hesabın var mı? giriş yap

  • eeeh, başlayacağım ayaz atanıza da, kadim kültürünüze de, arapların kültürünüzün içine nasıl sıçtığına da. türkler bir kabile değildir, binaenaleyh 21. yüzyılda hiçbir millet bir kabile değildir. kimse birlikte hareket etmek zorunda değil. ben yılbaşı kutluyorum çünkü benim kültürümde var, bizim evde kendimi bildim bileli kutlandı, aile toplandı, yenildi içildi sohbetler edildi, hediyeler alındı verildi. görselliği hoşuma gittiği için çam ağacı da süslendi. 20 km ötedeki fatih çarşamba mahallesi'nde hatta 2 arka sokakta yaşayanın da yılbaşı hakkındaki görüşü beni hiç ilgilendirmiyor, keza ortak bir kültür paylaştığımız filan da yok. reina saldırısında ölenlere içten içe oh olsun ahaha diyen adamlara ayaz diyince buz kesmiş ihtiyar olarak hayal ettiğim ayaz ata diye bir adamı örnek göstererek size keyif veren basit bir zevkiniz için gizliden gizliye onay ve izin almaya çalışmanız artık çok yoruyor. herkes haddini bilecek, ben yeni bir yıl geldi diye masaya çıkıp oynarım, beriki yeni bir yıl geldi ölüme çok yaklaştık ühühü diye evinde ağlar. kimse kimseye karışamaz. yılda 1 güncük eğlenmek için iskenderiye kütüphanesi'nin yanık molozlarında didik didik kadim türklerin gelenekleri makalesi aramanızdan bıktım.
    yılbaşı kutlamak benim kültürümde var çünkü öyle istiyorum. canım isterse halloween de kutlarım, diwali de kutlarım. ortalama 80 senelik sayılı ömrünüzde her masum arzunuz için 10 yere ispatlı dilekçe verecekseniz ohooo.

  • arada böyle boş bomboş entrylere denk geliyorum. hani vardır ya uyku öncesi ne var ne yok.

    iki dakika boş vaktim var; iki sorum var cevaplarsanız sevineceğim;
    1) bu varoş kadın kim?
    2) siz bu varoşları neden takip edip, her söylediklerini ve her yaptıklarını sanki önemli bir insan yapmış gibi sözlüğe taşıyorsunuz?

    (forum mode off).

    bir adet varoş kadın sözü. herkes ister sen alırsın. alırsııınnnnnn evet evet alırsınnnnn.

  • fırat tanış’ın anlamaız duyarına bile dönüp özür dileyen adamın seçmenine posta koyarken söylediği anlamsız şey, laf, boş lakırdı.

  • ayrılık insanlar icin: kadını erkeği tabiki de olmaz, ama erkeğin ki daha ağır geciyor nezdimde. erkek aşk acısı yaşamaz, ölüm yaşar, kendinden geçer, depresyona girer, kafasına her şeyi takar. bakımsızdır, pasaklanır, küflenir evi.
    bir kaç dk yüzünü görebilmek için günübirlik şehirlerarası yolculuğa bile çıkar. terkedilirken bile fedakarlık yapar.
    bu erkeğin çevresinde mutlaka: "sana kız mı yok" diyen bir klişeci de mevcuttur. yarasını deşer.
    erkek, aşk acısını unutmaz, unuttuğun zanneder.
    alkol, saçma sapan ps oyunlarında teselli arar.

    ya kızlar?

    hemen şıkır şıkır giyinip çoşmaya giderler. bir de sosyal medyadan ayrıldığını herkese duyurma merak vardır, mutlaka pusuda bekleyen bir adam da olur nedense. instagram, twitter hemen aktifleşir. acılarını eğlenerek, gerdan kırarak atmaya çalısırlar. bir de bunlardan yanında "ececim sana hic yakışmıyordu zaten" diyen bir gerizekalı da mutlak bulunur. sonra bi çocukla tanışılır, bir öpüş yapılır, diğer gerizekalı acı mı çekiyor, üzülüyor mu, kim takar yalova kaymakamını, güzelinden bir fotoğraf paylaşılır. olaylar gelişir.

    biri saksımızı çiğneyip gitti
    biri duvarları yıktı
    camları kırdı
    fırtına gelip aramıza serildi
    biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
    her şeyi kötüledi
    bizi yaraladı
    biri şarabımızı döktü
    soğanımızı çaldı
    biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
    ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor

  • dinî saiklerle defalarca yasaklandığını biliyor olmama rağmen basbayağı bir mahkeme salonunda yargılandığını öğrenmemle "bir yaşıma daha girdim" dedirtmiş olan, son beş asra tam manasıyla damga vurmuş içecek.

    hadise, 16'ncı asrın başlarında mekke'de geçiyor. 1510 senesinde mekke'ye memlük sultanı kansu gavri tarafından inzibat amiri olarak atanan ve daha evvel memlük-osmanlı ilişkileri açısından da halep emirliği görevini ifa ettiği dönemde kayda değer bir rol oynamış olan hayır bey, islamiyet'in kutsal mekanlarından en mühimlerini barındıran şehirde gelişmekte olduğuna şahitlik etmeye başladığı kahve tüketimi ve kahvehane kültüründen ciddi biçimde hicap duymaya başlamıştır. insanların ilk defa ibadet haricinde bir araya geliyor olduklarını gören ve rivayete göre bir araya geldiklerinde de kahve adlı sıcak içkiyi aheste aheste yudumlayarak ve bunu yaparken de abartılı bir keyif gösterisi eşliğinde birbirleriyle yüksek sesle sohbet ettiklerine şahit olan hayır bey, hem insanların cami haricinde bir araya gelerek sosyalleşmeye başlamasından hem de tüketilen içeceğin insanları sarhoş değilse de çakırkeyif hale getirmesinden duyduğu derin rahatsızlık sonucunda harekete geçmeye karar verecektir.

    kısa süre sonra kentin ulema şûrasını toplayan hayır bey, rivayete göre kentin bütün fıkıh alimlerinin önünde bir fincan kahveyi tahta bir taburenin üzerine koymuş ve bu içeceğin insanlara nasıl manevî zararlar verdiğinden dem vurarak dakikalarca kahvenin haram buyrulması hususunda vesvese sınırlarında gezinen bir savunma yapmıştır. nihayetinde, kentin müftüsü haricinde bütün şûra mensupları hayır bey'e hak vermek suretiyle kahvenin haram ilan edilmesine ve içilmesinin, satılmasının ve üretilmesinin yasaklanmasına kanaat getirmişlerdir.

    meselenin aslında bizzat kahvenin kendisi değil oluşturduğu ve şeriat hukuku ile sıkı sıkıya muhafaza edilmeye çalışılan toplumun içine kapalı sosyal dokusuyla ters düşen kültürle ilgili olduğu son derece sarih bir şekilde ortadadır. hayır bey'in kahve ve kahve içmenin tesis etmeye başladığı kültüre karşı aldığı bu tavrı, tipik bir yeni olandan korkma refleksi olarak görmenin mümkün olduğu gibi egemen sınıfın toplum üzerindeki hakimiyetini yitirme korkusunu son derece derinden hissetmiş olması şeklinde de gerekçelendirebiliriz.

    tahmin edebileceğiniz gibi bu yargılama süreci* ve sonrasındaki yasak ise son derece kısa sürmüş olup yukarıda bahsettiğimiz muhalefet şerhiyle dikkat çeken müftünün doğrudan sultan kansu gavri'ye durumu aktarması sonucunda doğrudan sultan gavri'nin emriyle kaldırılmıştır. yine de söz konusu yasağın yürürlükte olduğu kısa süre içerisinde de mekke ve civarındaki pek çok kahvehanenin kapatıldığı ve işletmecilerinin cezalandırıldığını söyleyebiliriz.

    tarihe "kahveyi yargılayan adam" olarak geçen hayır bey ise kariyerinin ilerleyen senelerinde bir memlük generali olarak önce osmanlılar'a karşı mercidabık savaşı'nın kaybedilmesine yol açmasıyla, ardından da saf değiştirip yavuz sultan selim'in mısır seferinde üstlendiği rehberlik rolüyle de hatırlanmaktadır.

    kahve ise bildiğiniz gibi! yargılanmasının üzerinden altı sene geçmeden 1517'de osmanlı imparatorluğu'na, 1526'da macaristan'a, 1529'da avusturya'ya, 1550'lerde malta'ya ve 1570'lerde de ingiltere'ye geçmiş ve popülarite anlamında da bir daha arkasına bakmamıştır.

  • biz zaten devletin yanında milletin yanında olduğumuz için ters düşüyoruz hükümet ile.
    ikisini bir tutma cahil

  • organizasyon müthiş
    birebir fıkradakinin telefon versiyonu olmuş.

    temel yaralanmış, cam silerken elini kesmiş, demiş ki bir aile hekimine gideyim. kapıyı açmış içeri girmiş, önüne iki kapı çıkmış, birisinde ‘hastalıklar’yazıyor, diğerinde de ‘yaralanmalar’. ‘yaralanmalar’ kapısını açmış girmiş içeriye, bakmış orada da iki kapı, üzerinde ‘kanamalı’, ‘kanamasız’. demiş ben kanamalıya gideyim, parmağımda yara var diye. kanamalı kapıyı açmış içeriye girmiş, yine önüne iki kapı çıkmış, ‘hayati önemi olan’ ‘hayati önemi olmayan’. ‘hayati önemi olmayan’ kapıyı açmış, kendisini sokakta bulmuş. akşam temel eve gelmiş fadime sormuş: ‘nasıl, iyi baktılar mı?’ ‘vallahi hiç bakmadılar ama organizasyon müthişti’ demiş.