ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
de da ki mi eklerini bilmeyeni ciddiye alamamak
-
başıma sıkça gelen bir durumdur. oldukça ilginizi çeken bir konu üzerinde okuma yapmaya başlamışsınızdır. bak ben hiç bu açıdan düşünmemiştim, hay allah ya, çok doğru yerlere değinmiş dersiniz ve birden olan olur. dahi anlamındaki da ayrı yazılmamış, soru eki olan "misin" kelime gövdesinden ayrılmamıştır. işte o zaman size değişik gelen şeyleri dile getiren yazar, sizin için sümüğünü balon yapan bir bebeye dönüşmüştür. bunu sık yaşıyorum. içimde uyanan merak, okumamı heyecanla istese de bir nevi hastalık olan diğer imlacı taraf; yeter lan daha de nerede birleşik ya da ayrı yazılır bilmiyor diyen taraf galip gelip merakımı öldürür. üzücü bir durum, bunu harflerin yerleri karıştığında veya yanlışlıkla eksik yazıldığında hissetmem ama o "da" ayrı olmalı, soru eki gövdeden ayrılmalı, yalnış diye yazılmamalı arkadaş. ayıp oluyor ama.
twitter'daki yazılımcı terörü
-
var böyle bir şey. sanırım ben de yazılımcıyım diye sürekli önüme düşüyor, önüme geleni engelliyorum ama bitmiyor. tiplerin hepsi aynı, ben başarılıyım, ben zenginim diye bağıran sonradan görme çiğ paylaşımlar. gerçekten mesleğim adına ben utanıyorum. yahu bu ne görmemişliktir, satın aldıkları iphone'ların macbook'ların faturasını paylaşan mı ararsın, bilmem kaç bin liraya aldığı kahve makinasını çeken mi, geneli pahalı oyuncak paylaşma derdinde. bir de eli biraz para gördü diye, hasbelkader mesleğe ilgi var diye kendisinin nirvanaya ulaştığını zanneden millete hayat hakkında saçma sapan tavsiyeler vermeye çalışan ama iki cümleyi bir araya getiremeyen tipler var. arkadaşlar yazılımcı olmanız sizi otomatik olarak entelektüel yapmıyor. hatta tam tersi, zamanının büyük bölümünü yazılım ekranları karşısında harcamak zorunda olan birisinin tarihten, sanattan, felsefeden üst perdeden konuşabilecek kadar birikiminin olması zaten akla mantığa uymuyor. kendinize gelin.
debe editi: arkadaşlar elbirliğiyle girdiyi debeye sokmuşsunuz, teşekkür ediyorum. ekşiye girince mesajlardan bir cumartesi sürprizi yaşadım. belli ki birçok kişi aynı dertten muzdarip. yazıyı tekrar okuyunca eğer yazılımcıysanız sizler için değilseniz yazılımcı çevreniz için şu mesajı ekleme ihtiyacı hissettim: hepimiz üç aşağı beş yukarı eğer türkiyedeysek birkaç bin, avrupadaysak 3-5 bin euro bandında çalışan beyaz yakalı işçileriz. bu para bizi zengin yapmaz, sadece gelişmiş bir ülkedeki sıradan bir insan gibi insanca yaşamamızı sağlar. yani 'o para o para değil'. fakir bir ülkede yaşamanız ve fakir arkadaşlara/akrabalara sahip olmanız bu gerçeği değiştirmiyor. meslek hakkındaki daha önceki yorumum için de şu girdiye göz atabilirsiniz #140622037.
türklerde mesai sonrası bar kültürünün olmaması
-
mesai sonrası pert kültürü olduğundandır.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
sokakta terlikle yürürken terliği ayakla 5-10 adım öteye fırlatmak. yalın ayak yürüyüp tekrar giymek.
ali ismail korkmaz
-
"ama devlet masum, ama sadece bir polis var, ama olay münferit, ama başbakanımız mısır'a üzülüyor ağlıyor, ama devletimizi rahat bırakın, allah rahmet eylesin ama kahramanlaştırmayın. ama ama ama..."
bazıları tarafından hep "ama"larla anılan hatta anılmayan, katledilmesine içten içe oh olsun denilen kardeşimizdir. bu devletin, bu devletin zihniyetinin ve onun katıksız destekçilerinin katlettiği onlarca insandan biridir. bir polis varmış sadece katledilmesinde, bu da devlete yüklenemezmiş. ulan ethem'i öldüren, onlarca kişiyi çoluk çocuk demeden gaza boğan, gözünü çıkaran, tekerlekli sandalyeli adama bile tomadan su sıkan, sahilde kızın saçlarını yolan, ocakbaşlarından sürükleyerek adam toplayan, 68 gündür 15 yaşında çocuğun komada olmasına sebep olan kimler?
hangi dava uğruna can vermeye değermiş? ulan çocuk isteyerek, bilerek öldü sanki, hatta sopalara kafa attı, duran tekmelere vücudunu çarptı. öldürenler senin zihniyetindeki şerefsiz pezevenkler, polise de yardım ettiklerini söylemişler. hala daha kahramanlaştırmayın diyorsun.
katilsiniz ve bunun her gün hatırlatılmasından rahatsızsınız. evet klavye başındaki akpli, bu zihniyeti, bu yapılan zulümleri destekliyorsan, hak veriyorsan, polis iyi iş yaptı diyen bakanları, başbakanı alkışlıyorsan sen de katilsin, sen de dilsiz şeytansın. yarım yamalak ağızla allah rahmet eylesin diyerek kimseyi kandıramazsın. bu çocuk da, öldürülen diğer insanlar da unutulmayacak, her gün hatırlanacak, her gün isimleri tekrarlanacak, her gün sizin katil olduğunuz suratınıza çarpılacak onlarca kez. siz bizim kardeşlerimizi öldürdünüz ve bu işten öyle kolayca sıyrılamayacaksınız.
istifa etmek
-
bugün gerçekleştirdiğim eylem.
ülkemizde home office mantığı 7/24 çalışmak olarak anlaşılıyor sanırım.
3 kişinin yapması gereken işi tek kişiye yaptır,
asgari ücretin biraz üstünü üniversite mezunu bir insana öde.(50-100tl kadar) hem de 7/24 hafta içi/haftasonu çalışmasını bekle çünkü zaten evdesin. hazır yasaklarda var. ne yapıyor olabilirsin ki?
üstün sana istediği saatte yazsın, senden dosya istesin cevap vermezsen arasın. yaptığın işi küçümsesin. bu kadar manyaklıkla uğraşmanın sağlığıma vereceği zararı düşünerek, bugün istifamı vermiş bulunmaktayım. mutluyum.
kılın kesildiğini anlayıp uzaması
-
ben anlamıyorum arkadaşım. hadi hepimiz yapıyoruz gerek etek traşı, gerek koltukaltı, gerek omuzdaki sırttaki kıllar bazen parmaklarda çirkin gözüküyor diye tam parmakların üstünde çıkan kıllar.. yanlış anlama ha, jilet falan değil bazen traş makinası bazen trimmer bazen makas kadar masum. böyle çaktırmadan üstten üstten kısaltıyorum ordaki kılları. ama şerefsizin evladı nasıl da anlıyor kestiğimi hemen uzamaya başlıyor. lan ne zaman gördün, deriye mi değdim, kıl dökücü krem mi sürdüm ki dellendin gıpraştın? it oğlu it... sen farkında bile değilken sağa sola yatıkken üstten inceden kestim seni. lan uzamıyodun ki daha önce... sabitlenmiştin sen? nerden gördün de yine uzuyorsun..
köke yaptığı baskı hafifledi de mi uzamaya karar verdi... anlamıyorum arkadaşım.
istinye üniversitesi
-
nişantaşı üniversitesinin bayrampaşa'da olduğunu düşünürsek muhtemelen gaziosmanpaşa'da olacaktır.
zeki önder özen
-
tarzı olanlardan.
güntekin onay: hocam bjk çok sakatlık yaşıyo. ?????
önder özen:bakın sakatlığın nedenleri belllidr. 1) antrenman programı yanlıştır. 2) futbolcu kendine bakmıyordur. 3) darbeye bağlı sakatlık. .........
güntekin onay: slaben bilic'e öyle böyle diyolar. iyi teknik direktör değilmiş.
önder özen:iyi bir teknik direktörün parametreleri bellidir 1) taktik2)teknik 3) team management 4) fizik. bakın bilic de bunların hepsi var.
güntekin onay: hocam pilav böyle tane tane olmuyo neden?
önder özen: bakın bunların nedeni bellidir. 1) osmancık pirinci değildir. 2) iyi kavurmamışsındır. 3) kesme şeker koymamışsındır..
bunların hepsi bilic de var.
vsvsvsvsv.....
kek yapacaklara tavsiyeler
-
yumurtaları dolaptan çıkarın ve oda sıcaklığına geldikten sonra yapın o şekerle mikserde çırpma işlemini. yoksa kabarmaz.
yine başka bir püf noktası, unu ince elekle eleyin karıştırdığınız kaba. bu da kabarması içindir.
fırın iyice ısınmış olsun ve pişene kadar da açmayın. daha çok kabardığını göreceksiniz.
bir de allah aşkına kabartma tozuna birkaç damla limon damlatın. kabartma tozunun kokusu sinmesin hamura. ayy hiç haz etmem. portakal kabuğu rendelerseniz vanilyayla yakışır. çikeleta parçalarıyla da üzümle de cevizle de havuçla da yakışır o ayrı.
afganistan'dan 150 bin çoban getirilmesi
-
ben çalışırım lan. 5 bin tl ve insanla uğraşmayacağım bir iş.
nereye başvuruyoruz?
zorunlu edit : ülkede çoban mafyası var galiba.
mesaj kutum hep yeşil. kendimi özel hissetmedim değil hani.
sümeyra ordu
-
akp kütahya milletvekili hüsnü ordu’nun kızı.
--- spoiler ---
milyonlarca genç iş ararken, akp kütahya eski milletvekili hüsnü ordu'nun kızı sümeyra, sınavsız ve açıktan atamayla kütahya belediyesi özel kalemi'nde işe girdi. ancak ankara'da yaşayan ve internet üzerinden kedi satışı yapan sümeyra'nın işe gitmediği ortaya çıktı. aydan aya hesabına yatan maaşını ise düzenli olarak aldığı iddia edildi.
--- spoiler ---
https://www.sozcu.com.tr/…ada-kedi-satiyor-2687215/
eğer gazete haberi doğruysa, büyük rezalet.
ama akp türkiyesi'nde şaşırtıcı mı? hayır tabi ki.
ben şahsen akp'li olsam, akp'ye oy veren bir vatandaş olsam, her gün vicdan azabı duyar uyuyamazdım.
evliliğin en büyük getirisi
-
bu beyana sahip ergenler üstüne üstlük bir de "uğraşsız, masrafsız, kılçıksız ve tertemiz" olduğunu ilave ederek adamı gülmekten yararlar.
doğru yapılmış bir evliliğin en büyük getirisi size bir hayat arkadaşı sağlamasıdır. hayat arkadaşı ise iyidir, çok iyidir.
aysel gürel
-
zamanında televole döneminde aysel gürel le roportaj yapılmaktaydı.
televole muhabiri sordu
- aysel hanım siz hangi takımı tutuyorsunuz?
- valla ben kocamın takımlarını tutuyorum ahıahı
- ...
matthauspassion
-
matthäus passion'u ilk kez duyacak da olsanız, yüzlerce kez dinlemiş de olsanız, bence dinleyebileceğiniz en güzel yorumları karl richter ve philippe herreweghe'ye ait olsa gerek. bulabileceğiniz çoğu yorum, yavaş yavaş içinize işleyen/işleyecek o seslerin üstünde ya hiç ya da gerektiği kadar durmadan, bi' yere yetişmesi gerekiyormuş gibi ilerler. sanki, bach'ın duyulmasını istediği, bunun için yazdığı o güzelim değişimler, duyulamadan gerilerde kalır. hele richter'in 1971 kaydı var ki; koronun üstünde asılı duran o devasa beyaz haç, 'chorale'deki seslerin ağırlığını sanki daha bir hissedilir kılar.
"matthäus-passion bwv 244" j. s. bach - karl richter 1971 [3:16:49]
"matthäus-passion bwv 244" j. s. bach - philippe herreweghe 1999 [2:43:19]
[edit: bağlantılar yenilendi]