hesabın var mı? giriş yap

  • ananske diyerek acıyla kelebeklemeye devam etmiştir. bu duyguyu bilirim. dolmuşta ön koltuğa oturmaya çalışırken kafamı tavana vurduğumda, aynı şekilde bende acıyla hayatımın akışına devam etmişimdir.

  • türkiye şartlarında haklı bir komşudur. peki neden eve girmemiş olabilir:
    1. evine girdiği kadının bu durumdan rahatsızlık duyacağını veya yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    2. eşinin gelmesi durumunda, olaydan haberi yoksa yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    3. eve girerken veya çıkarken görebilecek herhangi bir komşunun bunu dedikodu olarak yayabileceğini düşünmüş olabilir.
    4. karşısındaki kadının, kendisinin herhangi bir hareketini yanlış anlayıp iftira atabileceğini düşünmüş olabilir.
    dünya kadar şey düşünmüş olabilir çünkü her gün haberlerde bu yazdıklarımdan çok daha saçma olayların yol açtığı şeyleri izliyoruz.

  • bad tribe girmiş cicişin bir poşet etle ortalığı karıştırması olayı. annesi de polislerle münakaşaya girmiş falan. ben işsizim siz okuyup vaktinizi boşa harcamayın.

  • kultur farki nasil belli ediyor kendini dedigim bakis. aci ofke ve nefret var bu bakislarda hakli da. agit yok vatan millet sakarya yok. omzunda teskin edici el yok.

  • kabus gibi bir hastalık. hasta, beynin kanlanmasıyla ilgili bir soruna bağlı olarak görme yetisini kaybediyor. ancak göremediğini inkar ediyor. görsellikle ilgili sorduğunuz sorulara kendine göre yanıtlar veriyor. yanıtlar doğru değiller ama hasta kendinden çok emin konuşuyor.

    bu hastalar aslında kör değilmiş gibi davranmıyorlar, kör olmadıklarına yürekten inanıyorlar ve yine çok içten bir şekilde bunu inkar ediyorlar. yalan söylemiyorlar, sadece ifadeleri kusurlu. çünkü görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşıyorlar ancak görüntü tümüyle içeride üretiliyor.
    kanamadan dolayı dış veriler doğru yerlere ulaşamıyor hasta ise bir gerçeklik duygusu yaşamaya devam ediyor ancak bu beynin ürettikleriyle sınırlı bir durum. yani artık yaşadıkları bu gerçekliğin, gerçek dünyayla bir bağlantısı kalmıyor.
    maalesef hastanın deneyimlerinin rüya görmekten, uyuşturucu kafasıyla uçmaktan ya da sanrılardan pek farkı yok.

  • bence ayar değil. cevapta şunlar da yazıyor:

    "niye biz topladığımız vergileri eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe, ar-ge'ye harcıyoruz? şimdi bize söylesin, hangi harcamayı kısacak? eğitimi mi kısacak, sağlığı mı kısacak, maaşları mı düşürecek? hayır. yoksa çıkarsınız, seçim arefesinde vaatlerde bulunursunuz ama o vaatlerin içini doldurmanız lazım. yoksa milletin gözünün içine baka baka yalan atamazsınız."

    vallahi klozeti altından, sabunluğu granitten, aylık elektrik faturası 750 bin tl olan bir saray yapmazsan, bir yerden bir şey kısmana da gerek kalmaz. bir hırsıza oy vermektense, gerçekleştiremeyecek olsa bile amacı topluma fayda sağlamak olan birine oy vermeyi tercih ederim.

  • “hakkari’ye özerklik getireceğim.” dememiş.

    “hakkari’de, “(avrupa) yerel yönetim(ler) özerklik şartını getireceğiz” dedim” demiş.

    avrupa yerel yönetimler özerklik şartı, sanıldığı gibi federatif bir yapı önermiyor.

    ülkenin anayasasında yerel yönetimlerin özerkliği adına ne varsa onu garanti altına alıyor. keyfi davranışları kısıtlıyor. (örneğin türkiye’de belediye başkanlarının seçimle gelmesi, belediye meclisleri, belediyelerin topladıkları ayrı vergiler gibi özerklik öğeleri var)

    türkiye’de yerel yönetimler zaten özerktir ve türkiye bu anlaşmayı bazı maddeleri tercih ederek daha 1989 yılında zaten onaylamıştır.

    ancak anlaşmanın tümünü bile tercih etseniz yerel yönetimlere daha fazla özerklik vermeniz gerekmez. sadece belediye seçimlerini, meclisini ve bütçesini daha güçlü güvence altına almış olursunuz. (ki kılıçdaroğlu sanırım bunu vaat ediyor.)