hesabın var mı? giriş yap

  • hiç bir zaman hiç kimsenin sonsuz aşkı olamayacağını anlamak kadar koymaz adama...

    evlenmek kolay. sevmek de zor değil. ama sevilmek... işte onu bilemezsin.

  • normalde aktrollere asla yazmam ama şehit polisimizin kanı hala kurumamışken, çatışma görüntüleri gösteriyorum ayağına siyaset yapmak tek kelimeyle adiliktir, şerefsizliktir, şehit kanından beslenmektir.

    bari şehidimizi alet etmeyin köpekler...

  • geçilen dalgalardan sözlükte nerdeyse hiç olmadığını anladığım erkek gurubu ha tabi sözlükte 1.75 in altında kız 1.90 nın altında erkekte yok kelde yok kıllı göbekli erkek te yok kara kaşlı kara gözlü zaten hiç yok vay anasını hitler yıllarını boşuna harcamış ari ırk sözlükte yaşıyor

  • alman hükümetini göreve davet ediyorum, iptal edin vatandaşlığını, yollayın gelsin buraya. yeter kızın çektiği.

  • çalıştığım yere dünya güzeli bir tekir geliyor. mama verdik, sevdik ettik derken, abarttık içeri aldık. ben zaten dış kapının yakınındayım. hayvancık her sabah beni bekliyor, benimle ofise girip bütün gün yanımda yatıyor. akşam da benimle çıkıp beni yolcu ediyor. iki gıdım mama verdim ama yüzüme öyle bir bakıyor, ellerime yüzünü öyle bir sürüyor ki, içimi acıtıyor. ofisin diğer bölgelerine gitmeyi bile denemiyor, sadece ben gidersem arkamdan geliyor. tuvalete gidiyorum peşimde, mutfağa gidiyorum peşimde, masaya döndüğümde gene kıvrılıp yanıma yatıyor. iki damla su, azıcık mama, arada uzanıp başını okşuyorum, bütün yaptığım bu, ama sevilmekten öleceğim.

    efenim resim isteyenler için buyurun şirin hanım:
    http://i.hizliresim.com/pbrm1q.jpg
    http://i.hizliresim.com/ml6872.jpg

    ayrıca;
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

    not: havalar soğuk pisicikleri de unutmayın yardımlarınızda.

    büdüt: nazar değdi efendim, küçük patron kediyi istemediği için dışarı attık. sebep: çok dolaşıyormuş. başlarda sakin sakin yatıyordu alıştıkça her normal kedi gibi gezmeye başladı. neyse ne diyeyim ki? acı olan ise bana kediyi istemediğini açık açık söylemeyip hayvanı tutup paldır küldür sokağa atması oldu.

  • insanlara karşılıksız sevgi ve özveriyi anımsatan ve maalesef deprem bölgesinde hayatını kaybeden meksika arama kurtarma ekibinin bir üyesi.

    insan hayatını kurtarma yolunda kendisine eşlik eden eğitmeni villeda, afet bölgesinden yaptığı duygusal konuşmada, “seninle gurur duyduğumu söylemek istiyorum, çünkü sen her zaman güçlü, çalışkan ve asla pes etmeyen bir köpektin. elimden beni buraya getirdiğin için sana teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyor. maalesef benimle geri dönemeyeceksin, seni hep hatırlayacağım. umarım tüm meksika seni her zaman hatırlar, seni asla unutmazlar. bir gün tekrar görüşeceğiz” dedi.

    bizler de yaptıklarını hiç unutmayacağız proteo. seni hep sevgi ve minnetle anacağız.

  • + çok güzelsiniz gerçekten :)
    - ahah teşekkür ederim, de artık sizli bizli konuşmaya gerek yok canım ;)
    + sana demedim zaten.

    ...

  • başlığı açan yazarın iyi niyetini anlıyorum, yardım etmek isterken yaptığının çok doğal bir hareket gibi geleceğini de tahmin ediyorum, bana da öyle gelirdi ama zaten hiç kimseye izinsiz dokunulmaması gerekliliği bir yana, görme duyusunu kaybetmiş birinin birden sırtında bir el hissetmesi çok ürkütücü olabilir onun adına. şehirde binbir türlü insan var ve herkes iyi niyetli değil. kibar bir şekilde derdini anlatmış. anlayışla karşılamak gerek.

  • nuri killigil,asker bir ailenin ferdi olarak 1890 ylında istanbul'da doğdu.enver paşa'nın kardeşi,halil kut'un yeğenidir.1911-1912 yıllarında mustafa kemal atatürk ile birlikte trablusgarp'ta savaştı.savaş alanındaki başarılarından dolayı 28 yaşında yarbay oldu.

    1. dünya savaşı'nın sonlarında azerbaycan'a hakim olan rus ve ermeni birliklerinin müslüman katliamları yapmaları üzerine,fahri tümgeneral rütbesiyle kafkas islam ordusu adına azerbaycan'ı işgalden kurtarma harekatı başlattı.bakü'yü işgalden kurtaran nuri paşa,bakü fatihi olarak tanındı.itilaf devletleriyle yapılan mondros mütarekesi sonrası kafkas islam ordusu da dağıldı.

    istanbul'a çağırılan paşa,ingilizler tarafından tutuklanarak batum'a gönderildi. 1919 yılında azerbaycan türklerinin yardımıyla hapisten kaçırılmasının ardından milli mücadele'ye katıldı.erzurum ve kars'ta silah ve cephanelerin bakımı için bir atölye kuran nuri paşa,düşmandan ele geçirilen silahları onararak anadolu'ya yolladı.

    savaştan sonra zeytinburnu'nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü. bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretmeye başladı.daha sonra killigil fabrikasını genişleterek 1946'da sütlüce'ye taşıdı, yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine de başladı.

    ancak dünya silah lobisinin hamleleriyle silah üretimi engellenmeye çalışılır. engellemelerden bıkan nuri killigil, fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan ederek üretime gizlice devam etti.

    2 mart 1949 günü saat 17.10'da fabrikada faili meçhul peş peşe üç büyük patlama meydana geldi. ilk patlama kimyahanede olmuştu. oradan cephane deposuna sıçrayan ateş, mühimmatın patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. barut kokusu, galata köprüsünden hissedilmekteydi. fabrika çevresi, kordon altına alındı. içişleri bakanı, ankara’dan gelerek tahkikatla bizzat ilgilendi.

    aralarında nuri killigil'in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. nuri killigil'in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kaldı. olayın siyasi bir sabotaj olduğu da iddia edildi. 18 mart’ta olay mecliste görüşülürken, bazı milletvekillerinin "hadise örtbas edilmeye çalışılıyor" diye itiraz etmeleri, bu ihtimalin gözden uzak tutulmadığını gösteriyor.

    nuri killigil tarafından sınırlı sayıda üretilmiş 9 mm çapındaki, yarı otomatik killigil tabancası, zamanının ilerisinde bir tasarıma sahiptir. italyan silah üreticisi bernardelli tarafından kopyalanarak 1980'li yıllara kadar kullanıldı.mükemmel durumda saklanmış bir örneği istanbul harbiye askeri müzesi'nde görülebilir.

  • belediye otobüsünde bir amca ile aramda geçen diyalogda, yanıma doğru geldiğini görmem ile ayaklanıp;

    ben: gel amca otur ben zaten inicem şimdi.

    amca: burası mı rezerve edildi, ben daha önlerden bir yer ayırtmıştım ama heralde kapıldı... :)

    ben:hönk

    tabi çoğu kişi bu diyalogu duydu ama birkaç saniye tepki veremedi, meğersem amca patlatmış espiriyi. sonrasında otobüste gülüşmeler... tabi kimse 70'li yaşlarda amcadan böylesi zeka ürünü bir cevap ve sempatiklik beklemiyordu. o kadar alışmışız ki sen kalk ben oturucam tarzında olaya bakan yaşlı sinirli teyzelere...