hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: sakinlik)

    sadece sevgili değil yakın olduğum normal erkek arkadaşlarımın bile bu yapıda olan kişilerden oluştuğunu farkettim. bir ortamda küs/kavgalı olduğunuzu belli eden, laf sokan, durduk yere internette ona buna çatan, tabir-i caizse b.kuyla kavga eden, sinirlerine hakim olamayan, ortamda dikkat çekmek için abartılı hareketler yapan erkeklerden ömrümün sonuna kadar hoşlanmayacağımın farkındayım.

  • sokağa inmeye gerek olmamasından dolayıdır.

    birbirlerini kırıyorlar zaten şu anda. bizi gözlemci atadılar.

  • ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.

    psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
    iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.

    öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
    uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
    kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
    yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
    hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...

    cihan açarmana geri dönersek.
    hırslı ama vasat.

    kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.

    mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...

  • modeller sadece önümüzdeki üç günü doğru tahmin eder gerisi tırıvırı yaklaşımı çok yanlış. modeller mevsimlik bile hazırlanır, sadece süre uzadıkça tutarlılık oranı azalır. standart bir modelin 24 saat sonrası için tutarlılığı %90 civarındadır. yani bir sonraki gün öngördüğü şey %90 ihtimalle gerçekleşir. bu ilk üç gün için %80, ilk 7 gün için %60, ilk 10 gün için %40-50 civarlarındadır.

    gelelim şu beklenen dalgaya. normalde modellerde bir soğuk hava dalgası görüldüğünde, (mesela 15-16 ocak 2021 sistemi) bu dalga kar severler tarafından taa 10-15 gün öncesinden takibe alınır, ancak gündem olması ve sıradan vatandaşın da kulağına gitmesi anca son 3-4 gün kala olurdu. ancak bu sefer 12-13 gün öncesinden konuşulmaya gündem olmaya başladı. peki neden?

    çünkü çok güçlü. soğuk çekirdek o kadar güçlü ki, vuracağı yerde hayatı donduracak kapasiteye sahip. yani şöyle örnek vereyim o soğuk çekirdek kısmı istanbul'a girse ve tepesine otursa, yer seviyesi sıcaklıkları - 10 civarına inebilir. iç anadolu - 25 leri görebilir. ancak şükür ki çekirdek tepemize inmiyor. bugün itibariyle son çıktılara baktığımızda soğuk sistemin anca yarısı falan bize giriş yapıyor. ha o bile yine sıcaklıkları çoğu yerde kar seviyesine çekmeye yetecek. cuma gecesinden ptesi hatta salı gününe kadar da kar değerlerinde kalacak gibi gözüküyor. yağış durumu vade uzadıkça daha da tutarsızlaştığından yağış konuşmak için iki üç güne daha ihtiyaç var.

    ben şahsen beklendiği gibi zemheri soğuk ve türkiye nin tamamında metrelik kar olacağını düşünmüyorum. soğuk çekirdek balkanların anasını ağlatacak, bizim ülkemize de o soğuğun kırıntıları girecek gibi duruyor. ama gerçekten ocak ayının sonundan bu yana bir görünüp bir kaybolan, kar severlerin yüreğini hoplatan bu sistem için artık geri sayım yavaştan başlayacak. hadi bakalım.

  • üniversitede bir kız arkadaş vardı, o da "ben kurban eti yiyemiyorum, kokuyor" dediğinde bu örgütten olduğunu düşünmüştüm. kurban bayramından 6 7 ay sonra bu dediği aklıma geldi, okula dönerken evde kalan etlerden yarım kilo aldım. kızı yemeğe davet ettim, markete gittik yarım kilo et aldık. ben eve geçip etleri değiştirdim, akşam yemeğe geldiğinde eti yiyemedi. çok ciddiyim eti yiyemedi, kokuyor dedi.

    nasıl oluyor bilmiyorum ama anlıyorlar amk, terör örgütüne girince eğitim mi veriliyor noluyor bilmiyorum ama anlıyorlar.

  • bazen bir dilencinin isyanı ile tetiklenen farkına varma anlarıdır.

    üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamadığım, her hatırladığımda içimi burkan yaşlı amcanın isyanı da bunlardan biridir. ankara'da, şu anda neresinde olduğunu hatırlamadığım bir bölgede sıra sıra dizilmiş, gelenlerden para dilenen, ve bu işi mecburiyetten değil de meslek olarak yaptığı çok belli olan, kucağında bebekli kadınların arasında, kaldırıma çökmüş, umutsuzca insanların yüzüne bakan, kucaktaki bebek faktöründen dolayı bütün sadakaları kadınlar aldığı için eli boş, havada kala kalan amca sonunda dayanamayıp, yorgun sesiyle "ben de insanım, bana da verin" diye isyan etmişti. kadınlar yüzsüzce kikirdeyerek adamdan biraz uzaklaşıp ona da dilenme alanı açmışlardı, ama insanlar daha amcanın yakınına bile gelemeden önlerine atlayıp rahatsız edici bir şekilde dilendikleri için insanlar yardım edecekleri varsa bile vazgeçiyordu veya sadakalarını bu kadınlara verip hızla uzaklaşıyordu. zaten hayatta kalabilmek için dilenmek zorunda kalacak kadar düşmüş bu adamın, yetmiyormuş gibi bir de profesyonel dilencilerle baş etmek zorunda kalması adaletsizliğin vücut bulmuş haliydi gözümde.

  • böyle bir şey yok, çünkü silgiler biteceklerini anladıkları zaman sahipleri üzülmesin diye sessizce ortadan kaybolup tek başlarına ıssız bir yerde biterler.

  • yazar kadrosu kusursuz olan diziydi. bir daha onun gibi komik bir dizi çekilemedi.yoldan geçen adamın mizahıydı. candı. ahanda örnek:

    bir bölümünde memnun hamile kalmıştır. hamile memnun yolda yürümekteyken yol kenarında üç beş adamın bozuk bir arabayı ittirmekte olduğunu görürüz.

    adam: birader sen de şuna bi el atıversene.
    memnun: valla kusura bakmayın hamileyim ben.
    adam: yuuh bi şey istedik herif 14 dalda oskara aday yalan uydurdu...
    başka bi adam: ulan insanlık eskiden ölmüştü şimdi hamile kalmış...

    edit: imla