ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
annenin söylediği unutulmayan sözler
-
uzun seneler boyunca sigarayı bırakmam konusundaki ısrarlarının* ardından nihayet bunu başardığımda geçen şu diyalog:
+ anne nihayet bıraktım ben..
- neyi, o adını bile anmak istemediğim pis şeyi mi
+evet
- allahımmmmmm (çeşitli dualar ve sevinç gösterileri takip eder) dile benden ne dilersen kızım
+heheh saol anneciğim ama biraz sinir yaptı bende
- olsun kızım. beni döv. gel beni döv yavrum.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...
bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçiricem.
öğrenci 1: babam felç geçirdi
öğrenci 2: iflas ettik
ö.3: sevgilim terk etti
ö.4: babaannem sakatlandı
ö.5: evimiz yıkıldı
ö.6: tüp patladı
ö.7: sel oldu
ö.8: bıçaklandım
türevi felaket senaryoları...
hoca: sen niye gelmedin?
bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
asistan: yok. takılıyorum öyle
hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
metrobüsün usb'sine telefonu şarja taktım %2'ydi 10 dk geçti 1'e düştü.. metrobüsü şarj ettik amk
trabzon
-
türkiyenin bir şehri. tüm şehirlerimiz kadar aptal, cahil adam barındırır. sidik yarışına gerek yok. 81 ilin 81 tanesi de aynı cinsten insan barındırıyor bu memlekette.
john stockton
-
utah jazz tarafından 1984 yılında 16. sıradan draft edilmiş,
nba tarihinin en çok asist yapan oyuncusu (14503) olmuş,
nba tarihinin en çok top çalan oyuncusu (2976) olmuş,
2 kez en iyi 5'e 5 kez en iyi defansif 5'e seçilmiş,
10 kez all-star olmuş,
en çok maça çıkan 3. kişi (bkz: robert parish) (bkz: kareem abdul-jabbar) olmuş,
tek takımla en çok maça çıkmış,
en çok asist kralı olmuş (9 kez),
tek bir sezonda en çok asist yapmış (1164),
bir sezon boyunca en yüksek asist ortalaması yapmış (14.5)
bir sezonda 1000'den fazla asist yapmış 3 oyuncudan biri olan (bkz: kevin porter) (bkz: isiah thomas),
2 sayılık atışlarda, guardlar arasında en iyi ortalamaya sahip 4. oyuncu (%51.7) (bkz: lewis lloyd), (bkz: maurice cheeks), (bkz: magic johnson) olan,
oynadığı 17 sezonun tümünde playoff oynamış,
playoff'larda bir maçta en çok asisti yapmş (24)
ve nba'in gelmiş geçmiş en değerli 50 oyuncusundan biri seçilmiş, kendi halinde adam.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
7 yaşındaki kızımla alerji testi için hastanede sıranın bize gelmesi beklenmektedir:
- ne o kızım? mırıl mırıl ne konuşuyorsun?
- dua ediyorum baba?
- ne duası?
- alerji duası.
- nasılmış o dua?
- allaam n'olur brokoliye alerjim olsun, çikolotaya olmasın.
şener şen
-
kardeşim ve ben çocukluğumuzdan beri şener şen hayranıydık, kardeşimin arkadaşından aldığı vcd player ile bir gün 5 defa şalvar davasını izlediğimizi hatırlarım, çiçek abbas ve davaro, üst üste o vcd playerda izlediğimiz filmlerdendir.
şener şen'in bizim evimizdeki yeri farklıydı, tam muhabbetin ortasında kardeşim can salonun ortasında şener şen'in davaroda karısının düğününde oynama sahnesini veya kibar feyzo'nun sonundaki takla atarak ölme sahnesini taklit ederdi, hiç olmadı mekan elverişsizse filmlerindeki diyalogları kurup kahkahalar atarak kendimizden geçerdik. evet kendimizden geçerdik, biz bu adamla oturup kalkıyorduk. uzunca bir süre gerçekten böyle geçti.
bir gün kardeşim çok hastalandı, hastaneye yattı, hastaneden çıktı, sonra yine yatmak zorunda kaldı ki, artık çıkıp çıkamayacağından emin olamıyorduk, doktorlar çıkamayacağını biliyordu da, biz ailesi yakıştıramıyorduk, konduramıyorduk, yaşayanlar bilir.
kardeşim artık yatağından kalkamıyordu, bu çocuğu var olan durum içinde nasıl mutlu ederiz diye düşünürken 'şener şen sevgisi' bize ışık oldu.
şener şen'e ulaştık, o'na durumu izah ettik. 21 yaşında bir delikanlının ölümle buluşmasına az kala onu mutlu etmek için ziyaretine gelebilir misiniz? dedik.
kabul etti. ricası 'basına haber vermeyin.' oldu.
nedir ne değildir bilmiyorum, bunu anlatacak, tarif edecek bir cümle bulamıyorum, kardeşimin şener şen'in geleceğinden haberi olmamasına karşın (görüşme iptal olur da üzülür diye söylememiştik) o sabah, 'anne bana sakal traşı yap, top sakal istiyorum, üstümü de değiştir' demesi, sanki bu buluşma kalbine doğmuş gibi hazırlık yapması çok enteresan.
şener şen geldi ve kardeşim mutluluktan ağladı, hemen o an defalarca fotoğraflandı, sohpet ettiler kardeşim en sevdiği filmlerden bahsetti.
bu buluşmadan 2 yada 3 hafta sonra kardeşim hayatını kaybetti. tarih 15.04.2005 i gösteriyordu,doğum gününü kutladığımız 11 nisandan 4 gün sonra..
şener şen ölüm döşeğindeki gencecik bir insanı mutluluktan ağlatmış insandir.
cem yılmaz'dan şaka gibi bağış
-
türkiye'de haberciliğin geldiği son noktayı bizlere gösteren on numara haber başlığı.
ilgili link burada.
--- spoiler ---
cem yilmaz da kitap gönderdi
ayşen ekerbiçer, başlatmış olduğu kampanyada emeklerinin boşa gitmediğini belirterek, kampanyaya iş adamları, sanatçılar ve toplumun her kesiminden destek geldiğini söyledi.
ekerbiçer, ünlü komedyen cem yılmaz’ın da bir koli kitap göndererek kampanyaya katıldığını ifade etti. kendilerine çok sayıda kitap geldiğini anlatan ekerbiçer, bazı ansiklopedileri ihtiyacı olan köy okullarına göndereceğini de aktardı.
--- spoiler ---
bu adam niye eleştiriliyor şimdi? bir koli kitap göndermiş, bir anadolu lisesine. peki göndermeseydi ne olacaktı? hiç. evet hiç. böyle saçma sapan haberlere konu olmayacaktı. tabi güzel ülkemde herkes bağışını yaptı ya, bu adamın gönderdiği bir koli kitap, battı gözümüze. mesela recep tayyip erdoğan da arayıp yaverini, ''bitlis'e 20-25 gibi gitmesi lazım'' demiş. yaa.
çok parası olan adam az miktarda bağış yaptı diye haber yapmak yalnızca muz cumhuriyeti'nde görülebilecek olaylardandır.
3-4-5 üçgeni görünce gelen rahatlama hissi
-
sıçarmışcasına yaşanan bir rahatlama hissidir.
osmanbey metro asansöründe dayak yiyen genç
-
bazen sözlükte yazılanları şaşkınlıkla okuyorum.
bu kadar basit bir sebep ile birini dövmenin neresini savunuyorsunuz lan. cocugun belki maskesi yırtıldı yoktu. belki de kaybetti o an maskesini. hepsini geçtim takmamış olabilir maskesini. hemen direkt dövmekmi lazım, maske takmadı diye öldürseler onu savunacaksınız.
burada eleştirecegim tek şey yürüyen merdiven var iken asansörle cıkmalarıdır. ben sirkeci marmaray istasyonunda bile asansör kullanmıyorum adamlar osmanbey durağında asansör kullanıyor. o zaman biri de cıkıp desin ki ulan ibneler ayagınız yok mu, hamile değilsiniz, engelli değilsiniz ne işiniz var asansörde şeklinde bağırıp hepsini dövseydi. ne değişik insanlarsınız.
hamas'ın yaptığını türkiye'de yapmak zorundayız
-
(bkz: islam çok güzel gelsene)
bakin degerli insanlar, gercek muslumanlar budur.
bunlarin eline guc gectiginde, inanmayanlarin emdigi sutu burnundan getirirler.