hesabın var mı? giriş yap

  • mükemmel olmasa da kaba ayarı kulakla yapmanız mümkündür. yapmanız gereken telin 12. perde harmoniği ile 12. perdeye parmağınız basılı haldeyken verdiği notanın aynı olmasını sağlamaktır. 12. perde harmoniği her zaman telin tam yarısında ve baz frekansının iki katı olacağından size iyi bir fikir verecektir. 12 perde basılıyken duyduğunuz ses harmoniğe göre daha ince ise teli kopruden esigini ayarlarak uzatmanız yada daha pes ise kısaltmanız gerekir. bu işin uyuz noktası ise yaptığınız her değişiklikten sonra telin toplam uzunluğunu değiştirdiğiniz için tekrar normalde kullanmak istediğiniz noktaya akort etmeniz gerekmesidir. her zaman en son yapılan ve en uzun süren ayardır, neyse ki kolay kolay bozulmaz ve sık sık yapmanız gerekmez. yalnız kullandığınız tel ağırlığını değiştirdiğiniz zaman kesinlikle enstonasyonu da tekrar ayarlamanız gerekir.

    floyd rose olsun olmasın hareketli köprü* donanımına sahip bütün gitarlarda peygamber sabrı gerektiren bir hadisedir. difransiyel denklemler dersinde gördüklerinizi çözemeseniz bile dersin anafikrini anlamış olmanız böyle bir durumda en büyük yardımcınız olacaktır.

  • yalandan bi web sitesi yapiyosun,ici bos,devamli az calisarak cok para kazanmayla motive ediliyorsun,e bisey urettigin de yok, bununla ilgili guzel bir insanin guzel bir sozu vardi ;

    "çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar."

    mustafa kemal atatürk

  • tanıdık bir iş yeri var, patron akrabamız. ben de bir süre çalıştım.

    patron türkiye şartlarında iyi biri. 7 kişilik kadro, lise mezunu olması ve çok parlak olmamasına rağmen (marketten pil yerine pinpon topu alan cinsten) patron asgari ücret üstü maaş verir. öğle yemekleri şirketten, fazla mesai ya bir etkinlikle (dışarıda yemek) ya da harçlıkla karşılanır vs.

    böyleydi demek daha doğru çünkü son iki sene bu çalışanların maaşları asgari ücrete yakınsadı, haftada bir çıkan etli öğle yemeği ayda bire düştü, artık doğum günleri mado'da değil iş yerinde ucuz tatlılarla kutlanıyor. yakında bunlar da gidecek, hatta kadroda küçülme bile olabilir.

    kısacası şirket, çalışanıyla patronuyla enflasyon karşısında ezildi. bu durumun tek doğrudan sebebi ise hükümetin ekonomi politikası. büyük şirketler milyarlık krediler alabilirken, vergi borçlarını affettirirken, kaçak işçi çalıştırırken; işini kanuna göre yapan küçük işletmeler can çekişmekte. çalışanların durumu daha feci, eğer ailesiyle veya sahip oldukları evde yaşamıyor olsalardı hiçbiri devam edemezdi. ülkede o kadar verimsiz bir ekonomik sistem var ki evde boş boş duran adam çalışandan daha iyi durumda, en azından yıpranmıyor.

    bu tip süreçler bir iki sene sürse hadi dişimizi sıkalım diyebiliriz ama durum hiç öyle gözükmüyor.

    sadece bir gözlemde bulunmak istedim.

  • yıkmaya ant içip, sabah akşam lanetler yağdırdıkları atatürk havalimanına muhtaç kalan akp'lilerin eylemidir.

  • videoyu çeken çocuk öksürdüğünde hocasının bakışı beni kopardı. sert bir hocamız galiba, tamam sessiz ol komutuyla ilk başta bir hizaya çekiyor sınıfı. çok güzel video, çok güzel bir kız, sesi de kendisi de çok güzel. geleceğiniz bu ülkenin geleceği gibi olmasın tertemiz ve hep masum hep iyi kalın emi.

  • "eğer size birisi bir şeyi kimin icat ettiğini sorarsa ve siz o şeyi icat edenin kim olduğunu bilmiyorsanız tesla icat etti deyin, büyük ihtimalle doğru cevap vermiş olursunuz. "

  • ilgili yönetmeliğin 5. maddesinde aşağıdaki ifadelerle yer alan yasak:

    "gdo'suz ürünlerin etiketinde ürünün gdo'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz."

    son zamanlarda kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. milyonlarca insan toplanıp çığlık atsak belki rahatlarım.

    bu yasağın 'mantıklı' bir açıklamasını ('yabancı şirketlerin çıkarlarını korumak' gibi bir açıklamayı insanlık dışı bularak reddettiğimizi varsayalım) yapabilecek babayiğit varsa beri gelsin.

    kendi yönetimi tarafından insan yerine konulmamak ne acı. bunun farkında olmayan milyonlarca da 'vatandaş'ımız var üstelik. onlar için ayrı, kendim için ayrı üzülüyorum.

    yürüyen banknotlarız biz!