hesabın var mı? giriş yap

  • bir seyden uzaklasmak icin baska bir seye yakinlasmak gerekir. mesela dinden uzaklasan etige ya da bilime yakinlasabilir. bizim ulkemiz dinden uzaklasiyorsa da dogru bir yere yakinlasmiyor.

  • uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşı aradım, bir sigorta şirketinde çalıştığını bildiğimden aramızda geçen konuşmanın fitilini verdim, şöyle:
    - beyefendi ben çükümü sigortalatmak istiyorum, fakat paha biçemiyorum.
    - biz biçeriz efendim, zaten 200 gram et parçası, fazla prim ödemezsiniz.
    - peki, başına birşey gelirse, siz yenisini takıyor musunuz?
    - yenisini takıyoruz efendim, fakat aynı yere değil.
    - orrozbuçocuuuuuu!!!
    (gülüşmeler)

  • https://www.youtube.com/watch?v=pyyzfcvqfrg

    1981 yapimi kult otesi film. yonetmenligini hollywood'da bir turlu hakettigi saygiyi goremeyen efsane yonetmen john carpenter (bkz: john carpenter/@lemre) yapmistir. basrolunde ise yine hollywood'da bir turlu hakettigi degeri goremeyen muhtesem oyuncu kurt russell (bkz: kurt russell/@lemre) vardir. ayrica lee van cleef, isaac hayes ve harry dean stanton gibi karizma abidesi oyuncular da filmde rol alir.

    butun john carpenter filmleri gibi bu film de yeterince butce bulamadigi icin produksiyon kalitesi hakettigi kadar yuksek degildir. buna bagli olarak sanki kalitesiz/dusuk kaliteli bir filmmis intibasi uyandirabilir ama john carpenter'in buyuculugu de her turlu imkansizliklara ragmen caginin otesinde mukemmellikte isler cikarabilmesidir zaten. karanlik sinematografisi, kaliteli kamera acilari ve carpenter'in elinden cikan gaz muziklerin de etkisi ile distopya (bkz: distopya/@lemre) bir basyapita donusur escape from new york filmi.

    konusu kisaca; new york'un manhattan adasi bir acikhava hapishanesine cevirilmis, iceri girenin bir daha cikamadigi karanlik bir beton ormanina donmustur. dis dunyanin bu durumdan haberi yoktur. bir gun amerikan baskaninin ucaginin kacirilip buraya indirilmeye calisilirken baskan acikhava hapishanesi haline gelmis manhattin adasinda kaybolur. ustelik uzerinde soguk fuzyona dair belgeler iceren bir kaset tasimaktadir. bu umutsuz kurtarma gorevi icin gonulsuz olarak da olsa snake gorevlendirilecektir.

    tabii hinzir carpenter bu filmde alttan alta ruyalar sehri ve herkesin goc edebilmek icin herseyini verdigi bir sehir olarak unlenen new york'u bir hapishane olarak resmederek, siddetin, acgozlulugun ve sucun baskenti haline cevirmesi muthis bir alt metindir (o zamanlar bu tarz cesur altmetinler yoktu, bugunden bakip alay etmeyin bununla). ayni sekilde yasadisi olarak amerika'ya sizmaya calisan gocmenler konusunu tersine cevirerek amerika'dan kacmaya calisan gocmenler seklinde yansitmasi da efsanedir. amerikan kulturunun altyapisini resmen igdis eder bu filmde carpenter. yani basit bir aksiyon filmi degil, amerikan ruyasi karsiti bir manifestodur oz be oz amerika'li bir yonetmenin elinden cikan. tabii bu tarz cesur isleri yapanlar hep batidan cikar, bu gibi isleri doguda yapmaya kaba tabirle kimsenin gozu yemez o ayri. bu bile batinin dusunce dunyasi acisindan dogudan fersah fersah onde oldugunun kanitidir.

    21. yuzyilda oyunlardan muzige kadar pek cok alanda bu kult filmden alinan sayisiz ilhamin katkisi vardir, distopya denildiginde ilk akla gelen gorsel islerden biridir kisacasi. dikkatli gozle izlerseniz bu filmdeki sahnelerin, karakterlerin, ve genel atmosferin gunumuzde sayisiz filmde ve dizide taklit edildigini gorebilirsiniz.

    eger 70'ler-80'lerdeki o kendine ozgu yaraticiligi sevenlerdenseniz mutlaka izleyin bu filmi. hatta hazir baslamisken butun john carpenter usta filmlerini de seyredin. bu degeri bilinmemis hazinenin yasarken hakkini verin.

    not: enteresan bir sekilde bu film bana surekli syndicate (oyun) oyununu cagristiriyor, belki girisindeki muzik sebebiyledir.

  • çocuk merkezli aileler tarafından üretilen bir model.

    * doğum yeri, kütük şeysi, vatandaşlık vs. gibi detayları planlanır mümkünse yurtdışında falan doğurulur.
    * sonra yurda dönülür, boyu posu eksik kalmasın diye doktorlarla, diyetisyenlerle, hizmetçilerle, dadılarla büyütülür.
    * namı almış yürümüş kolejlerden birine kreşten sokulur, liseden çıkarılır.
    * namı almış yürümüş özel üniversitelerden en birincisine sokulur. zira diğerleri ona layık değildir. hele devlet üniversitelerinin hiç şansı yok.
    * asla yurtta falan okutulmaz.
    * mecburi hizmet, tayin gerektiren meslekleri tercih etmesine izin verilmez. doğuya falan asla gidemez.
    * koca arama yaşları gelene kadar saraydan ayrılmaz.
    * saray sabittir. kız eşşek kadar oluncaya dek şehir değiştirilmez, mümkünse hiç taşınılmaz. küçük yaşta sık sık okul değiştirmek, genç yaşta arkadaş çevresi değiştirmek vb. şeyler psikolojik minik travmalar yaratabilir diye prensesimiz korunur bu tip olaylardan.
    * çünkü "bizim kızımız biraz şeydir, o öyle şeyleri beceremez, yapamaz"... (evet, prenses yetiştiren bir aileden ben bunu duydum)
    * namı almış yürümüş şirketlerden birine sokulur. modaya uymak, kariyer havasına bürünmek lazım tabii...
    * yurtdışında masterla falan avunmak istiyorsa ona izin verilebilir. çünkü zaten orada yerleşik bi amca, bi teyze, bi kuzen, bi bişii vardır. ama prensesimiz sanki sap sap yaşıyormuş, kimseleri tanımıyormuş, kendi ayaklarının üstünde duruyormuş gibi havalara bürünür. (bkz: çaktırma pampa)
    * yaşadığı steril ortamda, yine prens gibi yetiştirilmiş bir erkekle tanışır ve evlenir. (ya da arkadaş vasıtası, aile çevresi ayaklarına bildiğin modern görücü usulü tanıştırılır, evlendirilir)
    * çocuk da yapar kariyer de... ama arada çocuklarını yetiştirmek için uzun molalar verir.
    * yeni prensler ve prensesler yetiştirir.
    vatana millete hayırlı olsun...

  • ilk tweeti atan aym değil, onun üyesi olan bir kişidir. kurumsal bir kimlik değildir.

    cevap tweeti atan içişleri bakanlığı maalesef tüy dikmiştir. devletin kurumu, sırf süleyman soylu kızıyor diye birini hedef alarak tweet atar mı?

    nerede devlet ciddiyeti? nerede kurumların saygı duyulası güvenilirliği?

    t: içişleri bakanlığı'nın tam bir lise ergeni gibi davranmasıdır.

  • bir aysel tuğluk açıklaması. tuğluk; "kürt siyasetçileri olarak şunu açık ve net söylüyoruz. bir tek gerillanın burnu kanarsa bunun hesabını sorarız. hükümete çağrımız, herhangi bir provokasyona meydan vermeden, tek bir gerillaya zarar gelmeden, bunun tedbirleri alınarak çekilme sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasıdır." demiş.

    başbakan türk askeri için böyle bir çıkış yapamadı, tek askerimize zarar gelirse bunun bedelini ödetiriz diyemedi ya. şimdi susup izlesinler. baraj yapımını durdursunlar, karakolları yıksınlar, gerilla geçerken selam dursunlar. alkışlar hükümetimize.

  • gündem malum. iş yerinde sıkıldığımda herkes gibi benim de imdadıma değişik grupların yayın organları yetişiyor bu ara. tabi ki de bunların arasında açık ara lider yine habervaktim.com.

    diğer gelişmelerde olduğu gibi erdoğan bayraktar'ın istifasını tüm gazeteler nasıl görmüş diye eğlenirken habervaktim'de karşıma bu manşet çıktı:

    chp'de bir istifa depremi daha!*

    antalya'nın merkez ilçelerinden kepez'de chp'nin belediye başkan aday adayı olan zeki başaran, eski ak partili erdal öner'in aday gösterilmesi üzerine partisinden istifa etti.

    sanırım gündemin hızına yetişemeyip delirip inzivaya çekileceğim artık. chp kepez belediye başkan aday adayı da istifa ettiyse ülke gerçekten karışmış olmalı. bakalım taraf'ta bu haberi görücek yürek var mı?

  • bebekler hepimizin kıymetlisi fakat olay fazlasıyla mantıksız ilerlediği için ilk paragraftan sonrasını okumadım. içi dolu bir bezin yayacağı kokuyu düşünmeden, diğer insanlar rahatsız olur mu diye düşünmeden yolcu koltuğunda değiştirmeyi teklif edip red yiyince de gelip buraya yazan kişiye de denecek bir şey yok sanki.

  • etkili not almak için walter pauk tarafından geliştirilmiş bir yöntemdir.

    not almak, her türlü bilgiyi doğrudan kağıda aktarmak, ardından bir daha geri dönmemek üzere rafa kaldırmak değil elbette. bu yüzden, önemli noktaları belli bir ahenk içerisinde tutmak, tekrar dönüp bakıldığında akılda kalıcılığı arttırmak, kavramlar arası köprüler oluşturmak çok önemli. bu konu üzerine düşünülmüş ve halihazırda kimi üniversitelerde uygulanmış güzel yöntemlerden birisi de cornell not tutma yöntemi.

    teknik olarak; ''notlar için ayrılan bir sağ sütun ve anahtar kelimeler, fikirler, konu hakkındaki soruların yazıldığı sol sütun ve bir de özet kısmının kullanımına dayanıyor. bu tekniği kullanmak için özel olarak tasarlanmış bir not defterine ihtiyacınız yok. herhangi bir kağıdı, dar bir sol sütun ve geniş bir sağ sütundan oluşacak şekilde ayıracak dikey bir çizgi ve özet kısmını üst sütunlardan ayıran yatay bir çizgi yardımıyla bu teknik için kolayca hazırlayabilirsiniz.''

    videolu anlatım için tıklayınız ( ingilizce fakat anlaşılır sade bir dille )

    daha derli toplu bir yazı için,

    cornell not tutma tekniği