hesabın var mı? giriş yap

  • 3-4 senede bir olur. okuma yazmayi askerlik yaparken ogrenen babamın gözleri her evladi universite kazandikca dolar, zorlasa da kendini suzulur o yaslar yanaklarindan. cok sukur 4 kardesten 3'u yasattik o mutlulugu babamiza. en kucugumuz de bu sene insallah.

    edit: en küçüğümüz de hukuk fakültesi kazandı çok şükür.

  • "atatürk dahili ve harici bedhahlarımız olacağını söylemişti de, halkla bu kadar taşşak geçeceklerini hiç söylememişti..."

  • is makinesi operatoruyum santiyede. yanima yaklasani 9 metre derine gomerim dedim. o gunden beri yaklasan yok... yemegimi cayimi termosta evden getiriyorum. ama tabiiki yusuf yusuf halindeyim.

  • ölümsüzler adlı askeri birimi sayesinde 200 yıl hüküm süren imparatorluk.

    pers ölümsüzleri (the persian immortals), mö 550'den mö 330'a kadar yaklaşık 200 yıl boyunca hüküm süren ahameniş imparatorluğu'nun neredeyse tüm ömrü boyunca faaliyet gösteren seçkin bir askeri birliktir. 10.000 kişilik ordu, hem imparatorluk birliklerinin omurgası olarak aktif ordu içerisinde hem de imparatorluk muhafızı olarak görev alıyordu.

    büyük kiros tarafından kurulan ahameniş imparatorluğu batı asya'da geniş bir alanda hüküm sürüyordu. büyük kiros, imparatorluğun iran platosunun güneybatısındaki merkezinden, medya olarak alınan bölge (kuzeybatı iran) ve lidya krallığı da dahil olmak üzere birçok bölgeyi fethetti. daha sonra, doğuda indus vadisi'nden batıda balkanlar'a kadar uzanacak, nüfus bakımından tarihin en büyük imparatorluğu haline gelecek imparatorluğun temelini attı.

    birliğin kuruluşu:
    ölümsüzler'in ilk olarak mö 539'da babil'in ele geçirilmesinden sonra ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. büyük kiros yönetimi altında, babil'i yönetmek üzere atanan kadın komutan pantea arteshbod'un ölümsüzler birliğinin mimarı olduğu düşünülür.

    kuruluşlarına dair ksenofon'un cyropaedia'da farklı bir iddiası vardır. ona göre bu birlik, pers ordusunun en güçlü askeri birliklerinden spada'dan (taxmaspada) bir saray muhafızı tarafından toplamıştır.

    ölümsüzlerin seçilmesi:
    ölümsüzler, büyük ölçüde perslerden oluşuyordu ancak asimile edilmiş medler ve elamlılar da birliğe katılıp yüksek sorumluluk getiren pozisyonlara getiriliyordu. spada gibi kendi askeri teçhizatlarını temin etmesi gereken ölümsüzler de ahameniş toplumunun zengin kesimini oluşturuyordu.

    genç erkekler henüz beş yaşındayken spada üyesi olmak için eğitiliyor, ata binmeyi, ok atmayı, avlanmayı ve zorlu koşullarda hayatta kalmayı öğreniyorlardı. 20 yaşına geldiklerinde asker olarak görevlendiriliyor, 50 yaşına geldiklerinde emekli olmalarına izin veriliyor ve emekli maaşı ve arazi alabiliyorlardı.

    spada içerisinden savaş yeteneği ve karakteri nedeniyle seçilen kişiler ölümsüzler birliğine alınıyordu. ölümsüzler'in spada'nın sadece onda biri kadar kalabalık olduğuna inanılmaktadır.

    ölümsüzler isminin nedeni:
    tarihçi heredot'a (herodotos) göre ölümsüzler tam olarak 10.000 kişilik bir güçtü ve bu adı bu sayının korunmasından alıyordu. bir ölümsüz askeri öldüğünde, ciddi bir şekilde yaralandığında, hastalandığında ya da emekli olduğunda hemen yerine yeni bir ölümsüz alınıyordu. bu şekilde birlik 10.000 kişilik popülasyonu azalmadan görevine devam ediyordu. ölümsüzler ayrıca savaş alanında ölülerini bırakmıyor ve düşmanlarına cesetlerini göstermiyordu. karşınızdaki ordu sürekli 10.000 kişi kaldığında ve öldüklerini de teyit edemediğinizde isimleri de haliyle ölümsüzler oluyor.

    ölümsüzler'in kullandığı silahlar:
    ölümsüzlerin ana silahı yaklaşık 1.8 metre uzunluğunda ve ucu oldukça keskin olan mızraktı. mızrağın diğer ucunda ise düşmana balyoz gibi vuracakları ve ölümcül olan bir denge ağırlığı bulunuyordu.

    ölümsüzler'in en seçkin 1.000 üyesinin mızrakları diğerlerinden biraz daha uzundu ve denge ağırlıkları elma şeklindeydi. elma, prestiji simgeliyordu ve imparatorluk muhafızlığı görevini de yürüten bu 1.000 asker "elma taşıyanlar" olarak anılıyordu.

    ölümsüzler ayrıca tek elle kullanılabilen ve sagaris olarak anılan bir savaş baltasıyla birlikte bir dizi küçük silah da taşıyorlardı.

    ölümsüzler'in üniformaları:
    bilindiği kadarıyla kafa aksesuarına pek dikkat etmezlerdi. farklı kaynaklarda, farklı biçimlerde taçlar giydikleri belirtilmektedir. bazı kaynaklarda bu taçların, yüzü kaplayan, rüzgar ve tozu uzak tutan keçe başlıklar olduğu, bazılarında ise kumaştan yapılmış basit bir başlık oldukları belirtilir.

    vücut zırhları balıkların pullarına benzeyen ve üst üste binen bronz ve demir plakalardan oluşuyordu. ayrıca hasır ve tahtadan yapılmış, kalın ve deri kaplı kalkanlar taşıyorlardı.

    ölümsüzler, okçu süvarilere destek olmak için savaş alanında onların yanında yürürdü. gökyüzünün kararmasına neden olacak kadar fazla ok havadayken ve güneş, ölümsüzler'in zırhında parıldarken bir çok şehir bu manzaradan korkup şehre yaklaştıklarını gördükten hemen sonra savaşmadan teslim oluyordu.

    ölümsüzler'in zengin olduğunun kanıtı:
    bu kanıt yine heredot'un anlatılarında bulunur. ölümsüzler'in üzerlerinde taşıdıkları büyük miktarda altın içeren kıyafet ve zırhlar haricinde yaşam şekilleri de zengin olduklarını söylüyor.

    bir ölümsüz ne zaman seyahat etse, cariyeleri için üzeri kapalı vagonlar, büyük ve donanımlı köle maiyetleri ve diğer askerlerden farklı olarak develer ile taşınan kişisel eşyalarını da yanına alıyordu.

    ölümsüzler ne kadar başarılıydı:
    büyük kiros'un m.ö. 530'daki ölümünden sonra ölümsüzler, mısır'ı fetheden oğlu kambises ve büyük darius da olmak üzere ahameniş imparatorluğunun ömrü boyunca aktif olarak görev aldı. darius'un yunanistan'ı işgali sırasında ölümsüzleri de kullandığı kabul edilir ancak ölümsüzlerin varlığı maraton savaşı'nda kaybetmesini önleyememiştir.

    ölümsüzler'in en çok anıldığı savaş, kserkses'in, selefi darius'un yenilmesine misilleme olarak maraton savaşı'ndan 10 yıl sonra yunanistan'ı işgal etmesi ile ortaya çıkmıştır.

    thermopylai geçidinde, kserkses'in düzenli birlikleri spartalıların sert direnişiyle karşılaştı. spartalı general i. leonidas'ın 300 kişilik seçkin askeri birliği kserkses'in ordusunu sadece durdurmamış, geri de püskürtmüştür. kserkses'in thermopylai savaşı'ndaki b planı ölümsüzler'i göndermek olmuştur.

    ölümsüzler'in sparta saflarını yarıp geçmesinin nedeni büyük ihtimalle spartalılar'ın düşük silah gücüne sahip olmasıydı.

    kiros, imporatorluğunu genişletirken birliklerinin karşısına çıkanlar genelde kendi birlikleri ile benzer zırh ve silahları kullanıyorlardı. zırh ve silah konusunda eşitlik olduğunda öne çıkan perslerin üstün dövüş becerileri oluyordu. bununla birlikte, persler, m.ö. 479 yılında kserkses önderliğinde girdikleri plataia savaşı'nda spartalıların daha gelişmiş silahlara ve zırhlara sahip olduğunu verilen müthiş kayıplarla öğrendi.

    ölümsüzler dağılması:
    plataia savaşı'ndaki büyük yenilgilerine rağmen ölümsüzler, iii. darius önderliğinde, m.ö. 331'de büyük iskender'in makedon kuvvetlerine karşı savaştıkları gaugamela savaşına kadar faaliyette kaldı.

    büyük iskender, kiros'un hayranıydı ve etrafında kendisini koruyacak elit bir pers askeri gücünü elinde tutmayı seçti.

    yazar polyaenus bu askeri birlikten "pers süslemeleriyle süslenmiş, en yakışıklı ve en uzun boylu perlerden oluşan ve kısa kılıç taşıyan, 10.000 pers" diye bahsetmiştir.

    büyük iskender'in m.ö. 323'teki ölümünden sonra imparatorluk dörde bölündü. imparatorluğun orta asya ve mazopotomya'yı kapsayan kısmı seleukos imparatorluğu'nu kuran makedon kumandan seleukos nikator'a verildi. ancak bu dönemden sonra ölümsüzler'in faaliyetlerinin ve imparator muhafızlığı geleneklerinin devam edip etmediği bilinmiyor.

    ölümsüzler dağılsa da etkileri yok olmadı. bölgenin yedinci yüzyılda müslüman kontrolüne geçmeden önceki son pers impratorluğu olan sasani imparatorluğu m.ö. 224'te kurulduğunda yine ölümsüzler olarak adlandırılan bir elit asker sistemi kuruldu.

    ölümsüzler'in etkilerinin, bizans imparatorluğu'nda yine ölümsüzler olarak anılan birliğin, napolyon döneminde, halkın ölümsüzler olarak tanımladığı imparatorluk muhafızları birliğinin, pehlevi hanedanı'nın javidan olarak anılan ve 5.000 gönüllüden oluşan muhafız birliğinin ve iran islam cumhuriyeti'nin devrim muhafızlarına bağlı 65. ve 55. hava indirme tugayları'nın kurulmasıyla devam ettiği düşünülür.

    kaynak: history extra

  • üçkağıtçı bir serzeniş.

    allahtan yaşımız yerinde de hatırlıyoruz iç anadolu da uzun etek giymediği için bacaklarına kezzap atılan kızları.

    sizi mağdur edebiyatçılar sizi.

  • insan ömrü sonsuza kadar sürmüyor. an itibariyle türkiye'de ortalama ömür 75 yıl.

    üniversite mezunu, evlenmek ve çocuk doğurmak isteyen bir kadın da genelde 25 ila 30 yaşları arasında evleniyor zaten. yani evlenmek için toplam 5 yılı var.

    e bu kadın senden ayrıldıktan kısa süre sonra evlenmesin de ne yapsın? ah bizim ilişkimiz süperdi, o yüzden en az 1 yıl başkasına bakmadan, 2 yıl da evlenmeden bekleyeyim mi desin?

    son 10 yılda, evlenmek isteyen kadını aşağılamaya doyamadı millet. hırsız, katil bu kadar sıkça yerilmiyor muhtemelen.

    - ay duydun mu, aynur mehmet'i evlenmeye zorluyormuş.

    lan aynur dediğin 15 değil 28 yaşında, işi gücü olan hatun. evlenmek, aile kurmak istiyor. bunun için de çok zamanı kalmamış zaten. o dönemde yanında olan erkek arkadaşıyla evlenmeyi istemeyecek de görücü usulüyle mi evlenecek? o mehmet denen hıyar, sevgilisinin evlenmek istediğini bilmiyor mu? n'oluyoruz lan?

    dangalaklar sizi.

  • şairlerin en romantik hayallerinden biri bu. hep kuşlar kadar özgür olmak isterler. bu aynı zamanda şairlerin gerçek dünyadan ne kadar kopuk olduğunun da kanıtı. kuşlar daha özgür falan değil çünkü.

    öncelikle bu kuşların çoğu bir sürünün parçası. sürünün başı nereye gidiyorsa oraya gidiyorlar. "ben sürüyü bırakıyorum beyler" diyeni yok. her sene aynı yoldan aynı yere göç eder, her kış eski yerlerine geri dönerler. insanlar gibi ekmek için vapuru kaçırmamaya çalışırlar.

    hepsinin hayali aynı: uygun bir eş bulup çocuk ve yuva sahibi olmak.

    ifade özgürlüğü desen onda da "çipetpetpet - tii şak şak şak vociya" dışında bir şey bilmezler. aynı kalıpları tekrarlarlar. parklarda yatıp kalkarlar.

    bizim şairlerimiz de bu vasat sefil yaşama özenir. niye? zannederler ki bir çift kanadın olunca özgür oluyorsun. olmuyorsun. tam tersine açık hedef oluyorsun. futbol maçına sevinen taraftar ıskalasa, avcı ıskalamıyor. o ıskalasa havai fişekler ıskalamıyor. açık hedef gibi geziyorsun havada.

    özgür olmadığın gibi sosyal güvencen de yok. en iyi yemek sultanahmet parkında olunca oradan bir adım ileri gidesin gelmez. ya sonraki öğünü kaçırırsan?

    ben söyleyeyim, şairin derdi özgür olmak falan değil. adam şöyle arada bir havada süzülmek, güzel manzara görmek istiyor. rahat batmış anlayacağın. onda bile soğuk algınlığı geçireceğini, üşüteceğini öngöremiyor. kuşla konuşabilse anlaşabilse kuş ikna eder onu aslında. "yok abi iş değil gerçekten. yakaladığın simit çırptığın kanada değmiyor" der. ama bu iletişimsizlik ve şairlerin gözlediklerini mutlak gerçek zannetme sıkıntılarından dolayı bu metafor ısıtılıp ısıtılıp önümüze gelecek, kaçış yok.

    "ne istiyorsun düzgün anlat" desen onu da sanatına yakıştıramaz. illa kafa karıştıracak mınakodumun şairi.

    (bkz: şiir/@ssg)

  • bundan 50 sene sonra messi’nin kupa kazandığı fotoğrafa bakacağım ve bunu göreceğim, allah belanızı versin.