hesabın var mı? giriş yap

  • birisi lv cüzdan yazmış. lc waikiki sandım bi an. google'layıp anladım sonra.

    bu da benim fakirlik gösteren detayım olsun :(

  • dün ilkokuldan mezun oldu yazmış damat berat. hangi okul acaba? bizim buradaki ilkokullar geçen hafta kapandıydı.

    mesaj kutusu patlama editi: günübirlik bulgaristan'a gittim geldim mesaj yağmış, hepsini okuyamadım henüz.

    özel okullar nisan ayında 1hafta tatil verdikleri için 1hafta geç kapanıyormuş.
    mevzubahis okul da piyasadaki özel okullardan farklı olarak kapısında polis bekleyen ve gbt yapmadan içeriye almayan, yıllık ücreti geçen sene 90 bin tl olduğu söylenen kısacası buymuş: https://www.nunokullari.com/…s/nun-ilkokulu-kampusu

  • piyano, gitar ya da flüt gibi pek çok enstrüman, antik çağlardan günümüze değin süren ve hiç bitmeyecek olan “en iyi tınıya ulaşma çabası”nın bir sonucu olarak biçimlenmiştir. çoğunlukla öncüllerinin eksiklerini gidermek için yapılan her yenilik mükemmele yakın ama geliştirilmeye de açık tasarımlar ortaya çıkarmıştır. pek çok kere rezonansı iyileştirmeye yönelik gerçekleşen bu yenilikler, hep mekanik olmuş ve ancak ardılları katkılarıyla son hallerine ulaşmıştır.

    bu açıdan bakılacak olursa, gitar, flüt ve hatta piyano bile tam olarak bir mucidin eseri, bir mucidin buluşudur diyemeyiz…

    binlerce yıl evvelki insanların bile, çekiç seslerine ya da rüzgârın ıslığına dair yorumları vardır. gözlemleri sayesinde edindikleri bilgileri zamanla organize edip, karışık, bütün ve uyumlu sesler çıkaran aletlere, enstrümanlara çevirdiler. bildiğimiz müzik aletleri, medeniyetin sabırla damıttığı bir sürecin eseri olmuştur hep.

    işte tüm bu evreleri yaşamamış hatta mucidi tarafından yaşatılmamış bir enstrüman; theremin. az evvel bahsettiklerime tamamen zıtlık teşkil eden bir enstrüman bu. zira medeniyete bıraksak hala keşfedilmemiş olabilirdi. bu sebepten theremin’i anlatırken mucidi lev sergeyevich termen’i icadından evvel anmak gerekir.

    her ne kadar medeniyetten hızlı davranıp manyetizmayı kullanarak bir enstrüman geliştirmiş, elektronik müziğin ilk enstrümanını icat etmiş olsa da gomidas’la birlikte geçtiğimiz yüzyılın kıymeti bilinmemiş iki müzik dehasından biridir kanımca lev termen.

    1914’te st. petersburg üniversitesinde fizik eğitimine başlayan termen, henüz 22 yaşındayken yani 1918’de basınç altındaki gazların yoğunluğunu ölçecek bir alet üzerinde çalıştığı sırada heterodin üreten osilatörler keşfediyor. tesadüf eseri bulduğu bu devrenin çok hassas bir algılama yeteneği olduğunu hatta ellerinin hareketlerinden dahi etkilendiğini fark ediyor. lev termen’i özel kılansa işte bu keşfi bir müzik aletine çevirmesiyle oluyor.

    hali hazırda bir çello öğrencisi de olan termen, keşfettiği uyarıcı tetikleme sistemini bir müzik eseri çalabilecek biçimde geliştiriyor. başlarda tek antenli ve sadece frekans üreten theremin 1919 yılına gelindiğinde günümüzde bile çok değişikliğe uğramamış son halini alıyor. buna göre, dik duran anten yatay eksendeki hareketlerin antene uzaklığını ölçüp frekans-nota olarak yorumlarken, bir diğer kapalı anten yine elin uzaklığına göre çıkacak sesin genlik miktarını belirliyordu. zamanla bu tasarıma ses dalgasına biçim de atayan parametreler eklendi. ve termen daha sonradan kendi adıyla anılacak olan bu enstrümana etherphone adını verdi.

    1921’de 8. rusya elektronik mühendisleri konferansında ilk prototipi tanıtılan theremin çok büyük ilgi çekti ve aynı konferansa katılan lenin’in desteğini de alarak 1927’den itibaren avrupa ve birleşik devletlerde tanıtılmaya başlandı. lenin bu buluşun bir elektrikselleşme devrimi olduğunu ve böyle bir icadın komünizmi güçlendireceğini düşünüyordu. 1927’ye kadar lev termen, lenin’in de desteğiyle 600 theremin yapıp, kendini de performans verecek kadar geliştiriyordu. ayrıca o bir bilim adamıydı ve 1921–1927 yılları arasında görüntü aktarımı ve televizyonun icadına fikir verecek çalışmalar daha yaptı. ancak bu çalışmaları rus hükümetinin çok gizli sınıfına dahil etmesi sebebiyle çok fazla bilinemedi.

    theremin rusya dışındaki ilk performanslarına avrupa ülkelerinde başladı. gittiği yerlerde rus büyükelçisi gibi karşılanan theremin, kendi ülkesinde gördüğü ilgiden çok daha fazlasını burada bulmuştu. öyle ki performanslar sırasında izdihamlar hatta paris’teki sahne sırasında polise ihtiyaç duyulan bir galeyan meydana geliyor. hayatlarında daha evvel ses yükseltmeye yarayan bir speaker görmemiş 1920’lerin izleyicisi arasında thereminden çıkan sesin ruhların sesi olduğu söylentisi yayılmış ve bu ilgiyi katbekat arttırmıştı.

    amerika’ya sarkan turne sonunda lev termen 1930ların ortasına kadar bir daha rusya’ya dönmüyor. zira burada yaptığı keşifler bir rejimin malı edilmiyor ya da devlet sahiplenip çok gizli damgasını vurarak yayılmasını engellemiyordu. ayrıca bireysel bir patent alma hakkı da vardı ve öyle yaptı. tanesi 500 dolardan satılan tam 3000 theremin üretti ancak icrası çok zor olduğu için hiçbir zaman ticari başarı kazanamadı.

    avrupa turnesi sırasında tanıştığı ve theremine ilgi duyan clara rockmore ile birleşik devletler’de de çalışmaya devam etti ve onunla birlikte çalışarak thereminin üstünde çeşitli değişikler ve düzeltmeler yaptı. bu yetenekli genç bayan 1998’de hayata gözlerini yumana dek melodik müzik icrasında kullanarak theremini ciddi bir enstrüman haline getirdi.

    1938’de birleşik devletler’deki çalışmalarını yarım bırakıp birden ortadan kaybolan lev termen 1947’ye kadar ortalarda hiç görülmüyor. bu ortadan kayboluşun sebebi tam bilinemese de rusya tarafından ajanlıkla suçlanıp kaçırıldığı ve 10 yıl kadar mahkûm tutulduğu söyleniyor. 1947’de moskova konservatuarında değişik thereminler ve çalma teknikleri üzerinde yeniden çalışmaya başlayan termen, bir yandan da kgb için elektronik aletler üretmeye devam ediyor. ancak theremin 1970’lere kadar seri üretime giremeyip, çok fazla sanatçı yetiştiremiyor.

    icra biçiminin dikkat çekici görselliği, çıkarttığı sesin kendine has tınısı ya da manyetik prensiple çalışan bir müzik aleti olmasına rağmen theremin yeterli sayıda icracıya sahip değil. çalım tekniğinin zor oluşu, hava sıcaklığındaki ani değişimlerde standart ses aralığını kaybedecek kadar hassas oluşu ya da enstrümanın portatif hale ancak son yıllarda gelmesi sebepleri yüzünden bir solo çalgı olabilecek kadar hala gelişmedi. günümüzde ise deneysel müzik, tonal ya da atonal doğaçlama sanatçılarınca yeniden aktifleşmeye başladı.

  • sektör: askerlik
    pozisyon: eğitim çavuşu (kısa dönem)
    ücret: 21 tl (aylık net ~ 2010)
    artıları: altınızda onbaşı ve erler var egonuzu tatmin edebilirsiniz.
    eksileri: üzerinizde milyon tane komutan var egolarını tatmin edebiliyorlar.

  • türk kahvesi denilen şey bir zamanlar gerçekten de türktü, çünkü kahve yemen'de yetişiyordu ve yemen 110 yıl öncesine kadar türk toprağıydı.

    sabah yenilen yemeğin adı kahvealtı. amaç kahve içmek, yediğin şey de kahvenin altına yeniliyor, kahve mideyi yakmasın diye. dünyada eşi benzeri var mı bu ibarenin bilmiyorum. günün ilk öğününün adını kahveyle ilişkilendiren başka bir kültür ben görmedim.

    tabi arabistan elden gidince, kahve ithal etmek pahalı olduğu için karadeniz'de çay üretimi başlamış. karadeniz çayı da orijinal çay değil tabi ama biz alıştık. ben alıştım en azından. çin, hindistan, sri lanka çaylarını sevmiyorum. darjeeling first flush bulursam içerim o ayrı tabi. yoksa zift gibi seylon çayını ne yapalım.

    şunu da söyleyeyim, karadeniz çayı gerçekten kaliteli çay olsaydı onu da bulamazdık, çünkü ihraç edilirdi ve tıpkı fındık gibi, badem gibi türkiye'de yetişmesine rağmen ulaşılması zor bir ürün olurdu. karadeniz çayını bizden başka kimse içmediği için uygun fiyata alabiliyorsunuz. kıymetini bilin.

    şu anda da döviz sıkıntısı olduğu için öyle kahve ithal edilecek içilecek filan bunları unutmak lazım. çaya devam. zaten iyi kahve türkiyeye gelmiyor. içtikleriniz çöp.

    bir süre önce yurtdışından iki kilo çekirdek kahve sipariş ettim, gümrükteki adam bana "türkiye'de kahve mi yok?" dedi. sanki türkiye'de kahve yetişiyor. konteynerle getirene de aynı soruyu sorabilir mi acaba? biz içimlik iki kilo getirdik diye olay oldu. bu millete laf anlatmaktan yorulduğum için haklısın hocam dedim, vergisini ödeyip geçtim. bu da böyle bir anımdır.

  • videosunun altındaki "the drill was made in china, wasn't it?" yorumu ile yarmıştır.