hesabın var mı? giriş yap

  • güzel çiçeklerin, hava kararıncaya dek sokakta oynamış çocukların, annelerimizin pişirdiği akşam yemeklerinin, sevimli sokak hayvanlarının ve yazın tatlı sıcağında kalabalıklaşan sokağın kokusunu ihtiva eder yaz akşamı kokusu..

    toprağın sıcağının kokusu dahi dolar burunlarımıza. koyu yeşil yaprakların, minik minik açmış bahar dallarının salınan naif kokusu da yazın habercisidir illaki. hepimiz bir defa solusak tanırız seni yaz akşamı kokusu..

    ah yaz sen ne güzelsin, keşke hep kalsan bizle.

  • hey gidi hey.

    liseliler bilmez.

    bu eylemin sonucunda, müzik çaların oyunun müziklerini tıkır tıkır çalması olasılığı %90 gibi bir şeydi.

  • ne güzel yıllardı…ankara'da sırayla odtü, hacettepe/beytepe ve bilkent kampüslerinde şenlikler olurdu.hepsine giderdik, ne sanatçılar gelirdi…şebnem ferah,kenan doğulu, yeni türkü, manga, mor ve ötesi, gece yolcuları, teoman, duman, feridun hatırladıklarımdan.şimdi hiçbir şeyin tadı yok, çok yazık gençlere üzülmemek elde değil…

  • "açıklamaya göre, türkiye'nin alacağı kredi 5 yılı geri ödemesiz dönem olmak üzere 10.5 yıllık vadeye sahip."

    detayına hayran kaldım. şimdi tam bir "vatan haini" olsam düşünürdüm ki "nasılsa 5 yıl sonra biz iktidarda olmayız. bu parayı neden ye..."

    öhöhöm. neyse, selam ve dua ile.

  • mesleğinin gereğini yerine getiren kişidir.

    bu adamın mesleği ne güzel arkadaşım? diş hekimi. diş cilacısı, diş fırçalayıcısı, diş müteahiti vs değil. diş hekimi. hekim nedir? doktor. peki doktora bir doktor bre doktor gel beraber doktor doktora dolaşalım dese burada bir sorun olur mu? olmaz.

  • sene başında yeni tanıştığım öğrencilere flüt tutmayı gösterirken en öndeki öğrencimin sol elinin küçük parmağını da kullandığını gördüm, uyardım. çocuk geveledi. neden geveliyor diye dikkatlice bakınca anladım ki sağ elinin bir parmağı eksik ve bunu gizlemeye çalışırken ben de onu uyarmışım, bir şey diyemiyor, bir yandan da eziliyor yanlış tuttuğu için. o an dedim allah'ım ne olur bir dakika öncesine dönelim ve ben bu çocuğu uyarmadan önce bu ince ayrıntıyı görmüş olayım. ama olmadı tabii. gözler doldu, boğaz düğümlendi, diğerlerine çaktırmamaya çalışılarak göz kırpıp "süpersin böyle devam et" denildi ama ne fayda. her şeyi geçtim, o çocuk eksik parmağıyla bütün bir dönem en zor parçaları bile flütle çalmaya uğraştı, oysa kıytırık(!) müzik dersi işte.
    demem o ki hatırlandığında bile göz dolduran, iç cızlatan detaylardır.