hesabın var mı? giriş yap

  • spor yorumculuğuna bir oy daha. millet kıçını yırtsın oynasın, takım çalıştırsın. sen çık yenilgiden sonra ben söylemiştim böyle olmaz. galibiyetten sonra bak benim dediğimi yaptılar kazandılar...

  • 1.5 milyon euro istiyorlar. 1.5 milyon... aklıma vakıflara aktardıkları 350 milyon geldi. allah sizin belanızı versin. tez zaman da versin. şerefsizler, şu adamlara 1.5 milyon euro aktarmamışlar.milyonları ölüme terk etmiş şerefsizler. allah belanızı versin

  • morgan freeman'a bir röportajında sorulur:

    "shawshank redemption filminde zenci bir mahkumu oynadınız........"

    sorunun devamı gelmeden freeman muhabirin sözünü keser:

    "ben zenci bir mahkumu oynamadım. ben zenciyim ve bir mahkumu oynadım."

  • evlenmemiş insanlara öğüt verme hakkı.

    misal;
    -cnm zaman su gibi akıp geçiyor biliyorsun, fazla geç olmadan sen de birini seçmelisin, yuvanı kurmalısın bence.

    (seçmek derken?!... bizim puvanımız yetmiyor pampa!)

  • procrastination kişiyi kalkındıracak, hayallerine kavuşturacak, hedefe ulaştıracak mükemmel planı kağıtlara yazıp, başlamadan önce bir duş alıp, sonra acıktığını fark edip yemek yemek için dışarı çıkmaktır. çünkü açken plan gerçekleştirilemezdir, mantıklı olanı doymaktır. procrastination eve dönüp, plan kağıdına göz atıldığında hepsinin siyah kalemle yazıldığını görüp, üzülüp, dışarı çıkıp renkli kalemler almak ve baştan yazmaktır. renkli plan kağıdı hazırlanıp duvara asıldıktan sonra harekete geçecekken canın kahve istemesidir. hem de zihni açardır, daha ne olsundur, procrastination gidip kahve yapmaktır. kahvenin yanında çikolata da ne güzel giderdir, ama o da ne, evde kalmamıştır market de hemen yakındadır, akılda çikolata fikri kalıp da beyni bulandırmasın diye dışarı çıkmaktır procrastination ve o anda bir de bankaya gidip faturaları yatırayım demektir ve yolda bir arkadaşa rastlayıp 5 dakikalığına bir yerlere oturmaktır. ama akılda sürekli yapılacak listesi olduğu için rahatsız olunup, sohbeti kısa kesip planımızı gerçekleştirmek için eve dönülür. evde kirli çamaşırlar göze ilişir ve bu dağınıklık ve kirlilikte planın uygulanması imkansız olduğu için önce renklileri sonra beyazları yıkayıp asmak ve biraz da etrafın tozunu almaktır procrastination ama bu arada çoktan akşam olmuştur. günün ortasında böylesine mükemmel bir günlük plana başlanamaz diye ertesi gün başlamaya karar vermektir procrastination. peki yılmak mıdır? asla! ertesi sabah kalkıp mükemmel bir plan yapmaktır.

  • türkiye'deki koşu parkurlarında gerçekleşen elim olay. adı üzerinde "koşu parkuru" sevgili vatandaşlar. tamam hadi spor yapmak istedin yürüdün diyelim. neden yolu kapatıp koşu yapan insanların temposunu bozuyorsun? bir de üstüne üstlük utanmadan yanından koşup giderken "cık cık", "tövbe tövbe" diye sitemlerde bulunuyorsun. ayıp. aynı güruh alışveriş merkezlerinin yürüyen merdivenlerinde yolu kapatır.caddede dar sokaklarda yolun ortasından yürüyüp, arkadan gelen kişileri "pardon" demek zorunda bırakırlar.

  • (bir derslik. kara tahtada "i didn't do that" yazısı var.)
    - tekrarlayın ismail bey. ay didınt du det...
    - ay dudınt di dört...
    - of ismail bey off!.. ingilizce öğrenmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz?!
    - ya istemiyorum ya..
    - e ne işin var burda?
    - çöbü almaya gelmiştim...
    - söylesene be adam!!
    - ay dodınt de do...
    - onu değil be!! neden geldiğini!!!
    - çöbü almaya!!!