hesabın var mı? giriş yap

  • az önce aklıma gelen olay. birazdan tayyip erdoğan ve fatih terim'e mail atacağım bu linki, artık uygun görürlerse...

    öncelikle tüm ülkeler ve nüfuslara bakıyoruz.
    http://en.wikipedia.org/…s_and_dependencies_by_area

    ben yukarıdan aşağı bir göz gezdirdim kolaylık olsun diye. 249 ülke varmış dünyada. rusya, kanada, çin, abd, brezilya, hindistan, arjantin, fransa, almanya, ingiltere, israil, ispanya, italya, japonya, pakistan, kuzey kore, avustralya, güney kore'ye şimdilik bulaşmamak lazım, bunlar baya güçlü. vatikan'a da saygıdan dolayı savaş açmayalım. çek cumhuriyeti de bize ters gelen bir takım onları da çıkardım. kaldı 228 ülke. dakikalarca internetten araştırdım bir vanuatu'yu bir laos'u alamamamız için hiç bir sebep yok arkadaşlar, nasıl gelmedi şimdiye kadar aklımıza bu. boş boş takılacağımıza az fetih yapalım elimize mi yapışır.

    tamam osmanlı imparatorluğu işi yürümedi ama hatalarımızdan ders aldık... hepimiz az çok muhteşem yüzyıl'ı izleyen insanlarız sonuçta. birbirimize destek olursak maldivler'e vizesiz gitmemiz işten bile değil.

  • özel isimle sözlük nicki alınmasının yasaklanması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

    rahmetli fransız oyuncu marie trintignant hakkında bir şeyler okumak isteyenler, başlığı açtığında ekseriyetle saçma sapan bir sözlükçü ve 70 bin dolar hakkında yazılanları görecek.

  • ozellikle kis soguklarinda nasil bunu nasil becerebildiklerini dusunemedim cocuk tipidir, davranisidir. kimseler uyanmadan kalkip pijamasiyla koltuğa oturur, minicik parmaklariyla uzaktan kumandanin dugmelerine basip sevdigi cizgi filmi izlemeye koyulur. salona bir baskasinin gelmesi onun icin hic bir sey ifade etmez. cunku bambaska bir hayal aleminin dehlizlerinde kulac atmaktadir. cocuk iste...

    yıllar sonra gelen edit: benim çocuğumdur.*

  • sokakta çöp karıştıran dalmaçyalıları, husk'yleri, terier'leri görünce içimi bir hüzün kaplıyor...

    sokak köpeği doğuştan "alfa". çöpten yemeye alışmış. çomar doğmuş, çomar ölecek. işini biliyor, fırsatçı, uyanık, açgözlü. hayatında hiç sevgi görmemiş, onun için kendinden başkasını sevmiyor.

    ama sen asil bir köpeksin, kuru mamalarla beslenmişsin, yıkanmışsın, bakılmışsın, sevilmiş, şımartılmışsın. sonra birden bire sokakta tek başına bırakılmış, "başının çaresine bak" denmişsin.

    allah hiçbir canlıyı gördüğünden geri koymasın... çok zor çok...

  • sanırım "madem avrupa'da tecavüz ediliyor, biz de neden bu kadar safsata" ima edilmeye çalışılıyor. bilal'e anlatır gibi anlatayım; "orada" tecavüz mağduruna linç değil koruma, tecavüzcüye ise ceza verebilen, işlevini ve hakimiyetini kaybetmemiş bir yargı hakimiyeti mevcut canım. şimdi geceleri kızını okşayıp, karını dövmeye devam edebilirsin.

  • ruha dokunan, huzurlu olduğu kadar hüzünlü, insanı istediği tüm duygulara koşturan harika müzikler yapan grup.

    öyle ki artık için bunalır kaçmak istersin, tüm bu sıkıntılardan, kandan, vahşetten, gündemden... birdenbire kendini deniz kenarında, gün batımında sahilde yürürken hayal edersin. ordan yağmurlu bir güne koşarsın, sağanak yağışın içine işlemesine izin verir toprak kokusunu çekersin burnuna... gece oluverir, birden yalnızlaşır hüzünlenirsin, ağlayasın gelir... sonra bakmışsın, özgecan aslan'ın ve yok yere ölen bütün kadınların mezarında ağlıyorsun. bu grup tüm bu duygu silsilesini yaşatır insana.

  • ilk görüşte aşk yaşamayanın anlamayacağı birşeydir. yaşayana kadar ben de kalkıp "olur mu lan öyle şey" diyordum, ergen ergen konuşmayın diyordum.

    mesele fiziksel güzelllik değil, her ne kadar onlardan geri kalır yanı olmasa da, hem türkiye'de hem de yurtdışında mankenlik yapan kadınlarla da birlikte oldum, ilk görüşte dibim düştü ama aşık olmadım. aşk fedakarlık mevzusu da değil, hiç tanımadığım birisi zarar görmesin diye suratımdan vuruldum, ama aşık olduğum kişi için böyle bir şey yapmadım mesela. onu gördüğüm anda içimde daha önce olmayan bir şey oraya yerleşti, bunca sene var olduğunu bilmediğim bir şey içimi kapladı. önceden de sevgililerim olmuştu, sevmek böyle bir şey diye kabul ettiğim şeyin aslında sevgi olmadığını o an anladım.

    nefes alacak yerim bile kalmamıştı, hani soluyorum ama aldığım hava bile içime işlemiyor, sadece onun parfümünün kokusu geliyor. bakıyorum ama sadece o var, kalan her şey flu. bir kaç cm uzağımda sadece, daha önce binlerce kişiye temas etmişimdir ama ona dokunmayı hem herşeyden daha çok istiyorum hem de hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyorum. kelimelerle anlatmam mümkün değil, yeni bir renk tarif etmeye benziyor, sadece ben biliyorum, nasıl anlatayım ki, sadece yaşamış olan anlar, ona da tarif etmeye gerek yok.

    zamanla sevmek ise zamanla kabullenmektir, insan zamanla sevilen bir şey değildir. arkadaş seçerken uyuz olduğunuz kişiyle zorla bir şeyler yaparak arkadaş olmaya kasmazsınız, kafanız uyuyorsa arkadaşınız olur, arkadaş gibi daha az önemli bir pozisyonu bile seçerek dolduruken sevgiliyi zamanla şeyolur ya diye seçmek hiç mantıklı değil. ha tabi bunu şimdi diyorum, çünkü ilk görüşte aşkı yaşadım, önceden ben de zamanla düzelir, zamanla olur, hallolur diye düşünüyordum, sonradan anladım doğru bir yaklaşım olmadığını.