hesabın var mı? giriş yap

  • rezalet puanım: 0/10

    özet: eksik ürün gelmiş. amazon ürünü ücretsiz iade edin, paranızı tümüyle iade edeceğiz demiş. hatta iade edilecek ürünü teslim almak için kargo şirketini kurye yollaması için bile arayabilirsiniz denmiş.

    standart prosedür. başka ne olacaktı? buna dolandırma mı denir?

  • aslında ''investigation discovery'deki inanılmaz gerçekçi seslendirme'' olacaktı fakat karakter sınırına takıldım.

    über inandırıcı, müthiş inandırıcı, gerek tonlama gerekse diksiyonu ile yılın ilişikli ödüllerini toplaması işten bile olmayan seslendirmedir.
    bizzat mahrum kalmayın diye ellerimle çekip yükledim.
    izlediğinizde ''gerçek'' seslendirme nedir öğrenecek ve bana teşekkür edeceksiniz.

    buyurun:
    https://www.youtube.com/…niuwpuzyk&feature=youtu.be

    sagdhafdgasfjdsadkja...
    yaa biri şunun caps'ini alıp bana yollasın nolur...
    adam şiir okur gibi hakaret etmiş lan.

    edit:
    üşendiğim için devamını yüklememiştim ama şu kadar insanın gülümsemesine vesile olmak beni çok mutlu ettiğinden buyurun efendim skandalın 2. perdesi...

    ilkini aratmıyor.
    https://www.youtube.com/…ex63kw5pw&feature=youtu.be

  • son zamanlarda biraz hobi, biraz da pasif gelir elde etmek amaçlı olarak tasarım yapma işine giriştiğimden dolayı evde tasarımla ilgili belgesel ve buna benzer yapımlar izlemeye koyuldum. geçenlerde yine böyle bir yapım izlerken bence muhteşem bir hazine niteliğinde bir tasarım dikkatimi çekti ve hemen bununla ilgili bir şeyler okumaya başladım.(bu arada yaptığım işlerle ilgili instagram adresimi de buraya bırakıyorum. beni _zagalar_ mahlasıyla bulabilirsiniz.)

    neyse hemen konuya girelim; cam çiçekler olarak bilinen blaschka cam bitki modelleri koleksiyonuna televizyon karşısında tanık oldum. "oha bunların hepsi camdan mı!" diye tepki verdim. tam tamına 780 bitki türünü temsil eden 4.300 cam model üretmişlerdi.

    peki kim, nasıl yapmıştı bu muhteşem ve bir o kadar gerçekçi modelleri?
    işte işin garip yanı ise bu modeller 1886'dan 1936'ya kadar elli yılı aşkın bir süredir baba oğul olan leopold ve rudolf blaschkas tarafından tasarlanmıştı.

    bir çok avrupalı gibi leopold'da 1853'te amerika birleşik devletleri'ne yol aldı ve bu insanın diğer insanlardan bir farkı vardı; dünyayı farkı bir görmesiydi. işte bu deniz yolculuğu sırasında vücutlarının cam benzeri şeffaflığından etkilenerek yerel deniz omurgasızlarını inceledi ve eskizlerini çizdi.

    şunları kaleme aldı; mayıs ayında güzel bir gece. denizin ayna gibi dümdüz karanlığına doğru baktığımızda; çeşitli yerlerde, sanki gerçek ateş demetleri ve diğer parlak ışık noktaları ve ayrıca büyük bir aynaya hapsolmuş yıldızları oluşturan binlerce kıvılcım, flaş benzeri bir ışık huzmesi demeti belirir. sonra keskin yeşilimsi bir ışıkta küçük bir nokta önümüzde beliriyor, gittikçe büyüyor ve sonunda güneş benzeri parlak bir figür haline geliyor.

    leopold, cam gözler, kostüm süsleri, laboratuvar ekipmanları ve süslü malları ürünler üreten aile işine odaklandı. daha sonraları ilgisini ve boş zamanlarını omurgasızların aksine bitkilerin cam modellerini yapmak için kullandı. bu, yıllar sonra blaschka cam bitki modelleri eşya koleksiyonu ya da cam çiçekler olarak da bilinecek olan çalışması için bir temel oluşturacaktı, tabii ki bir çok sanatçı gibi bu süre zarfında ürettikleri modellerden hiç para kazanmadı.

    bir zaman sonra talih suratına güldü ve modelleri sonunda prens camille de rohan'ın dikkatini çekti. kendisi de bir doğa bilimci olan prens, leopold'a özel koleksiyonu için 100 cam orkide yapması için görevlendirdi. leopold'un çalışmasından etkilenen prens, yaptığı 100 orkide ve diğer egzotik bitki modellerin hepsini sergiledi.

    sergiyi izleyenlerden biride dresden'deki doğa tarihi müzesinin müdürü prof. reichenbach'dı ve botanik modellerden çok feci bir şekilde büyülenmişti. ardından reichenbach, leopold'u 12 model deniz şakayığı üretmesi için ikna etti ve görevlendirdi. daha sonra reichenbach, leopold'a cam deniz omurgasızlarını müzelere, akvaryumlara, üniversitelere ve özel koleksiyonculara satmasını önerdi.

    ünü bir anda parlayan leopold için gazeteler "dünya hiç bu kadar güzel, bilimsel olarak doğru modeller görmemişti" diye demeçler vermeye başladı. dünyanın dört bir yanındaki doğal tarih müzesi müdürleri, deniz omurgasızlarını sergilemek için yarışıyordu. kısacası, blaschkas glass deniz yaratığı küresel bir talep vardı ve kelimenin tam anlamıyla bilimsel olarak kusursuz modeller üretebilen tek ve en iyi cam sanatçısıydı. bu arada oğlu ve çırağını,halefi olacak olan rudolf blaschka'nın eğitimini ilerletiyordu.

    1880 civarında rudolf, babasına modellerde yardım etmeye başladı. o yıl, boston society of natural history museum (şimdiki adıyla museum of science ) için 131 glass deniz canlısı modeli ürettiler . bu modeller, harvard'ın karşılaştırmalı zooloji müzesi tarafından satın alınanlarla birlikte harvard botanik müzesi'ni kurma sürecinde olan profesör george lincoln goodale tarafından görüldü ve anında büyülenmiti 1886'da, goodale, blaschkasların ayağına kadar giderek harvard için bir dizi cam botanik model yapma talep etti.

    sonunda bir hazine niteliği olan cam çiçekler koleksiyonunu üretmeye başladılar. bu gün bile cam ustaları nasıl yaptıklarını bilmedikleri bu hazine hala harvard üniversitesi doğa tarihi müzesi'nde sergilenmektedir.

    görsel-1
    görsel-2
    görsel-3
    görsel-4
    görsel-5
    görsel-6

    kaynak ve daha fazla görsel için:12
    3

  • üst komşum tayfun abi alman bi kızla evlenmişti ben çocukken. tayfun abi yakisikli degildi, zengin hic degildi ama cidden cok iyi adamdi.

    karisi hayatimda gelmis gelmis tanidigim en iyi kadindi.

    ailecek gorusurduk. guzel de kadindi. sempatikti, iyi idi. turkce ogrenmisti, yarim yamalak konusurdu ama iyi anlardi. annemler de bayilirdi kendisine.

    sallama bi hikaye anlatmiyorum. izmirde komşumuz tayfun abi ve alman karisini anlatiyorum.

    bi arkadas alman kadinlarini irkçi diye itin g.tüne sokmuş. butun alman kadinlarini bi çirpida dibe sokmuşsunuz.

    tayfun abinin karısı da mi ırkçı??? yazlikta yan komşumuz da almandi. adamin adi eric ama kadinin adini unuttum. yaşlilardi baya. turkceleri zayifti ama 10-15 sene komşu kaldik bunlarla (sonra serefsiz bazi emlakcilar kazik atti bunlara kacmak zorunda kaldilar burdan). harika insanlardi ikisi de. her gun selami eksik etmezlerdi.

    ne acayip yav. asıl bizim ulkedeki bi kesim dunyanin en buyuk ırkçısı ama cidden bundan haberleri yok.

  • olan gelenektir.

    çocukken likörlü çikolatayı tam ağzıma atacağım anda dindar olmayan sülalemin dindar babaannesi elime vurup çikolatayı düşürmüştü: ''içkili o içkili! büyükler için'' demişti.

    ayrıca sigara ikram kaseleri de 80lerin sonunda çok yaygındı. dindar komşularımızda bile olurdu. hatta onlar kullanmasa bile likör bardaklı setlere sahiptiler. süs olarak durmasını bile severlerdi.

    poşetlerle oradan oraya koşturan çocuklar, bir evde rast gelen sayısız akraba ve komşu, zır zır çalan telefonlar... tüm şehirde bir curcuna olurdu ki, sorma gitsin..

    2000'lere kadar afgan-paki gelenekleriyle yaşayıp kendi mahallesinden çıkmayanların ve sonrasında akepe tarzı dindarlıkla yoğrulup her şeye düşmanlık besleyenlerin bilmediği şeyler tabii...

    ilgili dönemde özal'ın bir haberi: görsel

  • - kuzen italya'dan gelecek yarın sabah onu alacam havaalanından...

    - kuzenimin sevgilisi gelecekmiş bugün...

    - bizim kuzen de kısa film işleriyle uğraşır...

    - tatilde kuzenlerin yazlığına gideceğim...

    - kuzenle çok eğlendik yaa

    kim abi bu kuzen herkes kuzenini anlatıyor diye sordum kendime. ne güzel kuzenler bunlar. kuzenler ne kadar karizmatik, ne kadar eğlenceli ve sempatik. herkesin ne kadar orijinal kuzenleri var.

    kuzen ben de halamgilin oğluna denk geliyor. kendisi traktör gibi heriftir. belki de sırf bu yüzden ona hiçbir zaman kuzen demedim. adam ozan arif, cengiz kurtoğlu dinleyip, kartal'la tur atardı şehrin sokaklarında; hala kurtlar vadisi izler mesela. son yıllarda artık geçim derdinde; göbeği de saldı. amcamgilin oğlu versiyon kuzen de öyle adam direksiyonun koynuna girmiş bıçkın şoförler gibi servis çekiyor sultanbeyli'de. kimseye de eyvallahı yok sorsanız.

    o yüzden bende kuzen filan yok, halaoğlu dayıoğlu var. bi milletin kuzenlerine bakıyorum; bi' benim amcaoğluna bakıyorum başım dönüyor şerefsizim.