hesabın var mı? giriş yap

  • bir ürünün fiyatını ilk kez gördüğünüzde o ürünün fiyatı, hafızaya tam sayısal rakamlarla kodlanmaz. bunun yerine daha genel büyüklük terimleriyle (örneğin," düşük " , "yüksek "gibi) kendiliğinden kodlanır. dolayısıyla insanlar bir ürünün sayısal fiyatını yeniden inşaa etmeye çalışana kadar insanların o ürünle ilgili fiyat algısıyla istediğiniz gibi oynayabilirsiniz.

    peki 9 rakamının sırrı ne?

    9 rakamındaki sihri açıklamaya çalışan teoriler var ama bunlar katı matematik kurallarına dayanmıyor. dolayısıyla 9 rakamı bir müsteriyi "kesinlikle" manipule eder diyemeyiz ama yapılan araştırmalar ve deneyler bir fiyatın virgülden sonraki sağ rakamında 9 varsa satışların arttığını kesin olarak kanıtlıyor.

    insanlar her sayıyı her yerde aynı şekilde algılamaz. küçük bir sayının bir düzlemin tam ortasına değil de, o düzlemin sağında veya solunda olması bile, o sayının sayısal değerini olduğundan daha mı az yoksa daha mı çok algılayacağınızı değiştirir. bir kelimenin veya sayının soldan sağa doğru okunduğu kültür ve coğrafyalarda, hatta ilginç bir şekilde bunun tam tersi bir kısım coğrafyalarda bile bir sayının öncelikle sol tarafına odaklanırsınız. okurken ve algılarken virgülün solundaki sayıyı merkeze koyar, sağında kalan sayıyı genelde yok sayarsınız. beynin tembelliğiyle alakalıdır bu durum. bunu çözdükleri 1885'ten bu yana, nerden baksanız bir buçuk asırdır, müşterilerin algısına göre fiyatlarla hamur gibi oynamaktalar.

    aşağıdaki grafiği kısaca, bir ürünün satış oranları gibi düşünün. grafiğe bakalım.

    grafik şunu ifade etmektedir. genel olarak, 0,99 ile biten fiyattan satılan bir ürün, bir sent ya da 1 kuruş daha yüksek fiyattan satılan aynı ürüne göre daha yüksek satış oranlarına sahiptir.

    virgülden sonraki sağ rakam 9 ise fiyatların algılanmasında bir büyü olduğu açık. bununla ilgili bir teori şu şekilde. bu fiyatların cezbedici olmasında 9 dışında sorumlu başka bir suçlu daha var, o da sol rakam. teoriye göre, cazibe fiyatlandırması en çok sol rakam değiştiğinde etkili. 3,80 tl ile 3,79 tl arasında bir kuruşluk fark vardır ama bu müşteri için çok önemli değildir. bununla birlikte, 3,00 tl ile 2,99 tl arasında bir kuruşluk fark müşterinin algısında büyük bir fark olarak hissedilmektedir. çünkü insan bir sayı gördüğünde öncelikle o sayısının solundaki rakamı algılayıp onu beyninde sabitler. beyni sayıları o kadar hızlı kodlar ki (bilincin ötesinde), bir sayının sayısal değerini daha okumayı bitirmeden netleştirir.

    2.99 tl değerlendirilirken, kodlama sürecinde gözler önce 2 rakamı ile karşılaşır ve kodlama yapılarak sayının değeri sabitlenir. virgülden sonrasının önemsiz olduğu 2 tl, kodlanmış büyüklük olan 3,00 tl'den önemli ölçüde daha küçük hale gelir.

    normalde doğal sürecine bıraktığınızda insanın algısı sağdakini ihmal edip soldaki rakamı sabitleyerek fiyatı doğru algılamıyorken bile, bir de üstüne şöyle bir taktik yapılır.

    ondalık basamaktaki rakamların puntosu görsel olarak okunmayacak kadar küçültülür, zaten gereğinden fazla dikkat çeken temel basamaklar (sayının sol rakamları) daha da vurgulu hale gelir. bu da, 19 tl ile 20 tl arasında inanılmaz bir fark varmış gibi algılanmasına neden olur.

    9 rakamının insanların algılarıyla hamur gibi oynadığı nefis bir deneyden bahsedelim. biri kontrol grubu olmak üzere 3 ayrı gruba kadın kıyafetleri satılıyor. kontrol grubuna dört adet kıyafetin herbiri birler basamağı 9 olan bir fiyattan, a grubuna dört adet kıyafetin herbiri birler basamağı 4 olan bir fiyattan (kontrol grubu kıyafetlerinin herbirinden 5 dolar yüksek veya düşük) ve b grubuna a grubunda olduğu gibi dört adet kıyafetin herbiri birler basamağı 4 olan bir fiyattan (kontrol grubu kıyafetlerinin herbirinden 5 dolar yüksek veya düşük) satış yapılıyor. aşağıdaki tabloyu inceleyelim.

    tabloya göre, birler basamağı 9 ile biten fiyatlardan yapılan satışın, birler basamağı 4 ile biten fiyatlardan daha fazla olduğu görülüyor (kontrol grubu 66 adet, diğerleri yaklaşık 45 adet). hesaplamalar, sonu 9 ile biten fiyattan satılan elbislerde %40'lık talep artışı yaşandığını belgelemiştir.

    bir teoriye göre, birler basamağı 9 olan bir fiyatın müşteriler tarafından şöyle algılanıldığı düşünülüyor. "bu ürün ya indirime girdi ya da uzun zamandır bu ürüne zam gelmedi." bu iki düşünce de her türlü müşteriyi karda hissettiriyor ve müşteriyi bu ürünü almaya yöneltiyor.

    birler basamağında ya da virgülün sağında 9 rakamı bulunan fiyatlar insanlarda ucuz fiyat algısı oluşturmaktadır. bu yüzden özellikle müşteriye kalitesiz ve ucuz hizmet vermediği mesajını vermek isteyen restoran, özel hastane gibi ticarethaneler hizmet bedellerini yuvarlama yapmaya müsait olmayan bir sayıya sabitlerler. restoranda 27,99 tl, bir doktor muayene ücretinde 119 tl gibi fiyatlar görülmez.

    daha detay isteyenler aşağıdaki kaynakları inceleyebilir. özellikle bulduğum bir kaynak sadece 9 rakamına odaklanmadan fiyatlarda yapılan tüm algı stratejilerini nefis anlatmış. onu en başa koyacağım. meraklısı baksın.

    kaynaklar:
    pricing psychology
    a penny saved: psychological pricing
    neden satın aldığımız bir çok şeyin sonu 9 sayısı ile biter?
    the ımpact of 9-ending pricing strategy on the consumers’ attitude and buying behavior: an exploration
    the effects of $9 price endings on retail sales: evidence from field experiments
    7 things you need to know about odd and even pricing
    why do most prices end in .99?
    why do most prices end with $0.99?
    why do prices end in 99? not (just) what you think

  • o kadar alışmışsınız ki insanların acısını, sevincini sosyal medya üzerinden göstere göstere yaşamasına insan bir gün sessiz kalıp yasını yaşasa size garip bir olaymış gibi geliyor.

    çıkın artık şu kalıplaşmış durumlardan.

  • baba olacak sevgilinin şirinleştiği anlar. karnımla bıdır bıdır konuşması.

    -kızıııım, ben senin babanım. babbaa. burdayım bak, vur bi bakiim. hadi kızım vur bi bakalım babanın eline. anne gitti korkma, vur sen.

    biri içimde, diğerini de böyle içimde saklayasım geliyor.

  • arkadaşlar, ben bu kızı okuldan tanıyorum. kendisi kolej mezunu ve ailesinin durumu iyi. üstelik okula dereceyle girdiği için, lisans boyunca aldığı burslarla beşiktaş’ta tek başına eve çıkacak ve her gün zara’dan aldığı kıyafetlerle blogger gibi çekim yapacak kadar parası olan bir kadın.üstüne üstlük paris’te bir arkadaşıyla eve çıkacak kadar parası olan ablamız mubi’de işe başladığını ilan etmiştir. berlin film festivali’nde bir sürü filme gidebilmekte ama ne hikmetse 500 euroyu toplayamamaktadır. kendisini ve bağışçılarını tebrik ediyorum.

  • galatasaraylıyım.
    parçalı bizim canımız.
    beşiktaş'ı ya da başka bir rakibimizi elbette sevmem.
    ancak kazanılan büyük başarıları da delikanlı gibi takdir etmesini bilirim.
    uzun lafın kısası her takımın içinde bulunabilen istisnaları ayıklarsak büyük galatasaray camiasının bir üyesi olarak tebrikler beşiktaş. yolunuz açık olsun.

    not: tineri bırakıp uçak benzini içmeye başladınız. yeter olm. bu nasıl beşiktaş... tekrar tebrikler dostlar.

  • -ne oldu, ne düşünüyorsun?

    -bi şey düşünmüyom

    -nasıl lan illa bi şey düşünüyosundur

    -ya ilkan birisine ne düşünüyosun diye sormak çok saçma yaa.. ayrıca nezaketsiz de bir şey abi. kusura bakma ama bence öyle yani

    -alla alla niye abi?

    -abi birincisi bu çok kişisel bir şey, ikincisi bunu anlatması çok zor, üçüncüsü hiç bir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyo. yani sen şimdi sorup da bok edene kadar benim aklımın bir köşesinde aint no sunshine when shes gone şarkısı çalıyodu birazcık bu akşam ne yiyeceğiz acaba sandwich mi yiyeceğiz, makarna mı yapsak? sulu yemek yemiyoruz yememiz lazım düşünceleri.. onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyosun.. o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyodum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. o yüzden ne düşünüyosun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. bildiğin vakit kaybı oluyor. bilmiyorum ki ne düşünüyorum. ne düşünüyosun diye düşünüyorum ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada işin içinden çıkamıyoruz sonra

    şahane olmuş lan bu.