ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ctrl tuşunu ceterele şeklinde telaffuz eden cahil
-
ceterele tuşunu ceterele şeklinde telaffuz eden cahil diye okudum.
cahilmişim. vay benim ağzıma sıçsınlar.
ama insan içinde olunca kontrol tuşu diyorum o daha kolay ve türkçe.
thy'nin asker sevkiyatında hosteslerin olmaması
-
thy'den konuyla ilgili ilk resmi açıklama geldi: senin ananı bacını o uçağa hostes yapsalar, zoruna gitmez mi?
düşünce gücü ile entry girmek
-
şu anda yaptığım sey
yazarların futbolda beğenmediği kurallar
-
sakatlanan oyuncunun, sağlık ekiplerince dışarı çıkarılmasının ardından, anında oyuna dahil olabilmesi.
2011'den beri futbol izlemiyorum. ancak sanırım hala devam ediyordur. dizinden silahla vurulsa o kadar acı çekemez adam, yerde yuvarlanmalar, taklalar falan. sonra sağlık ekipleri giriyor, mecbur dışarı çıkarıyorlar adamı. bir bakıyorsun bizimki 1 dakika sonra oyunda. oyunu en az 5 dakika soğutmuş. bu harketin de bir cezası olmalı. sağlık ekibi sokturacak kadar sakatsan, bekleyeceksin arkadaş.
olması gereken kural: eğer bir oyuncu sağlık ekibi gerektirecek şekilde sakatlanmışsa, sahadan çıktıktan itibaren 10 / 15 dakika olmadan sahaya giremez. oyuncu değişikliği yapılırsa, bu sürenin beklenmesine gerek yoktur.
tuna kiremitçi ssg'ye karşı
-
program suresi bekledigimizden cok daha kisa tutuldu (ya ali nesin surpriz oldu ya da israil askeri fotograflari beklenenden uzun surdu). o yuzden soylemek istedigim, soylemeyi planladigim bir yigin sey kaldi (google sansuru de dahil olmak uzere).
3 konuk oldugumuzdan da bu kafamdaki sure planiyla ortusmedi. canli yayinda araya girme ve soz kesme mesrebine alismadigimdan da cok az sey soylemis oldum neticede.
allahtan diger iki konuk tuna ve kaan'di da benim eksik kaldigim yerlerde tamamlayici olabildiler. diger konuklar alakasiz insanlar da olabilirdi.
"hukuki moderasyon var, her sey yazilamiyor burada" benim ilk one cikarmak istedigim bir bakis acisi degildi. her site ofisinde bir hukuk burosu istihdam etme luksune sahip olamaz. elestiriye odaklanma sebebim bu oldu. elestiriye acik ve yasal duzenlemeleri duzgun bir toplumda moderasyona da ihtiyac yoktur.
benzer firsatlar cikarsa bunu daha net ifade edebilecegim insallah yarabbi.
rooney'nin oğlunun galatasaray forması giymesi
-
20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı'ndaki şikenin kanıtır.
zorla evlendirilen gelinin 13 kişiyi öldürmesi
-
örnek teşkil etmesi bakımından, son derece olumlu bulduğum bir haberdir.
hayata dair umut veren detaylar
-
geçen yıl aralık ayında bir arkadaşım bana, acil kan aranıyor ilanlarından birini attı. hani hepimizin şu bir yerlerde denk geldiği ve çok da önemsemediği ilanlardan birini. iletişim numarası ve hasta adıyla beraber, çok acil yazısı göze çarpıyor. arıyorum, durumu öğreniyorum. sürekli kana ihtiyaçları varmış. kan bağışı için geleceğimi söylüyorum.
ertesi gün dersten çıkıp gidiyorum. bu arada protokol numarasını, hasta adını tam olarak öğrenmek ve geldiğimi haber vermek için tekrar arıyorum. babası, bilgileri mesaj atıyor. ama şu an hastanede olmadığını söylüyor. isterseniz bekleyin ben gelince yardımcı olayım diyor. gelmesine gerek olmadığını, bir sorun olursa arayacağımı söylüyorum.
daha önce kan bağışında bulundum fakat ilk kez belli bir kişiye bağışçı oluyorum. formu doldurup muayeneye giriyorum. kan bağışına engel bir durumum olmadığını öğrenip çıkıyorum. kapının önünde 30'lu yaşlarda biri bekliyor. alperen'in babasıymış. beklerken alperen'in durumunu daha yakından öğreniyorum. 3 yaşında henüz diyor. sürekli kana ihtiyacı var ama bulmakta zorlanıyoruz. sabahtan beri o kadar insanla görüştüm ama kan vermeye gelen sadece siz oldunuz diyor. ne diyeceğimi şaşırıyorum. o esnada sıra bana geliyor, kan vermek için içeri giriyorum. 15-20 dakikadan sonra kan verme işlemi bitiyor. çıkıyorum, babası hala kapıda bekliyor. öyle teşekkür ediyor ki, ne söylesem eksik kalır.
yurda kadar bırakmayı teklif ediyor, kendim gidebileceğimi söylüyorum. tekrar geçmiş olsun deyip ayrılıyorum hastaneden. ondan sonra tanıdığım tanımadığım kim varsa, sınıftan, fakülteden, arkadaşlarımdan o acil kan aranıyor ilanını gösteriyorum. kan bağışında bulunmaları için konuşuyorum, ikna ediyorum. iki hafta sonunda çabalarım sonuç veriyor ve iki haftada sadece alperen için 10 kişi bağışçı oluyor. birçoğuyla hastaneye ben de gidiyorum. bu arada alperen'in annesiyle ve alperen ile de tanışıyorum. o iki hafta boyunca ne hissettiğimi nasıl tarif edeyim bilmiyorum.
o günden bu zamana kadar sürekli iletişim halindeyiz. dün itibariyle alperen'in tedavisinde sona gelinmiş. alperen iyileşmiş. artık hastaneye sadece kontrol amaçlı gidecekmiş. babası arayıp haber verdi. nasıl sevindim anlatamam.
ardından bir video attı. alperen; yüzünde maskesi, gözlerinin içi gülüyor ve gogeziplamakistiyorum ablamı çok seviyorum, özledim diyor. dün geceden beri o videoyu kaç kere izledim bilmiyorum. ne denilir ki, umarım yolun bundan sonra hep iyilik ve güzelliklerle kesişir alperen.
alperen ile tanışma hikayemiz böyle. biraz uzun oldu ama bir kişinin bile okuyup kan bağışında bulunmasına katkı sağlarsa çok mutlu olurum.
kan bağışı, organ bağışı, kök hücre bağışı bütün bunlar sizin de bir insanın hayatına dokunmanıza vesile olabilir. bir kişiden ne olur demeyin. lütfen bağışçı olun.
bunu da aylar önce kan bağışında bulunduğumda yazmışım.
(bkz: #99311532)
debe editi: her şey insanları sevmekle başlıyor. içimizdeki iyilik böylece kendine yol buluyor. çok iyi tanıdığınız ya da hiç tanımadığınız biri için bir şeyler yapma, onu mutlu etme isteği böylece baş gösteriyor.
sevdiği kişiye hediye vermek ve sevdasını haykırmak isteyen seycik'in ricası üzerine paylaşıyorum.
" seycik'ten muhteşem'e "
ilginç etimolojik bağlantılar
-
şoför sözcüğü fransızca'da ısıtan kişi anlamındaki chauffeur sözcüğünden gelir. çünkü ilk arabalar buharla çalışıyordu ve öncesinde ıstılması gerekiyordu.
eşofman (échauffement) sözcüğünde bu fiil vardır. spordaki ısınmadan dolayı. banyodaki şofben (chauffe-bain) sözcüğünde de bu fiil kökü bulunur.
coder atasözleri
-
"while" a soyluyorum "for" um sen anla
senden harika baba olur diyen kız
-
bana ilk tanışdığımız günlerde bunu söyleyen kişiyle 5 yıl kadar ilişki yaşadım, sonrasında evlendim, evlendikten 3.5 yıl sonra boşandım. kendisinin çeşitli beyanlarından aşağıya parçalar bırakıyorum;
"senin en kötü özelliğin kanaatkarlığın"
"hiç hırsın yok"
"bir şirkete bağlandın mı, oradan devam ediyorsun, isteğin yok vizyonun yok.
"kendini sürekli eziyorsun, aşırı alçak gönüllüsün, kendini göstermiyorsun"
vs.
bugün gündelik hayatın bir çok konusunda ters düşer durumdayız. 6.5 yaşında bir oğlum var. velayeti annesinde.
hakkımda bugün itibariyle söylediği olumlu tek şey şu sayılır: "sen çok iyi bir babasın"
sonuç olarak: "babalık" vasfı, babalık vasfıdır. başka kulvarlarda size yardımcı olmayabilir. haberiniz olsun.
türkiye'de güzel kızların çok az olmasının sebebi
-
türkiye'de yakışıklı erkekler çok az olduğu içindir.
ne sandınız? baba-ana güzel ve yakışıklı olsun ki çocuk da öyle olsun.
canlı köpeği kaynar suya atarak öldürmek
-
şüphesiz eğer ki hayvanların dini olsaydı şeytanı insan şeklinde hayal ederdi.
(bkz: william ralph ınge)
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
-okul uzamış biraz. çok mu gezdiniz? ehe ehe ( gerizekalıca sırıtmaktadır)
+üçüncü sınıftayken annemle babamı kaybettim.
-ee..ıı..omf...başınız sağ olsun...
(görüşmeden sonra)
+ alo anne! aldım lan işi. sen babama da haber var. he.