ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
saniyelik salaklıklar
-
minübüste tam inilecek yere yaklaşırken ve şoföre "müsait bi yerdeee" ya da "inecek vaaar" diye seslenmeye hazırlanırken saate bakmak ve hemen ardından kafayı kaldırıp şoföre doğru "saat beeeş" diye bağırmak.
rodrigo barbosa tabata
-
(bkz: o paraya öküz alırdık öküz)
denizde 2 kilometre açılabilen esrarengiz amcalar
-
şu hayatta en çok istediğim şeylerden birisi bu galiba. yaşlandığımda bu amcalardan biri olmak istiyorum, hatta hayat planımı bile buna endeksli yapıp ilerde yazlık almak istiyorum. emekli olup sabahın 5i-6sı gibi denize girmek, bir numarası olmadığı halde 2 kilometre açılıp, insanların kafasında soru işareti bırakmak istiyorum. bu kadar çok imreniyorum sözlük.
behzat ç. denince akla gelenler
-
"dünyanın ekseni on iki santim yerinden kaydı, sen bana bir santim bile yaklaşmadın."
tabii ki; (bkz: savcı esra)
ekleme: [https://www.youtube.com/watch?v=holvbhpjm1q https://www.youtube.com/watch?v=holvbhpjm1q]
ankara'daki inanılmaz kavşak
-
(bkz: ankara'daki inanilmaz yavşak)
fileleri vatandaşlara ücretsiz dağıtacağız
-
hangi yandaş file işine girdi acaba.
a) cengiz inşaat
b) cengiz inşaat
c) cengiz inşaat
d) cengiz inşaat
e) cengiz inşaat
belgesellerde geçen klasik cümleler
-
(bkz: masai mara'da sabah oluyor)
53 lira hesap kitlenen dh ölücüsü
-
eleman salakmış kızlar da çakal
vahşi savana'da kıran kırana bir mücadeyi minik ceylan kazanmış
pozisyon temiz, devam kararı doğru.
vedat milor'un cv'si
-
insanı şoke eden cinsten bir şey.
ulan gurme olmak için bu kadar okumak gerekiyorsa bizim tarhana çorbası içmeye hakkımız yok amk, bir de adamı beğenmiyorlar.
kocası ayrılık kararı alan hamile kadın
-
arkadaşının zavallı bir anında çektiği videoları ekşi sözlüğe yükleyip normalde olacağından çok daha hızlı bir şekilde viral olmasını sağlamak ve bu durumu keyifle izleyerek elinde mısırla yorumları okumak mı? üstüne isim soyisim yazmak mı?
umarım düşmanlarımın dostları senin gibidir.
gerçekten, böyle arkadaş olmaz olsun.
acıdım dostluğunuza, yazık kadın güvendiği herkesten kazık yemiş.
(benim arkadaşlarım olsa bana videoyu silmemi öğütlerlerdi.)
köln
-
taze gidip geldiğim ve gezdiğim tüm şehirler listesine sıralamaya en altın bir üstünde giriş yapan şehir.
kötü değil ama sıkıcı bir yer. kişisel görüşüm sabah erken bir saatte gidilip akşama kadar gezilip gece kalmadan dönülebilecek bir şehir olduğu yönünde. o sebeple başka bir şehir ile birleştirilebilir.
gezilecek yerler oldukça az. başlayalım;
1- kölner dom
gerçekten gördüğüm en iyi katedraldi. hakkını yemek istemem. ücretsiz gezilebiliyor olması büyük bir avantaj. devasa bir yapı. fotoğrafını çekerken kadraja sığdırma konusunda zorlandığımı itiraf ediyorum.
2- hohenzoller köprüsü
meşhur anahtarlı köprü. bu köprüyü geçip ren nehrinin karşı kıyısından dom'a bakmak müthiş bir keyifti. yalnız köprüde yer kalmamış anahtarlardan, insanlar başka anahtarların üzerine asmış. bilemiyorum bence karma yaratabilir gibi geldi *
3- great saint martin kilisesi
söze hafta içi saat 12'de açıldığını belirterek başlamak isterim. bir dom olmasa da gerçekten görkemli ama sade bir katolik kilisesi. ücretsiz.
4- el-de haus
beni en çok etkileyen yapı buydu. eskiden gestapo merkezi olarak kullanılmış olan bu binanın iki katı müze ve ağırlıklı olarak ikinci dünya savaşına ait fotoğraflardan oluşurken binanın bodrum katı işkence odaları ve tutukluların kaldığı odalardan oluşuyor. bu kat gerçekten vurucuydu. bina içerisinde neredeyse herşeyin almanca anlatılması eksi bir özellik olmakla birlikte bazı tutukluların hikayeleri ingilizce olarak da anlatılmış. insanın yüzüne nazilerin ne kadar boktan insanlar olduğunu ve ikinci dünya savaşının ne kadar acılarla dolu olduğunu bol bol vuruyor. köln'e gidecek olanlara mutlaka tavsiye ettiğim bir durak. bileti gün itibariyle 4.5 euro.
açıkçası fazla bir zaman ayırmadığım için bu şehre gezilecek yerleri bu kadar benim için. birkaç müze de var benim ilgimi çekmediğinden gezmedim. gelen mesajlardan birinde resim severlere şiddetle ludwig museum önerildi. meraklısına duyurulur.
içinde bulunduğum süre boyunca ingilizceden çok türkçe konuştum diyebilirim. bol bol türk var. kurulu düzenimiz var tayfasına da denk geldim izmirli solcu bir babanın çocuğuna da. bu sebeple küçük bir türkiye diyebilirim sanırım.
alman döneri güzelmiş. porsiyonlar büyük, yerken mide fesatı geçirdim. ama oldukça lezzetliydi. ilgili mekan: mangal döner
lokal birası olan kölsch fena değil. pilsener seven bünyem beğendi. ancak marketten aldığım gaffel kölsch çok beğenerek içtiğim bir bira olmadı. tadı düz efes ile carlsberg karışımı biraz da tuborg summertime soslu bir şeydi. ancak denemiş olduğum mühlen kölsch gerçekten leziz bir biraydı.
son olarak köln bonn havalimanı güvenlik görevlilerine en içten teessüflerimi iletiyorum. bir sivil havacılık kuralı olan bir adet 1 litrelik kilitli poşet içerisinde 100 ml ve altındaki sıvıları taşıma kuralını harfiyen ve oldukça katı bir şekilde uyguladıkları için hem oradan satın aldığım ve türkiyede olmayan bazı ürünlerimi çöpe atmak zorunda kaldım hem de az daha uçağı kaçırıyordum. kesinlikle tolerans göstermedikleri gibi hızlı bir şekilde de işlem yapmıyorlar. sayelerinde havalimanı içerisinde maratonda koşar gibi koşmama rağmen uçağın kapısından giren son kişi oldum. gidecek olanlara bu konuya dikkat etmelerini öneririm. ek olarak tax free ofisi sabah 6da açılmakla birlikte gümrük memurları oldukça suratsız ve atarlı.
özetle gittik gördük bi havalandık geldik.
rain man
-
trende gidiyolar:
raymond: hmmm 365 koyun var
-nası saydın?
raymond: ayaklarını saydım dörde böldüm