hesabın var mı? giriş yap

  • kim olduğunu bilmiyorum, ama haklı olan kadındır.

    bu çağda hala geceleri insanları rahatsız eden, uykusundan uyandıran bu gereksiz geleneğin tüm ülkede kaldırılması gerekiyor. ibadetlerinizi insanları rahatsız etmeden de gerçekleştirebilirsiniz. dünya değişiyor, hayat değişiyor artık yaşadığınız çağa ayak uydurmaya çalışın. korkmayın, medeniyet sandığınız kadar kötü bir şey değil.

    bu arada ülkenin %98.7’sini müslüman sanan yazar da, konya'nın herhangi bir köyünde yaşıyor sanırım.

  • keşke her zaman tekrarı yayınlanan programın tekrarının yayınlanmamasının da sebebini açıklasaymış ...

    hatta ve hatta "ama vakit bitti" dedikten sonra "ya bari reklama gidelim hiç olmazsa da sus iki dakika be adam" komedisi...

    ben yapmadım ben etmedim. başka da bir açıklama yok.

    dip not : geçen hafta bin-ali'nin programında 4 pusuladan 3'ü nün kabul sayılıp 1'inin sayılmamasını sormuştu ve bin-ali 10 dakika geveleyip hiçbir dişe dokunur cevap verememişken en sonunda "ben ikna oldum" demişti. dileyen arşivden çıkarip bakabilir.

    bence ysk'da kabul oyu verenler bile ikna olmamışken muazzam bir yalakalıktı. detaylıca tebrik ederim.

  • şemsiyeyi evde bırakarak yağmur yağdırabildiğim gibi şemsiyeyi yanıma alarak yağan yağmuru da durdurabiliyorum..

  • adamın biri, pejo marka bir minibüs alır.
    sonraki gün yolcu taşımaya çıkar. minibüs tıklım tıklım, tutar kasabanın yolunu ve gittikçe hızlanır.
    yolculardan biri:
    -kaptan yavaş, bir yere çarpacağız! der.
    şoför:
    -sen pejo'yu biliyor musun? der.
    yolcu:
    -hayır! der.
    şoför: -o zaman sus der ve devam eder.
    minibüs hızlanmaya devam eder..
    bir yolcu daha seslenir:
    -oğlum ben hastayım, biraz yavaş!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    amca ne bilsin,
    -hayır! der.
    -o zaman sus der, şoför..
    bu kez bir kadın seslenir:
    -hamileyim! lütfen biraz yavaş, çocuğumu düşürceğim !!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    kadın:
    -yok! der.
    şoför yine aynı cevabı verir..
    arkadan kızgın bir ses tonuyla bir genç seslenir:
    -yavaş git kardeşim, öldüreceksin bizi !!!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    genç:
    -biliyorum lan, ne olacak? der.
    şoför:
    -o zaman çabuk söyle, bunun freni nerde?...

    durumumuz budur !

  • halamlara gitmiştim gece orada kalacaktım. lakin giderken sigara almayı unutmuşum. mecburen enişteminkilerden bir kaç tane otlanacağım. ( çalacağım )

    sigara paketi eniştemin önündeki sehpanın üzerinde duruyor ve eniştemin hiçbir yere kımıldayacağı yok. lise 1'e giden ve o an ders çalışmakta olan kuzenimden yardım istedim.

    b: ozan ya ben sigara çalacağım da eniştem gitmiyor bir türlü. bir şey sormak bahanesiyle çağırsana. ( eniştem kendisine bir şeyler sorulmasından çok hoşlanır.)

    kuzenim tamam dedi babasını çağırdı. ben de paketten birkaç tane sigara aşırdım derken içeriden çaat diye bir ses geldi ve eniştem:

    " 2 kere 2'nin kaç ettiğini bilmiyor musun gerizekalı."

    hay senin sorduğun soruyu...

  • bu konudan cok ceken biri olarak bulgularimi sizinle paylasmak isterim.

    deligin olusumu, kumastaki ilmegin deforme olup sokulmesi ve gittikce buyumesi seklinde.

    buna sebep olan iki asil olay var. birincisi kumasin cinsi. pamuklu kumaslarin ilmekleri polyesterli kumaslara gore daha cabuk atiyor. pamuk orani yuksek veya full pamuklu kumas daha kaliteli kabul edilir ama bu acidan bir dezavantaj. yani en sevdiginiz veya gorece en cok para verdiginiz tisortun delinmesi murphy ile ilgili degil.

    ikincisi ise camasir makinesinin tamburu. tisortun anasini belliyor resmen. tisort ne kadar cok yikanirsa ilmekler de o kadar deforme oluyor haliyle ve delik olusmak ihtimali artiyor.

    yer olarak gobek hizasi olmasi oturup kalkarken daha fazla buzulen yerlerin o bolgeler olmasiyla alakali. ayni sekilde kol kisimlarinda da siklikla olusuyor bu sebepten.

  • aslında içerisinde son derece ilginç bir soruyu barındıran bir başlıktır:

    hayvanlar sıkılır mı?

    psikolojide prediction errors denilen bir kavram var (bir eylemin beklenen sonucu ile gerçekte meydana gelen sonuç arasındaki tutarsızlık.) . bir hayvana eğer "beklenmedik" bir ödül verirseniz dopaminerjik sistem öylesine büyük aktivite gösterir ki hayvan, bu beklenmedik ödülün peşinden bir süre daha koşmaya çalışır bununla birlikte prediction error kat sayısı azaldıkça yani bir eylem sonucunda elde edilen ödül "beklenir" oldukça hayvanın o şeye olan ilgisi azalmaya başlar.

    bu söylediğim, evrimsel süreçte beynin hayvanı canlı tutmak için (bkz: foraging) kavramı içerisinde son derece önemlidir. sonuçta doğada yiyecek bulmak son derece zordur ve sürekli rekabet vardır; beyin eğer beklenmedik ödüller sonucu organizmayı yüksek şekilde ödüllendirirse organizma, foraging için çok daha dikkatli bir şekilde "deneysel" araştırmalara girişecektir. bu ödüllendirme mekanizması daha önce literatürde bulgulanmıştır schultz, 2010 ; bromberg-martin et al, 2010. ayrıca, aynı nöronlar, beklenmedik bir ödülün varlığını ve beklenen bir ödülün yokluğunu "ifade etmek" için ateşleme hızlarını farklı yönlerde değiştirir.

    yani, hayvanlara sürekli sabit yiyecekler verme sorusuna psikolojideki prediction error kavramı ile yaklaşırsak, evet; hayvanlar sürekli sabit yoldan verilen yiyeceklerden sıkılır. onlara hiç beklenmedik anlarda, beklenmedik ödüller verirseniz hayvanın dopaminerjik sistemi coşar ve çok daha aktif olamaya başlar.

    gelen sorular üzerine edit: arkadaşlar, elbette bu durum insanlar için de geçerlidir alınmayın ama insan da en nihayetinde neocortexi olan bir hayvandır. insanları da hiç beklenmedik ödüllerle ödüllendirirseniz inanılmaz bir keyif alırlar. bir düşünün bakalım bu psikolojik manipülasyonu en çok kimler kullanır: benim aklıma mesela hemen kumar siteleri geliyor. onlar önce yavaştan az az size kazandırmaya çalışır. sadece bir tuşa basarak biraz para kazanmak sizi öylesine deliye döndürür ki üst üste oynamaya çalışırsınız ve genelde algoritma sizi kazandırmaya çalışır. o tadı aldıktan sonra beyin sizi davranışsal olarak o "kolu çekmeye", "zarı atmaya" oynatmaya devam ettirecektir.