hesabın var mı? giriş yap

  • yakın zamanda geberip gidecekler, hala ülkenin geleceği ile ilgili çıkıp konuşuyorlar ya.
    şurada 3-5 senen kalmış , belki de daha az. ülkenin gelecek 50-100 yılı ile ilgili kararları sen alamazsın ya. almamalısın.
    bak oğuzhan vardı bitane, o da çıkıp biseyler yapacaktı.
    küt gitti.
    sen de gidecen.
    az rahat bırakın ya, az gidin torun sevin ya.
    nedir bu dinazorlardan çektiğimiz ben anlamadım artık.

  • olay üniversitede geçiyor:
    "hoşlandığım kızın arkasına oturuyorum önce o imza atıyor sonra ben imza atıyorum, arada sessizce evet diyorum, her ders bir prova."

  • bir zamanlar en iyi tribüne sahip olan takım.

    dünya futbolunun en tutkulu taraftarlarından biri olarak bilinen psg'nin ultraları, evlerinde ve deplasmanda her maçta takımlarını ellerinden geldiğince yüksek sesle desteklemiştir. ancak paris saint-germain'in ultraslarının tarihi, marşlardan ve meşalelerden ibaret değildir. taraftar kulübün sahipleri, oyuncuların kendileri ve en önemlisi birbirleriyle sürekli olarak anlaşmazlık içindedirler.

    psg'nin ultras'larının oluşumu, kulübün 1974'te parc des princes'e taşınmasıyla başlar. ne yazık ki, parc des princes, kulübün emekleme yıllarında bugün bilinen korkutucu atmosferden çok uzaktı. maçı izlemeye gelenlerin çoğu, dışarıda eğlenceli bir gün geçirmek ya da diğer takımlardan uzaklaşan sıradan taraftar olan parislilerdi.

    kulüp stadyuma daha çok taraftar toplamak için 1976'da bilet fiyatlarını epey ucuzlattı. amaç, liverpool'un anfield'daki kop'u gibi taraftar toplamaktı. taraftarlar bilet fiyatlarının düşmesinden memnundu ve altı ay içinde binlerce taraftar daha psg'yi desteklemek için stata geldi. kulüp daha sonra ultras taraftarlarını boulogne bölümüne taşıdı ve ultraslar boulogne'un kop'u olarak tanınmaya başlandı.

    1985'te kulübün ilk resmi ultra grubu kuruldu. meşaleleri, bayrakları ve pankartlarıyla tanınan boulogne boys, fransa'nın en eski ultras'larından biri olarak kabul edilir. psg'nin arkasında olumlu bir itici güç olarak başlayan grup, kısa sürede farklı siyasi görüşlere sahip şiddet içeren bir grup haline geldi.

    boulogne boys'un davranışları nedeniyle, parc des princes'teki seyirci sayısı 1990'lı yıllarda düşmeye başladı. kulüp devreye girdi ve sadece takımlarına destek olmak isteyen ultras taraftarlarını, tribünlerdeki virage auteuil'e geçmesine izin verdi. genellikle sıradan taraftarları ve konuk takımlardan taraftarları ağırlayan stadyumun karşı tarafına. bu ayrım yeni sorunların başlangıcıydı.

    psg stadyumda barış sağlamaya çalışırken işler planlandığı gibi gitmedi. boulogne tribünündeki taraftarlar ırkçı eğilimi olan beyazlardan oluşuyordu ve tribündeki ayrım, her ayrım gibi, her yerde her zaman olacağı gibi işlerin karmaşıklaşmasına doğru evrildi. kulüp, iki taraftar grubu arasındaki tansiyonu düşüremedi ve sorun çıkaran taraftarları görmemezlikten gelmeyi tercih etti.

    2003 yılının mayıs ayında, auteuil bölümünde yer alan tigris mystic adlı bir taraftar grubu, onuncu yıldönümünü 'gelecek bize ait' yazan bir pankartla kutlamayı seçti. bu pankart, boulogne tribünündeki taraftarlarca iyi karşılanmadı. bundan sonra iki grup arasındaki maçtan önce ve sonra parc des princes dışındaki şiddetli kavgalar çıkmaya başladı.

    tabii ki, sürtüşme kısmen her iki tarafın da kendilerini 'daha iyi' taraftar olarak görmesinden kaynaklanıyor olsa da, gerçekçi olmak gerekirse, bu sorun çok farklıydı. durumun gerçekliği, kulüp tarafından bir kenara itilen ırksal gerilimlerin başlamasıydı. bu çatışmalar yıllarca sürdü ve kulüp birkaç kez buna son vermeye çalıştıysa da hiçbir zaman tam olarak başarılı olamadılar. kan aktı ve fransız hükümeti psg kulübüyle işbirliği yaparak her iki taraftar grubunu da dağıttı. bir devrin sonu geliyordu.

    2010 yılında, sadece bir yıldan az bir süredir paris saint-germain'in kulüp başkanı olan robin leproux, parc des princes'teki tüm grupları yasaklama kararı aldı. tous psg ( all psg ) veya daha sonra le plan leproux olarak anılacak olan bu plan, sezonun son maçında yüzlerce meşale ile protesto edildi. 'bu son' yazan büyük bir pankart açıldı statta. görselşiddet ve holiganlıkla tanınan 1.200'den fazla taraftarın stada girişi yasaklandı.

    bir yıl sonra kulüp, qatar sports ınvestments (qsı) tarafından satın alınarak psg'yi dünyanın en zengin kulüplerinden biri haline getirdi ve ilk başta bu yeni sahipler muhtemelen işleri farklı şekilde ele almaya çalışan ultralar için iyi bir işaret gibi görünüyordu. ancak psg'nin yeni başkanı nasser al-khelaifi için durum böyle değildi. bunun yerine, sert bir şekilde stada girmesi yasaklanan taraftar sayısını 13.000'e çıkardı. bilet fiyatlarının %70'in üzerinde artmasıyla, tribünler paraları yettiği için stadyumda olan sıradan futbol taraftarları olan sosyetik parislilerle doldu. stadyum hala doluyken bile bir zamanlar fransa'daki ve avrupa'nın geri kalanındaki rakiplerin korktuğu atmosfer ciddi şekilde yok olmuştu.

    erkek futbol takımlarını desteklemesi yasaklanan ultralar, paris saint-germain féminine futbol takımını (kadın futbol takımını) ve psg genç takımlarını desteklemeye başladılar. kadın takımına desteğin artması ilk başta basit gibi görünebilir. ancak kadın futbolunun taraftarlar için daha erişilebilir olması, kadın oyuncuların taraftarların parc des princes'e dönüşünü alenen desteklemesi ve takımın avrupa futbolunda rekabetçi bir güç olması ile taraftarlar ile kadın takımı arasında bağ kuruldu. ultras onları dünyanın en çok desteklenen kadın takımlarından biri haline getirdi.

    kadın takımına ve genç takıma devam eden taraftar desteği, takım sahiplerinin her iki takım için de büyük bir yatırım yapmasını sağladı ve bu elbette kadın takımı ve akademi için harikaydı. aynı zamanda kulüp ve ultralar arasındaki ilişkiyi onarmanın başlangıcıydı.

    2016 yılına gelindiğinde taraftarlar kulüple pazarlık etmeye başlar ve güçlerini birleştirir. collectif ultras paris'i ( cup ) kurulur ve psg ile yapılan görüşmelerin ardından, altı yıl sonra ilk kez 150 ultranın stadyuma geri dönmesine izin verilir.

    kulüp avrupa’da başarılı olmanın yumuşak yüzlü taraftarlarla beraber olmayacağını biliyor artık. geçmişten gelen holigan gibi taraftarların takımlar arkasında itici güç olduğu gerçeğinin farkında ve bu yüzden yasak olmasına rağmen avrupa'nın göbeğinde şampiyonlar ligi maçında meşaleler yandı bu sezonun ilk maçında.

    görsel

    paris saint-germain, umutsuzca arzuladıkları zorlu şampiyonlar ligi şampiyonluğunu kazanamasa da, daha önce hiç olmadığı kadar yaklaşmışlardı 2 sene önce. ultralar denklemden çıkarılırsa, paris saint-germain'in o şampiyonluğu kazanmak için ihtiyaç duydukları itici güce sahip olamayacağı da bir gerçektir.

    yıllar önce rakip barcelona otobüsünü karşılayan real madrid ultraları artık yerini turistlere bıraktı. bakalım psg ultraları ne kadar dayanacak.

  • iskender bilgisi olmayanlar tarafından yapılan hesaplama. iskenderde pilav ne arar la?

    edit: bu entry iskenderde pilav olduğunu iddia edip entrysini silerek başlığı bir başkasının başına bırakan bir yazara ithafen yazılmış idi. hükümsüz kaldı lakin kalsın.

  • 18 yılda 88 defa müfredatı değiştirmenin yetmediği cumhurbaşkanı açıklaması. komple imam hatip yapalım okulları da kurtulalım en iyisi.

    edit: kendisiyle çelişen bir cumhurbaşkanı nasıl olur bakalım:

    -"yaşadığımız her hadise geçmişi anlamadan geleceği kavramanın mümkün olmadığını bize tekrar tekrar hatırlatıyor."
    devlet kademelerinde tarikat yapılanmasına halen ses çıkarılmıyor

    -"siyasi bağımsızlığın da ekonomik bağımsızlığın da temelinde fikri bağımsızlık yatar. "
    medya, muhalefet ve sivil toplum örgütleri susturulmuş bir ülkede hangi fikri bağımsızlık?

    -"ülke olarak kendimizi kontrolsüz bir batılılaşma fırtınasının içinde bulduk."
    kontrolsüz şekilde araplaşıyoruz

    -"inşallah türkiye fikir tartışma zenginliğini kendisi ve dostları için hayırlı bir inkişafla neticelendirecektir. "
    yine sizin dediğiniz olacak, başka fikre tahammülünüz yok çünkü.

    -"eğitim-öğretim görüyorlar ama çoğu alanda kendini geliştirmiş insan kapasitesine sahip değiliz. "
    açılan apartman üniversiteler sayesinde oluyor tüm bunlar

    -"en haklı konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. bize lazım olan ilhamını gelenekten alan yenilikçiliktir. "
    üslup yüzünden olabilir mi?

    -"ne milletimizin, inancımızın birikimine sırtımızı döneceğiz ne de modern insanlığın sunduğu imkanlara."
    biz sadece inanç endeksli bir iktidar görüyoruz yıllardır.

    -"yapmamız gereken kendi medeniyet birikimimize uygun nesiller yetiştirmektir. "
    bizim medeniyetimiz arap medeniyeti midir?

    -"topyekün bir eğitim öğretim reformu yapmamız gerekiyor. "
    kalite olmadıktan sonra 50 yıl zorunlu eğitime geçsen de bir şey değişmez.

    şu cümleleri sanki muhalefet partisi lideri söylemiş, adam hiç sorumluluk almıyor hayret yahu!!

  • aramak.

    yani bir nevi sevgililik müessesesini tamamıyla yanlış anlamışlıktır sebep.

    yalnız doğdun arkadaşım. annen vardı yanında, baban, belki ağabeyin ya da kardeşin, ablan... bu hayatta ilk ailen ve sen olarak var oldun. daha sonra arkadaşların oldu. kimisini sevdin, kimisiyle itişip kakıştın, takıştın falan. tüm bunlar hep doğal süreç olarak gerçekleşti. hiçbirini sırf olsun diye yapmadın.
    sonra bir gün o arkadaş demeye dilinin, olmaya ise gönlünün varmadığı insanı gördün; hormonlar altüst oldu. sevdin bu işi. sadece sevdin yani. bir şey arayıp bir şey kurcalamadan. dokunmak istedin. nedenini kendin bile anlamadın. sevgililik kavramını böyle tanıdın işte. "lan olsa ya şimdi burada keşke!" diyerek.

    sular aktı köprünün altından, büyüdün falan filan. hayata atıldın. okullar okudun. bir takım bambaşka değerler keşfettin hayata dair. bu esnada ne olduysa oldu, sen sevgililik meselesini sağda solda aranarak bulunan, lan şuraya gidelim belki orada vardır diye kovalanan bir şey sanmaya başladın. olmaması eksiklik, bulunamaması anormal görünmeye başladı. ne boyadı senin gözünü be canım kardeşim? sen neden böyle oldun?

    halbuki senin bir hayatın var ve durmaksızın onu yaşamaya devam etsen, sosyal ortamında, iş ortamında, orada, burada, bir yerde işte, biri çıkacak karşına illa; arkadaş demeye dilinin, olmaya ise gönlünün varmadığı biri. ama aramakla olmaz bu. aramak, ancak aklının yapabileceği bir şey çünkü, oysa senin ihtiyacın olan şey sadece yüreğinin yapabileceği bir iş ile bulunacak.

    bol şans.

    edit: bu entry yazılalı beri geçen uzun yıllar içinde çok mesaj geldi, "kesin mi, bu işe yarıyor mu, bak salacağım bu iş böyle oluyorsa..." minvalinde. tabii lan manyak mısın diye ahkam kestim.

    arkadaşlar kandırıldık. arayın sevgili. entry sahibi 37 yaşında, single. eyyorlamam bu kadar.