaybolmuştur.

    canseliet'in öğrencilerinden biri olan patrick rivière'e göre ise fulcanelli, 1923'te ölen fransız kimyager ve mucit jules violle'ün takma adıdır.

    aralarında fulcanelli'nin öğrencilerinden eugène canseliet, jean-julien champagne ve jules boucher gibilerinin de bulunduğu heliopolis kardeşliği* isimli, fulcanelli'nin öğretilerini merkez alan bir gizli örgütün vril topluluğu'nun* bir kolu olarak çalışmalarına devam ettiği söylenmektedir.

    biraz daha ayrıntılı bir bilgi için: http://en.wikipedia.org/wiki/fulcanelli

    edit: imla

    edit 2: fulcanelli ve simya efsanelerini konu alan kurgusal bir roman da bulunmaktadır.

  • -ne okuyorsun?
    +moleküler biyoloji ve genetik
    -bana bi brad pitt klonlar mıssın?
    +yapabilsem kendime bi angelina jolie klonlarım.

    ekleme.

    şunu da gerçekten yaşadım.

    izmirde halamlardan eve dönüyorum. bi eshot otobüsüne atladım. şöfore iyi akşamlar dedikten sonra geç şu yakın koltuğa otur muhabbet edecek kimse yok dedi. peki deyip hemen kapının yanındaki koltuğa geçtim.

    -öğrenci misin ?
    +yok mezunum. yeni iş buldum. bi dahaki ay çalışıyor olacam inşallah.
    -ne mezunusun?
    +moleküler biyoloji ve genetik.
    -ha sen bilirsin o zaman, söylesene çocuğunun erkek ya da kız olması için ne yapman lazım çiftleşme anında?
    +dölleyen sperme bağlı. birşey yapamazsın.
    -allah'ın işi demek.
    +yani öyle de denebilir.
    -ama tüp bebekte seçebiliyorlar spermi değil mi? bi makine var. oraya koyuyolar, x ve y kromozomu taşıyan spermleri ayırıyor.

    dumura uğramıştım bunu duyunca. vay amk adam flow cytometry i (ya da diğer adıyla fluorescence activated cell sorting) biliyor lan. benim 3. sınıfta öğrendiğim tekniği.

    +valla abi aynen öyle.

    edit: sperm ayrımı yapılmıyor diye mesaj atanlar oldu, buyrun https://en.wikipedia.org/…iki/sperm_sorting#methods

  • "*bourdieu'ya göre sermaye, sosyal “ayrım'ın* aracı ya da enstrümanıdır. yani, sermayeye erişim, sermayeye sahip olmak vb. yoluyla, sosyal sınırlama ve hiyerarşi vuku bulur. ya da, sermayenin toplumsal sınırlama için bir oyun olduğu söylenebilir”. bu manada sermaye, hem aktörün içinde bulunduğu sosyal alanı hem de aktörün ait olduğu habitusu belirler." kaynak

    deren talu da sahip olduğu beden sermayesini* (ek.) sosyal hiyerarşide yer edinmek için kullanan ve farklı sermaye türleriyle*** piyasada* takasa sokarak genetik sermayesini sosyo-kültürel/ekonomik hiyerarşide** birkaç basamak daha tırmanmak ya da başkalarının tırmanmasını ve sınıf/habitus geçişkenliğini kolaylaştırmak için metalaştıran bir kızımız gibi duruyor. başlığa bakılırsa bu ticaretin alıcısı da var.

    aslında tüm sosyal ilişkiler, etkileşimler, örüntüler -özünde- sahip olduğumuz sermaye türlerinin takası ile ortaya çıkan piyasa faaliyetlerinden başka bir şey değil.

  • dünyanın muhtemelen en güvenli yerlerinden biri olan yozgatın gerçek değerinin bilenler sonucu ortaya çıkmıştır.

    lan en son savaş hititler zamanında yapılmış o topraklarda. o da çorum sınırında yani yoksa o bile olmuyomuş sen neden bahsediyosun ?

    elin milyarderi , trilyoneri güvenli yer arıyor , 3.dünya savaşında etkilenmeyecek bir yer. tabiki gidip yozgattan alacak arsayı evi. kör nokta , nereye atom bombası atılırsa atılsın etkilenmez olm yozgat. kaç yıl yaşadım o cografyada . türkiyenin ve avrupanın büyük kısmını görmüş biri olarak söyleyebilirim ki dünya üzerindeki en akıllı yatırımı yapmıştır bu yabancılar.

    şimdi burda bazıları onlar kesin yozgatlıdır filan diyolar , külliyen yalan.