hesabın var mı? giriş yap

  • benim yaptığım ve sonuna kadar yapmayı sürdüreceğim davranış. öğrenci halimle, yemek paramdan kısıp da alıyorum ben onları. sinemaya gitmem, konsere gitmem, konser zaten hak getire sadece bir kitap zevkim var onun için bile bir çok şeyi kısıtlamam lazım sonra elimde gördü diye verecekmişim yok öyle. starbucks'a iki kez gitmesen zaten alırsın o kitabı ben öyle yapıyorum, mesela arkadaşlar cafeye çağırdı buluşalım dedi kabul etmiyorum diyorum gitsem bu kadar harcardım, hemen giriyorum d&r'ın internet sitesine alıyorum kitapları. onlarca kitap aldım bu yöntemle. hepsine de gözüm gibi bakıyorum. okurken bile kat izi olmasın diye kitabı açmıyorum resmen azıcık aralayıp okuyorum.

  • - seni anneme anlattım
    - buyrun ?
    - seni de anlattım
    - ha ?
    - seni de seni de onu da anlattım
    - hayırdır hanım kızım
    - hepinizi anlattım anneme hepinizi nıhhaha
    - deli galiba ?
    - seni de anlatıcam kaçma gel buraya

  • başlık: oruç tutmak ne kadar kolaymış beyleeeeeeeeer

    entry:dün hayatımda ilk defa oruç tutmaya karar verdim .neyse gece kalktım sahura yedim bişiler. geçtim yatağa yattım tam uyuycam bi baktım ezan okundu. kalktım açtım orucumu daha acıkmamıştım bile ne kadar kolaymış amk oruç tutmak

  • ya direkt ev beleş + 2500 lira vereceğiz deselermiş. 10binler, 5binler, 7500ler kafam karıştı.

  • - kac ki$i basvuruyorsunuz?
    - ben ve alti cocugum
    - kocanizin yanina mi?
    - evet, beyim orda i$ci
    - statusu nedir $u anda
    - kebapci
    - hayir, yasal statusu ne - vatandasligi mi var, multeci mi, ne?
    - kacak
    - ne zaman gitti oraya?
    - onalti sene oldu
    - ne zaman gordunuz kendisini en son?
    - gittiginden beri hic gormedim
    - haberlestiniz mi peki hic?
    - hayir
    - orada oldugunu nereden biliyorsunuz o zaman?
    - benim butun kardeslerim de orada, onlar soyledi
    - bu cocuklarin hepsi de 16 yasindan kucuk. babalari kim?
    - ne demek kim - kocam tabii
    - nasil oluyor peki han'fendi; kocanizi gormemissiniz 16 senedir?
    - ee?
    - bu cocuklar nasil oldu?
    - ayip oluyor ama
    - e bi anlatin o zaman da olmasin
    - kocamin cocuklari, ne demek kimin, kocamin elbet
    - 16 yildir gorusmediginiz bir adamdan nasil 6 tane 16 yasin altinda cocugunuz var?
    - orda kocamin avkatindan mektup var
    - alakasi ne bunun simdi?
    - bilmiyorum
    - anladim...

  • bence en iğrençleri salçalı (''salça kaynatıyorum, salçalandım, taze salça aldık'' vb) ve kan ağlamalı (''anavatan kan ağlıyor, kıbrıs kan ağlıyor, her yer kan ağlıyor'' vb) olanlardır.
    kusucam bi gün birisinin suratına. böyle iğrenç tabirler olur mu allah aşkına...

    vampirli bir fıkra vardı, biz lisedeyken çok anlatılırdı. hatırladığım kadarıyla şöyleydi;
    vampirlerin takıldığı bir bar var. her giren vampir, barmene diyor ''barmen bana koca bir bardak kan'' barmen veriyor. herkesin keyfi yerinde.
    sonra vampirin birisi, ''barmen bana bir bardak sıcak su'' diyor. herkes şaşırıyor. vampir dediğin kan içer sonuçta. ''hayırdır?'' diyorlar. bizim vampir cebinden kullanılmış bir ped çıkarıyor ve ''ben sallama içeceğim'' diyor.
    böyle tabirleri ne zaman duysam, aklıma bu iğrenç ötesi fıkra gelir.

    ya bence insanlar regl olduklarını söylemek zorunda değiller. gerçekten yani. kimse bilmek zorunda değil. saklanması gerekiyor demiyorum. ama bilinmesi de gerekmiyor. mutlaka söyleyeceksen ve regl oldum diyemiyorsan, ''hasta oldum'' falan de bari en azından. insanı vatandan, salçadan soğutmayın gözünüzü seveyim ya. içim kalktı yine.

  • genellikle hatta sıklıkla show tv ana haber bülteninin haber klişelerinden biridir. bakın dikkat edin "ana" haber diyorum. öyle mühim bi haberdirki bu ana haber bültenine kadar gelmiştir. kimdir bu konuk ? çoğunluka pandadır, devedir, devekuşudur, ittir, kopuktur, eşşeğin sikidir. nasıl tanıtılır ?

    "kayseri ahcanımbenim hayvanat bahçesinin yeni bir konuğu var bu günlerde. iki gün önce hayvanat bahçesine getirilen devekuşu rıza ziyaretçi akınına uğradı" (sıradaki haber: dişiyle uçağı nasıl taşıdı)

    şimdi olabilir devekuşu rıza güzel şekil bir hayvanımızdır. kayseri hayvanat bahçesi yetkilileri sizi arayıp "hafız bize süpper bi hayvan geldi tam ana haberlik" demiş olabilir. sizin bahanenizde "halk bu tür haberleri seviyor" olabilir. ama bu kadarı da olmasın be. yurtta cihanda ne olmuş diye beklerken devekuşu rıza'nın uğradığı ziyaretçi akımı beynimi uyuşturuyor benim.

    ya da ben niye show haber izliyorum ki amın düdüğü müsün be adam !

  • sanırsın bali çekiyor, tiner kokluyor, bonzai içiyor. herif zaten bu işin zirvesinde abicim. mümkünse o bize ulaşsın. arabamın muayenesi geldi, cepte para yok. az biraz yardımcı olsun. boşuna mı yürüdük o yollarda, boşuna mı ıslandık yağan yağmurda...

  • jim jarmusch'un bu vampir denemesi, filmekimi'nin ilk gong sesi olmuştur benim için.

    -- hafif spoiler etkisi--

    filmin bir sahnesinde, detroit'in ıssız sokaklarında gece arabayla dolaşmaya çıkan adam ve eve, gökyüzüne bakarak, dünya'dan 50 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegenden bahsederler. gezegen; devasa büyüklüktedir, elmastan yapılmadır ve gong şeklinde ses vermektedir. işte bu da, aynı o gezegen hikayesi gibi bir film. alakalı alakasız, anlamlı anlamsız, hem uzak, hem yakın, hem devasa, hem değil... (kulağa çok karışık geldiğini biliyorum, ama ben ademle havva'nın yalancısıyım).

    gelgelelim filme... baştan sona tezatlıkların varlığını iyi dengelemiş jarmusch usta; siyah bir adem ile beyaz bir havva. yeryüzünün iki ayrı ucuna dağılmışlar. bir uç; daha sıcak ve mistik olan tanca'da, diğeri soğuk ve karanlık olan detroit'te. beyaz havva dış dünya ile iletişim halinde, siyah adem ise tüm iletişimini neredeyse koparmış ve tüm inancını kaybetmiş durumda. ama aşkları her şeye rağmen; tüm zıtlıklarına, tüm farklılıklarına, bütün yaşadıklarına rağmen hala devam ediyor. ve bu iki aşık vampir, yüzyıllık yaşamlarını zaman zaman döküp saçıyorlar bize de, ve bazı tanıdık isimler geçiyor cümlelerinden; tesla, schubert, einstein, darwin, shakespeare... nihayet, yüzyıllık deneyimleri neticesinde; üzerinde yaşadıkları dünyayı ve kaynaklarını durmadan tükettikleri için, insanları eleştirirlerken buluyoruz onları, kaçınılmaz olarak. "zombi"ler dedikleri, biz yaşayan ölüleri, yargılarlarken; havva'nın kardeşinin yaptığı hatanın, kendilerine ayna tutarak, eleştirdikleri tüketime ve zombiliğe birebir gönderme yapması, ve adeta kendi kurdukları tuzağa düşmeleri, bence jarmush'un filmde yaptığı en ince ve güzel eleştiridir. çünkü ölümlü ya da ölümsüz, yarınına devam etmek isteyen herkes bencildir ve bu içgüdüyle tüketmesi gerekiyorsa da, mutlaka tüketecektir.

    son tahlilde; yüzyıllardır yeryüzünde hayatta kalmayı başarıp, yüzlerce felakete şahitlik edip, belki binlerce insanla tanışıp, bunca değişime ortaklık edip, akıl sağlığını koruyup, hala aşık kalabilmek ne kadar efsane ise, vampir olmak da o kadar efsane... ikisi de o kadar namümkün. yine de unutmamalı; aşk eski bir yalan, ademle havva'dan kalan. bırakalım, bunun kanını biraz da vampirler içsin.

    kıssadan hisse: en çok, jarmusch'un her iki şehirdeki gece çekimlerini, filme cuk oturan oyuncukları ve ve ve mükemmel film müziklerini beğendiğimi söylemeliyim. baştan sona tüm müzikler arşivlenebilecek güzellikte. bunlar da hediyesi;

    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7