hesabın var mı? giriş yap

  • elementler, özellikleri birbirine benzeyenler alt alta gelecek şekilde, artan atom numaralarına göre sıralandığında bir cetvel oluşturur. oluşan bu cetvele periyodik cetvel denir.

    1869 yılında rus kimyacısı dimitri mendeleev tarafında yapılmıştır. 1877 yılında alman bilgini lothar meyer de mendeleev’ den habersiz olarak bir periyodik cetvel yapmıştır. bu iki cetvel hemen hemen birbirinin aynıdır. meyer; elementleri, cetvelinde fiziksel özelliklerine göre sıralamış, mendeleev ise elementlerin atom kütlelerini dikkate alarak artan atom kütlelerine göre cetvelinde sıralamıştır. bu sıralamada birbirini izleyen elementlerin değerliklerinin ve öteki özelliklerinin, belirli sayıda elementten sonra tekrarladığını, yani bu özelliklerin periyodik olduğunu görmüştür.

    mendeleev; hidrojen elementini, özellikleri o zaman bilinen elementlerin özelliklerine benzediği için ayrı bırakarak ondan sonra gelen elementleri (li, be, b, c, n, o, ve fu) bir satır üzerinde (periyotta) atom kütlelerine göre sıraladı. böylece, bu elementlerin özelliklerinin ve değerliklerinin adım adım değiştiğini gördü. o gün için bilinen ve atom kütlesine göre flüordan sonra gelen element sodyum idi. sodyumun özellikleri, ondan öncekilere değil, lityumun özelliklerine benzediğinden, sodyumu ikinci satırın(periyodun) başına, lityumun altına getirmesi gerekmiş ve bu suretle de yeni bir periyot başlamıştır. bu periyotta sodyumdan sonra, birinci periyottaki elementlere adım adım benzeyen mg, al, si, p, s ve cl gelir. bunlardan sonra atom kütlesine göre sırası gelen element potasyumdur. bunun özellikleri sodyumunkine benzediği için sodyumun altında potasyum yer alacak şekilde, potasyum ile yeni bir periyot başlar. potasyum ile başlayan bu yeni periyotta atom kütlesine göre sırası gelen element kalsiyumdur. kalsiyumun özellikleri magnezyumunkine benzediği için onun altına yeni ikinci sütuna yerleştirilir. kalsiyumdan sonra o zaman bilinen element titandı. ancak titanı, özellikleri bakımından alüminyumun altında göstermeye imkan olmadığını gören mendeleev, üstün bir önseziyle, kalsiyum ile titan arasında bir elementin bulunması gerektiğini söylemiştir. bu nedenledir ki mendeleev, atom kütleleri sırasına göre kurduğu gruplarda, özellik bakımından benzeyen element yoksa, yerini boş bırakmıştır. bunun sonucu olarak mendeleev’ in periyodik cetvelinde bazı boşluklar meydana gelmiştir. mendeleev, bu boşlukları açıklamasını bilmiş, o gün için bilinmeyen ve periyodik cetvelde 32 numaralı yeri alması gereken elementin özelliklerinin ne olacağını tahmin etmiştir. ayrıca, mendeleev’ in sisteminde boş kalan yarlarda bilinmeyen elementlerin bulunması gerektiği fikri yeni elementlerin keşfine yol açmıştır.

    bugün periyodik cetvelde elementler, atom kütlelerine göre değil, atom numaralarına göre dizilir. böylece mendeleev’ in sisteminin aksaklığı ortadan kalkar. çünkü kimyasal özellikler, atom kütlelerinin periyodik bir fonksiyonu değil, artan atom numaralarının periyodik bir fonksiyonudur. elementler artan atom numaralarına göre periyodik cetvelde dizildiğinde, elementlerin bazı özellikleri periyodik olarak tekrarlanır. bunun nedeni, elementlerin elektron dizilişleriyle ilgilidir.

    elementlerin özellikleriyle atomların elektron dizilişi arasındaki ilişkinin açıklanmasında çoğu kez değerlik orbitalleri ve değerlik elektronları terimleri kullanılır. bir atomun temel halindeki elektron dizilişinde yer alan orbitallerden en yüksek enerji düzeyindeki arbitallere değerlik orbitalleri denir. değerlik orbitallerinde bulunan elektronlara da değerlik elektronları denir. örneğin; elektron dizilişi 1s1 şeklinde olan 1h atomunun değerlik orbitali 1s, değerlik elektron sayısı 1’dir. 1s2 2s2 2p1 elektron dizilişi 5b atomunun değerlik orbitalleri 2s ve 2p, değerlik elektron sayısı 3’tür. benzer elektron dizilişine sahip olan elementler benzer özellikler gösterir. örneğin; soy gazlar olarak bilinen helyum, neon, argon, kripton, ksenon ve radon elementlerinin elektron dizilişleri arasında bir benzerlik vardır. elementlerin elektron dizilişleri yazılırken kısaltma yapılabilir. bu kısaltma her element için sadece değerlik orbitallerinde bulunan elektronlar açıkça gösterilir. diğer elektronlar, söz konusu elementten atom numarası daha küçük olan soy gazın köşeli parantez içine alınan sembolü ile ifade edilmiş olur

  • üç kişi giyotinle idama mahkûm olur.
    bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi...
    *idam sehpasına ilk papaz çıkarılır. başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:
    – son sözün nedir?
    der ki:
    – ben tanrıya inanıyorum, o beni kurtaracaktır.
    giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:
    – onu serbest bırakın; tanrı onu korumuştur.
    böylece papaz idam edilmekten kurtulur. sıra hâkime gelir, ona da sorarlar:
    – demek istediğin en son söz nedir?
    der ki:
    – ben papaz gibi tanrıya inanmıyorum. ama adalete güveniyorum.
    giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur.
    bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:
    – adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.
    böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur.
    sıra fizikçiye gelir. ona da;
    – son sözünü söyle derler
    der ki:
    – ben ne tanrıya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim... bildiğim tek şey şudur: giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
    görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.

    toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!..
    gerçeğe talip olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır.

    debe editi: yaran fıkra olmaktan ziyade düşündüren bir fıkra... debe için teşekkürler.

    edit: bu fıkra mükerrerdir...

  • dokuzdan dördü çıkaramayan itü mezunu inşaat mühendisinin yaptığı evlerde oturmak

    edit : inşaat mühendisleri ve itü mezunlarından bolca hakaret içerikli mesaj aldım genellikle yanlış anlamış olamaz mı minvalinde. inşallah oturduğunuz evlerde, geçtiğiniz köprülerde statik - mukavemet hesaplarını yanlış anlamamışlardır sayın inşaat mühendisleri.

  • - bayern deplasmanı
    - 75 dakika 10 kişi
    - 5 golle yakayı kurtarmak
    - milyonlarca yürek
    - tek bir soru

    "siz o maçta 8 tane yemeyi nasıl becerdiniz, allah aşkına!?"

  • istifa etmelidir.
    ülkenin dörtte birinden oy almış partiye dinsiz partisi, oy verenlere dinsiz demeye hakkı yoktur.
    kampüste oruç tutmayanları dövdükten sonra kantinin arka kapısında sigara içen partilileriyle karıştırdı sanırım.

  • kardeşi prenses, babası lord olan maraba. ama eşeklik bunda değil, obi van denen hıyarda. ulan zaten komşuymuşunuz. arada bi uğra, bi iki figür göster şu çocuğa. babasını daha el kadar yavruyken alıp yetiştirdiniz. işi kaptı iblis gibi oldu maşallah. bunu bıraktınız tozun toprağın arasında, oturdu bokuyla oynadı yirmisine kadar. e nooldu sonra ışın kılıcını gördu merteksandı, r2d2'dan kardeşinin hologramını buldu, bakıp 31 çekti. kazık kadar adam olduktan sonra da geçtiniz karşısına yok forcedu yok light sidedı yok dark sidedı bi saat kafa ütülediniz. bunun babası daha bıyıkları terlemeden galaksinin yarısını dolaştı. düdüklemedik kraliçe bırakmadı. bu garibimin taktınız kıçına r2d2yu, yolladınız 900 yaşındaki cücenin yanına . ağaç yaşken eğilir dememişler boşuna. 3 film bitti anca buldu kendini de adam oldu herif.

  • jean michael seri'yi kötüleyeceksiniz bari fulham denen çöplük takım üzerinden yapmayın. adamlar geçen yıl 3 tane hoca değişikliğine gitti. üstelik o kadar kötü kadro kurulmuştu ki sonradan alınan babel bile bu takımda fark yarattı.

    sezona slavisa jokanovic ile başladılar. daha 10 hafta dolmadan paketlendi ve yerine raineri geldi. ligin son 10 haftası kaldığında da raineri'nin yerine 8 yıl fulham forması giyen scott parker'ı hoca yaptılar.

    takım championship'den bile zaten zar zor premier lige çıkmıştı ve slavisa jokanovic ile devam kararı aldılar. championship'te 1. olup direk yükselen wolwes'in tam 11 puan gerisinde 3. olan bir takımdı fulham. bu kadar sıkıntılı kadroya sadece jean michael seri alıp sanırım premier ligde kalınmayı beklemiyorsunuz. sonuç olarak fulham kadro mühendisliği sorunlu bir takımdı. üstelik premier lige yükseldiklerinde de kadroya ciddi derecede takviye yapmadılar. sonuç olarak premier ligde barınamadılar. üstelik takım hem kötü oynuyor hem de leblebi gibi gol yiyordu. fulham premier ligin en çok gol yiyen ve en az gol atan takımıydı. zaten böyle leblebi gibi gol yiyen bir takımın hücumu hiç bir zaman düzelmez çünkü arkayı sağlama almadıktan sonra istediğin kadar gol at. -47 averaj ile küme düşen bir takımda elbette bencil oyuncular değerine değer katardı. ama jean michael seri o bencillikte bir adam değil. o yüzden de fulham macerasını çok fazla kıyaslamamak lazım. hastalığı ya da başka etkenlerde bu konuda çok etkili olmamıştır. bozuk meyvelerin arasına sağlam meyveyi de koyarsanız sağlam meyvede bozulur. fulham'ın geçen yıl ki çöp kadrosuna messi'yi koysanız yine fark yaratamazdı. çünkü fulham izleyenleri kabız eden kötü bir takımdı.

    jean michael seri'nin en iyi dönemi de belhanda ile beraber oynadığı 2016-2017 sezonuydu. belhanda ile beraber 10 gol 14 asist yaptı. iyi de bir ikili oluşturmuşlardı. ikisi de birbirlerine iyi ikame eden oyuncular. o yüzden jean michael seri'nin belhanda ile orta saha da çok iyi oynayacağını düşünüyorum. ayrıca orta sahaya bu iki oyuncunun arkasına mutlaka süpürücü bir defansif orta saha lazım. iki oyuncu da oynadıkları mevki itibari ile çok top kaybı yapacaklar. arkalarını toplayacak bir oyuncuya ihtiyaç var. burada ki arkadaşlar bu adamı fernando ya da yaya toure tarzı bir orta saha zannetmesin. bu adam ofansif orta sahadır.