hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.

  • nakit avans dediğin kısa vadeli ve düşük tutarlı nakit ihtiyaçlar için sunulması gereken bir hizmet. kimsenin anlık, kısa vadede 100 bin-300 bin nakite ihtiyacı olmaz. o avansı çeken kişinin parayı nereye kullanacağı belli. yüksek meblağda kredi ihtiyacı olan ya da borçla yatırım yapmak isteyen gitsin ihtiyaç kredisi çeksin.

    ama vur deyince öldürmenin de alemi yok. tamamen kapatmak yerine 20-30 bin gibi bir sınır uygulanabilirdi. sonuçta bununla ayı döndüren insanlar var. millet bu parayla altın, döviz alıyor diye hizmeti gerçekten de amacına uygun kullanan insanları da mağdur ettiler.

    türkiye'nin en büyük problemi plansızlıktan bocalamasıdır. ortodoks politikayı anlarım. tüm harcamaları, kredi musluklarını kısarsın, daralmaya ve işsizliğin artmasına razı olursun, elindeki tüm kaynakları yatırıma kaydırarak zamanla toparlanırsın. heterodoks politikayı da anlarım. harcamaları artırırsın, üretim ve istihdam yaratırsın, bir süre yüksek enflasyona razı olursun ama zamanla üretim artacağı için emtia-hizmet fiyatları azalır ya da sabit kalır, halkın geliri enflasyondan daha fazla artınca ekonomiyi toparlamış olursun. bu iki yöntem de kabul edilebilir seçeneklerdir ve iktidarın seçimine bağlıdır.

    ancak sen bir taraftan konut fiyatı artmasın diye krediyi bitirip bir taraftan yabancıya konut satarak evin fiyatını yükseltirsen, bir taraftan ticari kredileri kısıp diğer taraftan istihdam artışı hedeflersen, bir taraftan ürün-hizmet maliyetlerini baskılamaya çalışır diğer yandan asgari ücrete devasa zam yaparsan, bir taraftan devletin zorunlu yapması gereken hizmetlere bütçe kısıntısına gidip diğer taraftan yok eyt çıkartır yok kamu işçisine rüyasında göremeyeceği zammı yaparsan iki yöntemi de geçersiz kılarsın.

    tabii iki politikayı da seçememesinin sebebi seçim. hadi bu seçimler bitti, artık 5 sene istikrarlı politika izlenir de diyemiyoruz çünkü 9 ay sonra bir seçim daha var. iktidar, kaybettiği başta istanbul, ankara olmak üzere büyük şehirleri yeniden almak isteyecek. ortodoks politika izleyemez halkı çok kızdırır, heterodoks politikayı karşılayacak kaynak ve üretim yok. 10 ay daha ne yardan ne serden vazgeçmeden gideceğiz bakalım. sonrası allah kerim.

    edit: akıl izan sahibi biri varmış da 15.000 sınır olarak güncellemişler yeniden. uygulamada 15 binin üzeri dikkate alınacak. bu sayede amacına uygun kullananlar mağdur edilmemiş olacak.

  • 90'ların o müzikle, sanatla dolu romantik ortamında kimleri dinlemişiz diye düşündüren adam.

    hakan peker'in zaten vasat bir sesi vardı. şöhretin kalbinin unkapanı plakçılar çarşısında attığı, kaset ve cd'lerin milyonlar sattığı dönemde tanıdık kendisini... "ateşini yolla bana..." şarkısının sözleri efsanedir. hala tribünlerde söylenir. ancak genel anlamda hakan peker'in şarkıları oldukça vasattır. "hey corç versene borç" diye şarkı yapmıştır. esas mesleği dans etmek ve dans eğitimi vermekti bu adamın yanlış hatırlamıyorsam.

    üst satırlarda bir arkadaş tayfun duygulu'nun bir linkini vermiş. açıp bir iki şarkısını dinledim ve çocukluğumda müzikten hiç anlamadığıma karar verdim. şu adamın sesi ile tarkan'ın kalitesini bir tutacak bir gaflete düşmüştüm çünkü ben de...

    90'lar böyle bir dönemdi işte... bir şarkıyla, bir gecede şöhret olunuyordu. tayfun "hadi yine iyisin", mirkelam "her gece", burak kut "benimle oynama", ozan orhon "saman alevi", ferda anıl yarkın "sonuna kadar" ile kaldı. ikinci bir şarkısını söyle desen, baya düşünmek gerekir. yine de öyle zengin bir müzik piyasası vardı ki, iyisiyle kötüsüyle romantikti, güzeldi. o hengameden tarkan gibi süperstarlar çıktı. yıldız tilbe gibi söz yazarları çıktı.

    şehrazat, sezen aksu ve aysel gürel gibi kaliteli söz yazarları fabrika gibi çalıştı. çünkü talep vardı.

    hakan peker'in bu hırçınlığını ve egosunu yine 90'larda parlayıp sönen çelik erişçi'ye benzettim. o da geçenlerde sosis satan adamla bir değilim gibi bir laf etmişti. bu şöhret çok garip bir şey. bir zamanlar şöhret olup köşesine çekilen insanlara saygım var. (bkz: sibel alaş) (bkz: bora öztoprak) (bkz: bendeniz) (bkz: deniz arcak) v.b.

    bir de böyle kabullenmeyen, kendini hala o günlerde gibi hisseden adamlar var. şarkıcılık kafası gerçekten başka bir şey.

  • bakın bu iş alıştıra alıştıra…önce türbana saygı, içki kısıtlaması vs diye diye bizi ılımlı islam ülkesi haline getirdiler, sonra batılı ülkelerdeki medeni yaşamı marjinalleştirdiler, şimdi sıra toplumun demografik yapısını bozacak göç dalgası ile bir toplumsal infiale yol açmak ve kitleleri tamamen koparıp bir kısmını şeriat ile yönetmek. bop ne sandınız?

    edit: arkadaşlardan mesaj geliyor; türban ile başörtü farklı şeylerdir. samimi olarak anadolu kültürüne ait başörtüsüne aklı selim kimsenin laf edeceğini, saygı duymayacağını düşünmüyorum.

    (bkz: basortusu ile turban arasindaki farklar)

  • gereksizdir. mademki türkiye'de yaşıyorsun. temel kavramları anlayacak ve konuşabilecek kadar türkçe'yi de bir zahmet öğren. eğer, ''diyarbakır''dan istanbul'a uçakla gelecek kadar da türkçe bilmiyorsan, bu ülkenin vatandaşı değil. ancak, turisti olabilirsin.

  • katarlı müslüman genç kardeşlerimize sağladığımız imkanlardan biridir. gelip tıp okusunlar sonra bizi tedavi etsinler. evet yapsınlar bunu. benim oğlum 1 yıldır yarın gireceği sınava hazırlanırken, onlar gelsin sınavsız doktor olsunlar. 3-5 swap karşılığında ayarlarız bir şeyler.
    iki elimiz iki cihanda yakanızda olacak.

    ayrıca protokolde katarlı misafir personel ve yakınları ile katarlı öğrencilerin mümkün olan hallerde askeri hava/kara ulaşım araçlarından ücretsiz istifade edebilecek. askeri orduevi ve misafirhanelerden de yararlanabilecekler.

    kaynak

    edit:ekleme

    edit2: birçok arkadaştan mesaj alıyorum. çocuğumun sınava girmesine inanmayandan tut cahilce muhalefet yaptığımı düşünene kadar. biz zaten çocuğumuz için stres içindeyiz ekmek aslanın midesinde. bu işlemin normal her ülke için uygulandığını söyleyenler var, az empati yapın bu haberi okuyunca ne hissedersiniz. daha önce bu ülkeye yapılan birçok imtiyaza rağmen nasıl olumlu düşünelim.

    edit3: diş hekimliği ve eczacılık için de aynı şeylerin olduğunu yazmamı isteyenler var. bu konuda bilgim yok. (sonradan habere eklenmiş)

    edit4: msb açıklama yapmış kaynak

    editson: sevgili gençler, romalılar, ben sabah bir haber gördüm. aynen başlıkta yazdığı gibi. içinde askeri maskeri filan yazmıyordu. aynen okuduğum gibi anladım. bana okuduğunu anlamamışsın demeyin. ben sabah yazanı net anladım ve anlattığım durumdan dolayı sinirlendim. resmi gazeteyi de vakit bulursam okuyacağım. bana düzelt diyorsunuz, ben neyini düzelteyim. öyle yandaş medyaya böyle muhalif gazete.

    *güzel dileklerini yazan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim.

  • güzel hiçbir şeyin bitmesini, özellikle yarıda kalmasını sevmiyorum. ama daha da sevmediğim bir şey varsa o da biteni yeniden başlatmaktır.