hesabın var mı? giriş yap

  • işaret diliyle baya bildiğin muhabbet eden konuşabilen şempanzelerin bir kez bile olsun hiçbir soru sormadığı dünyada, alex sahibinin renkleri öğrettiği esnada aynanın karşısına geçip kendine bakarak "what color" demiş ve tarihte insan dışında soru soran, hem de varoluşsal bir soru soran ilk canlı olmuştur.

  • badem bıyıklılar, ülkenin bu güzel insanlarının gençliğini ve umutlarını çaldınız. yatacak yeriniz yok. boğazım düğümlendi, ne diyeceğimi bilemiyorum.

    edit: aslında ne diyeceğimi biliyorum. 18 yaşında bir çocuk korkmadan kendini ifade edebiliyorsa, benim bu yaşımda korkup çekinmem saçmalık olur .artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. yıllarımızı çaldınız, haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk yaparak kendinize ve çevrenize bir padişahlık yarattınız. çevremdeki gençlere bakıyorum telefonlarında sahibinden ve maçkolik uygulaması var. çocuk hayal kurmak istiyor, açıyor bir araba bakacak ama araca her gün zam geliyor. hesap yapıyor, hiç para harcamadan tam 4 yıl boyunca çalışması lazım. bakıyor ki olacak gibi değil, geriye tek bir şey kalıyor, o da kumar. maçkolikten maç bakıp cebindeki 3-5 kuruşu da yine malum şahıslara kaptırıyor. bu tam anlamıyla ülkemizdeki kölelik sisteminin bir özetidir. pandemi dönemi başlamadan önce oyun konsolu almaya karar verdim, aldım ve üzerine sokağa çıkma yasakları geldi. ardından oyunlar ilgili bilgi almak için konsolun türkiye sayfalarından birisine üye oldum. konsol satışları patlayınca yetenekli bakanımız! ve kayınpederinin aldığı karar ile konsollara %50 vergi getirildi. bu verginin eylül ayına kadar olduğu söylendi ve o çocuklar da buna inandı. bugün o verginin yılbaşına kadar uzatıldığı açıklandı ve sayfada o gencecik çocukların hayal kırıklıklarını okudum. maalesef onlar da anladı ki biz bu hükümetin vatandaşları değiliz, müşterisiyiz.

  • bazen enteresan şeyler de öğreniyoruz bu güldürü anılarından..

    "malumdur dersanelerde okumanın neşvesinden gelen bir şevkle güreş yapılır."..

    "okumanın neşvesinden gelen şevkle güreş yapmak" nedir, nedendir? ayı yavrusu musunuz lan siz?

  • ayıp lan sizin yaptığınız. ulan ne yapsınlar, kuytu köşe bulmuşlar, önleri kapalı, üstü kapalı, kimseyi rahatsız etmiyorlar, ne diye karışıyorsunuz gençlere? kime ne zararları var yani? anca artistliğiniz bu sesi çıkmayanlara yeter zaten.
    nasıl da mutlulardı oysa, şekilden şekile giriyorlardı.
    (bkz: gözümde canlanır koskoca mazi)

  • merhaba, söz verdiğim gibi bugün size microsoft internet explorer'in hikayesini anlatacağım. niye bu kadar kötü olduğunu ve kirli geçmişini öğreneceksiniz. (bundan sonra ie olarak anılacaktır) şimdi 1995'e dönüp, zamanın teknolojisine bakalım.

    windows 95, çıktığında büyük bir devrim yaratmıştı. yeni kullanıcı arayüzüyle de, teknik anlamdaki yenilikleriyle de (mesela 32-bit çağını başlatıyordu) ortalığı sallamıştı. kullanıcıların arayüze kadar seçim yapmasına izin veriyordu (95'i 3.1 arayüzüyle yükleyebilirdiniz!) 16-bit dos ve windows 3.1 yok olacaktı. o zaman apple batmaya doğru gidiyordu (mac os 8, kod adıyla copland çok gecikmişti), os/2 windows 95'in başarısından dolayı pazar savaşını artık kaybediyordu, linux falan daha olgunlaşma evresindeydi. novell netware, solaris gibi birkaç üst düzey işletim sistemi dışında microsoft'un elini kolunu sallaya sallaya tekel oluşturabileceği bir ortamdı.

    1995 yılında, internet hızının artışıyla (56k dial-up çıkmıştı, 2 yıla geniş bant çıkacaktı), bilginin ve bilgisayar kullanımının artışıyla insanlar bbs'lerden veya haber gruplarından (mesela compuserve) www teknolojisine geçiyordu. o zamanlar, 1994'te iyice ünlenen netscape navigator, en çok kullanılan tarayıcıydı. ücretsizdi, hızlıydı, sağlamdı. (ücretsiz yazılımların az olduğu bir dönem)

    bu durum tabii ki microsoft'un da dikkatini çekti. tarayıcı pazarında biraz geç kalmışlardı ancak planları büyüktü. (bu zamanlarda da web-tabanlı uygulama fikirleri ortaya atılıyordu) microsoft, başka bir tarayıcı ncsa mosaic'i satın aldı ve ıe böylece doğmuş oldu. (mosaic, internet kullanımını patlatan ilk büyük tarayıcıdır) ie'nin ilk sürümü, ayrı dağıtılmak yerine windows 95'in plus! paketiyle geliyordu. 2 ve 3. sürümleri ise windows 95'in daha sonraki sürümleriyle beraber gelmekteydi. niyeyse (!), ie'nin sistemden kaldırılma seçeneği yoktu! (umut sarıkaya diliyle, omo'nun yanında gelen limonlu cif gibi!) sadece bir uygulama olan bu küçük (!) tarayıcının sistemle beraber gelmesi (ve gitgide sistemle bütünleşmeye başlaması) niyeyse dikkatleri çekmedi ve felaketin zeminini hazırladı.

    1997 baharından itibaren geliştirilen ve eylül 1997'de çıkan ie 4, tarayıcı savaşlarının simgesi oldu ve microsoft tarafından her yerde yayıldı. microsoft, gücü altına alamadığı netscape navigator'u yok etmek için her şeyi yapacaktı. yöntem şu: bundling. ie'yi windows veya diğer programlarla beraber getir veya her şeyi ie'ye bağla.

    en başta ie 4, windows'un temel dll'lerini değiştiriyordu ki kendini sisteme gömsün. böylece basit bir tarayıcı, "sistemin ayrılmaz bir bileşeni" haline dönüşecekti. (ayrıca bu kritik işlemler windows'un veya programların çalışmamasına neden olabiliyordu) (bkz: dll hell) ie 4, activex gibi diskinize kadar erişebilen (güvenlik açıklarıyla dolu) ve channel bar gibi masaüstünüzün tam ortasına reklam yerleştiren eklentilerle geliyordu. ayrıca şişmişti ve çok açığı vardı. ie'ye gelebilecek bir zarar sistemin yeniden yüklenmesini dahi gerektirebilirdi! ayrıca ie, açılışta otomatik yükleniyordu, doğal olarak kaynak tüketiyordu ve bu da yavaşlamalara nedendi. böylece diğer tarayıcılardan "daha hızlı" da olabilecekti. ie 4, yüklendiğinde windows kullanıcı arayüzünü komple değiştiriyordu. dosyalarınızı artık windows gezgini ile değil, internet tarayıcısıyla görüntülüyordunuz!!! masaüstünüze web sayfası yerleştirebileceğiniz active desktop da eklenmişti. (ancak yavaştı ve güvenlik açıkları vardı) yardım dosyaları, html benzeri bir biçimde derlenmeye başlandı (ie çekirdeğine bağımlı olsun diye). uygulamalar, içeriklerini ie çekirdeğiyle görüntülüyordu. bu şekilde, ie'nin yeni sürümü "gerekli olacaktı". microsoft, bütün yeni programlarını ie çekirdeğini kullanacak şekilde yazdı ve firmaları da buna yönlendirdi. aygıt sürücüleri bile ie istiyordu artık. iş kullanıcıları için üretilen programlar ve sunucu bileşenleri de (mesela iis) ie gerektiriyordu. yerel ağ güvenliğinde kullanılan ntlm protokolü sadece ie'de vardı. (ntlm desteği, ancak firefox'a 2006'da gelebildi! o zamana kadar ie, iç ağları tekeline almıştı bile)

    bütün sorunlarına rağmen ie 4 kaldırılamıyordu veya kaldırılsa bile eski ie sürümüne dönüş yapıyordu. (bu da sistemde çok fazla artık bırakıyordu) ie 4, önce windows 95 osr 2.5'te kaldırılamaz bir şekilde eklendi. windows 98'de (ve o zamanlar gelişim altındaki windows 2000'de) ie'nin kaldırılamaz bir şekilde geleceği belliydi.

    microsoft, apple'yi, sonraki mac os sürümünde netscape yerine ie kullanması yönünde tehdit etti. aksi durumda microsoft, mac için office sürümü çıkartmayacaktı. o zaman iflas tehlikesindeki apple, boyun eğmek zorunda kaldı. macworld 1997 konferansında steve jobs (yeniden ceo olmuştu), sonraki mac os'ta varsayılan tarayıcının ie olacağını duyurduğunda, binlerce kişinin arasında yuhalandı. tekrar ediyorum, steve jobs yuhalandı.

    microsoft, windows'u sattığı bilgisayar üreticilerinin (oem) ie'yi kaldırmasını/değiştirmesini, hatta ie simgelerini kaldırmasını dahi yasakladı. aksi takdirde microsoft, yasağa uymayan üreticilere windows lisansı vermezdi. bu da o üreticinin satışlarının büyük oranda düşeceği anlamına geliyordu. (ibm'ye, os/2'den dolayı zaten daha geç ve pahalı bir lisans verilmişti) oem'lerin ie 4 hakkındaki şikayetleri dinlenmedi.

    bütün bu saydıklarım, netscape navigator'u yok etmek için yeter de artardı bile. netscape'nin yapabileceği çok bir şey yoktu. ileride yazılımın kaynak kodlarını açacaklardı.

    mayıs 1998'de (windows 98 bitmişti, üretimdeydi), 20 abd eyaleti microsoft'a federal düzeyde tekel davası açtı. ama ie artık doludizgin gidiyordu ve netscape kaybediyordu. ie'nin verdiği hasar yayılmaktaydı. haziran 1998'de windows 98, artık bir parçası (!) olan ie 4 ile çıktı. ie'nin aslında kaldırılabileceği, kasım ayında 98lite adlı bir programla gösterildi.

    1998 sonunda netscape, aol tarafından satın alındı. açık kaynak kodlu gelişim, "mozilla" kod adıyla gerçekleştirilecekti. (ne olacağını tahmin edebiliyorsunzdur artık)

    mart 1999'da, ie 5 yayınlandı. ie 4'e göre oldukça sağlamdı ve bazı işe yaramaz özellikleri kaldırmıştı. ki windows 98 second edition ile beraber geldi. hala çıkmayan windows 2000, ie'nin sisteme gömülmesinden daha az etkilenecekti.

    bu noktada ie öndeydi çünkü plan başarıya ulaşmıştı, internet siteleri html standartlarına göre değil, ie'ye göre yazılıyordu. ie tekeldi. 2002'de pazar payı %90'ı geçecekti. durum çoktan "bu site ie'nin x ve daha yukarı sürümlerini gerektirir şekline evrilmişti ve yıllarca böyle sürecekti. ie, siteler için değil; siteler, ie içindi! ie, uzun yıllar acid testlerinden niçin kaldı sanıyorsunuz?

    7 haziran 2000'de microsoft, abd adalet bakanlığınca suçlu bulundu. ama ufak cezalarla yırttılar. herkes ie'ye alışmıştı bile.

    ağustos 2001'de çıkan ve windows xp ile beraber gelen ie 6'dan itibaren neredeyse ie gelişimi durduruldu. (bkz: #85057687) hata düzeltmeleri dışında 6 yıl kılını kıpırdatmayacaktı microsoft. ie 6, zararlı yazılımlar için bir cennet haline dönüştü. (bunda windows vista'nın çok gecikmesinin de payı vardı)

    2003'te aol, netscape bölümünü kapattı ve mozilla vakfı kuruldu. faha önceki mozilla tarayıcısından sonra, firefox'un gelişimi başladı. ie'nin mac sürümü, 5'ten itibaren güncellenmedi. apple de safari'yi yazdı. bir taraftan opera da ücretsizleşiyordu. 2004'te firefox'un çıkışı, ie'nin sonunu başlattı. 2006'daki firefox 2, asıl darbeyi vurdu. diğer tarayıcılarla beraber zamanla web standartlarının ilerlemesi ie 6'yı çağdışı hale getirdi.

    2006'da, windows vista çıkmadan önce ie 7 yayınlandı ama çok etkisi olmadı. en azından yıllar sonra sekmeler gelmişti... diğer tarayıcılar çok öndeydi. ie'nin yeni sürümleri de durumu değiştiremedi. 10 yıl içinde dibi gördüler.

    eylül 2008'de google chrome çıktı. firefox'un hatalı kararlarla geliştirilmesinden dolayı ve hızlı olmasıyla ilerleyen yıllarda liderliği aldı.

    ie 12'den sonra gelişim durduruldu. windows 10'la beraber microsoft'un yeni tarayıcısı microsoft edge. sebebi, ie'nin kötü ünüyle beraber ie motoruna dokunulamaması. bir değişiklik yüzlerce programın/web sitesinin çalışmamasına neden olabilir. ama hala windows 10'da ie'yi eklemek zorundalar! sırf pazar payı için yapılan teknoloji ihaneti, ie'ye bağımlı programları bir anda değiştirmeyecek. neredeyse 20 yılın ürünü bu.

    web'in gelişimi neredeyse ie nedeniyle duracaktı ancak rekabet, görüldüğü gibi yine teknolojinin gelişimini sağladı. gelişim karşısında durmak ie 6 gibi bir felaketle sonuçlandı. ve özgür yazılımın nasıl tekel destekli yazılımları dahi yenebileceğini öğrenmiş olduk. tekelin sadece ardında bir enkaz bırakacağını gördük. yazılıp bitecek programları web gibi değişen bir standarda bağlamak, ie'nin elini kolunu bağladı ve felakete yol açtı.

    uzun oldu ama ie'nin hikayesi böyle. okuduğunuz için teşekkürler!

    kaynak

  • yoğurdun lezzeti tuzun belirli bir aralıkta olmasını gerektirir. ayran yapmaya çalışırken kattığın su ile yoğurdu seyrelttiğin için oranı yakalamak için biraz tuz ilavesi yapman gerekir. bu kadar basit. biraz düşüünsen çok basit aslında. basit, basit, basit!

    edit: yeni gördüm. sodyum klorür'den başka tuz bilmeyen laf atmaya kalkmış. ne desem bilemedim.

    yıllar sonra gelen edit: ara ara oylanıyor bu entry. kendini unutturmuyor. süt, yoğurt, ayran ilişkisinde tuzun yeri üzerine hangi tuzlardan bahsedildiğine dair bir şeyler paylaşayım.

    "süt tuzları: sütteki tüm metal iyonlarını, organik ve inorganik anyonları kapsar. bu tanıma göre iyonize gruplar içeren ve katyonlarla tuz benzeri bileşikler içeren süt proteinleri de girebilir.

    süt tuzlarının büyük bir kısmı serum içerisinde çözünmüş halde, bir kısmı da kolloidal halde veya yağ globüllerine absorbe edilmiş halde bulunur.

    mineral maddeler sütte klor, flor, fosfor asidi, kükürt asidi, limon asidi gibi anyonlarla bileşik oluştururlar. katyon ve anyonların karşılıklı etkileriyle sütün tuz sistemi oluşur. minerallerin toplam miktarı oldukça sabittir. çok az orandaki değişiklik bile tuz sisteminde önemli kabul edilir. diğer süt bileşenleri gibi tuzlar da kandan meydana gelir. ancak filtre sistemi nedeniyle ikisi arasında miktarsal farklılık vardır.
    iyonlar önem sıralarına göre aşağıdaki gibidir.

    makro elementler :
    katyon ( na+, k+, ca++, mg++)
    anyon (cl-, po4-, so4-, hco3- sitrat iyonları)

    iz elementler :
    katyon (fe++, rb++, zn++, li+, cu++, ba++, co++, pb++, al+++, mo++, sn++, ct++, sr++, ti+++, mn++, ag+, v+++)
    anyon (f-, j-, br-, b, si, se )

    süt tuzlarının miktarları (mg/l)

    sodyum - 500
    potasyum - 1450
    kalsiyum - 1200
    magnezyum - 130
    toplam fosfor - 950
    inorganik fosfor - 750
    klorid - 1000
    sülfat - 100
    karbonat(co2 olarak) - 200
    sitrat (sitrik asit olarak) - 1750

    kaynak : tıktık

  • +65 yasağını dinlemeyenlere çatır çatır ceza kesen jandarma ekiplerini kameraya çekip sosyal lince yönelen bir adet lazolinin mutlu sonla buluşmasını içeren videodur

    hiç kimse kusura bakmasın devlet yasağı koymuş, uyarısını günlerdir yapıyor, sen elinde kamerayla sözde "hak" aramaya çalışırsan o karşındaki sessiz gözüken jandarma gerektiğinde genital bölgenden namlu ucuyla kan alır.

  • 4 gün önce sigarayı bırakmış biri olarak katıldığım beyan. yalnız geri başlarsam çok pis söverim, nick altına yardırırım haberin olsun.

    edit: sensin aptal taam mı

  • bu insanlardan biri de benim.
    halam sayisi teyzem sayisindan amcam sayisi kadar eksik..dayim sayisi amcamdan 1 fazla..1 halamin tasaklari olsaydi amcam ile halam sayisi esit olacakti..ve hepsinin toplam sayisi 15..
    kac halamin oldugunu bilene cikolatali gofret..