ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2018 kasım ayı mobese kaza görüntüleri
-
neden öyle hareketli, neşeli bir müziğin arka planda çalındığını merak ettiren görüntüler.
hem kafamla ritim tutuyorum hem kazalar eyvah eyvah diyorum.
6 kasım 2007 liverpool beşiktaş maçı
-
an itibariyle 4-0 olan maç. bir bu kadar daha yemekten korkuyoruz...
çok iyi bir insan olduğu düşünülen ünlüler
-
(bkz: ali ihsan varol)
seda sayan'ın oğluna 12 milyon dolarlık hediyesi
-
ülkede kimlerin nasıl zengin olduğuna bakılınca şaşırtmayan hediye. özenilecek birşey değil..
bana 12 milyon dolar verseler seda sayan gibi bir annem, nihat doğan gibi bir sevgilisi olsun istemezdim. yazık çocuğa, milyar dolarla bile kapatamazsın bazı şeyleri..
çok şükür annem gibi bir annem var, şanslıyım. 1000-0 öndeyim..
17 aralık 2021 dolar kuru
-
yakında günde 5 tl artmaya başlayacak kurdur.
türk halkı 20 sene boyunca sırf arapça kuran okuyor diye sınırsız yetkiler verdiği eğitimsiz vahabi islamcıların faturasını ö de ye cek.
o işin kaçarı yok.
monopoly
-
amacından sapmış oyundur.
bilinenin aksine monopoly oyununu charles darrow denen herif değil, elizabeth maggie adında feminist bir kadın icat etmiştir. maggie aslında oyunu art arda oynanan iki kısım olarak tasarlamıştır. birinci kısım "anti-monopolist" ikinci kısım "monopolist"tir. kadının amacı art arda iki oyun oynandıktan sonra anti- monopolist olanın daha ahlaklı olduğunun fark edilmesini sağlamak, yani kapitalizm eleştirisi yapıyor fakat birinci oyun rabet görmüyor, üçkağıtçının biri de ikinci oyunu ben yaptım diye oyun şirketine satıyor ve ortaya kapitalizmin provası bir oyun çıkıyor.
the landlord's game
monopoly's inventor
coca cola'nın ikinci abdülhamit'i indirmesi
ekşi itiraf
-
üniversitenin ilk senesi. eve çıkalı çok olmamasına rağmen annemden cuma günü bir telefon aldım.
"oğlum, babanla önce amcanlara sonrada size uğrayacağız, en geç pazartesi orada oluruz."
telefonu kapatır kapatmaz tutuşmaya başladım. gözlerimi telefondan ayırınca halının görünmediğini fark ettim. 2 aydır kaldığım eve ilk kez bu gözle bakıyordum, yerde boş şişeler, pizza kutuları, market poşetleri...
evi temizlerken hiç görmediğim tişörtler, çoraplar buluyorum. duşa kabine varana kadar temizledim. pazar günü olunca tüm bulaşıkları yıkayıp sarı bezi mutfağın ortasına serdim. anahtarı ilk aldığımdan daha temiz bir ev görüyordum, temizlik bitince belimin ağrısından nasıl uyuduğumu bilemeden pazartesi oldu. okula gidemedim haliyle. annem aradı,
"bitti mi temizlik?" dedi, "bitti anne." dedikten sonra ne olduğunu anladım. kızamadım. teşekkür edip kapattım, evi 800 km öteden temizlettiği için.
teratoma
-
rahme düşmüş fakat döllenmemiş bir yumurtanın oluşan bir tümör sonucunda hücre bölünmesine başlayarak rastlantısal dokular üretmeye başlaması ve böylece canlı varlıklara özgü bir takım özellikleri barındıran fazlasıyla korkunç bir yapıya dönüşmesidir.
işin kötüsü, rahimde büyüdüğü için, bunu taşıyan kişi hamile olduğunu zanneder, hatta bu sanı uzun süre devam edebileceği için, annelik psikolojisine girebilir. hatta, kendisine teratoma hakkında bilgi verilmesine karşın, olayın şokuyla bu durumu kabullenmeme ve "çocuğunu" doğurma isteği göstermeye eğilimli olur. bu nedenle, bu durumdaki hastalara çok büyük bir dikkatle yaklaşılması gerekir.
çeşitli teratomalar, saç, diş, farklı kasların biraraya gelmiş hali gibi duran yapılar, tırnak, hatta bazı raporlara göre göz ve beyin kıvrımlarını andıran unsurlar barındırabilirler. bütün bunlar, teratoma'nın "canlı" olduğu anlamına kesinlikle gelmemektedir.
ekşi itiraf
-
dün "ne alıyorsan 2 katı" şeklinde iş teklifi aldım. sadece filmlerde olmuyormuş lan.