hesabın var mı? giriş yap

  • insanı ilhamlandıran ve dünyayı bir sanatçının gözlerinden görmenizi sağlayan güzel kitap. patti smith ve robert mapplethorpe'un aşkın ötesine geçmiş dostluklarını ve birbirlerine olan bağlılıklarını anlatıyor. bunu anlatırken de dönemin tüm olaylarına, güzel film ve müziklerine yer veriyor. robert bir fotoğrafçı olduğu için kitapta onun polaroidle çektiği çok güzel fotoğraflar da var.andy warhol u, velvet underground u, bob dylan ı, janis joplin i seven insanlar eminim ki bu kitabı da cok sever. gerçekten hayatımda okuduğum en güzel ve samimi kitaplardan biri.

  • bir umut sarıkaya karikatürü

    not: ampül abi de uyardı ancak her şeyi ayrı yazınca başlık 51 karakter oluyor ve açılamıyor. aynı zamanda umut sarıkaya'nın karikatüründe de her şeyin birleşik yazılmış olması gözümden kaçmadı, rahat olun. her şeyin farkındayım ve bu durumdan memnun değilim.

  • holding 2 milyar tl gibi, herhangi bir insanın hayatı boyunca çalışsa kazanamayacağı bir parayı bağışlamış ama yazar efendinin derdi bunun vergiden düşülüp düşülmediği.

    gerçekten adam olmazsınız siz. çok kötü insanlarsınız.

  • kerem(5) ve annesi femme noir arabada müzik dinleyerek yolculuk etmektedir. the last shadow puppets - the meeting place çalmaya başlar.

    kerem: anne niye sorry diyor sürekli?
    femme noir: çünkü üzgünmüş keremcim.
    k: onu anladım, niye üzgünmüş yani?
    f: çünkü sevgilisinden ayrılmış.
    k: niye ayrılmış peki?
    f: söylemiyor şarkıda onu.
    k: sevmiyorlar mıymış birbirlerini?
    f: seviyorlarmış, o yüzden üzgünmüş zaten.
    k: e seviyorlarsa niye ayrılmışlar?
    f: bazen olur öyle. kavga etmişlerdir mesela.
    k: e biz de seninle ediyoruz ama barışıyoruz. severken ayrılmak çok saçma.

    kendime not: çekirdekten yetiştirip çift terapisti yapayım oğlanı.

  • uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşı aradım, bir sigorta şirketinde çalıştığını bildiğimden aramızda geçen konuşmanın fitilini verdim, şöyle:
    - beyefendi ben çükümü sigortalatmak istiyorum, fakat paha biçemiyorum.
    - biz biçeriz efendim, zaten 200 gram et parçası, fazla prim ödemezsiniz.
    - peki, başına birşey gelirse, siz yenisini takıyor musunuz?
    - yenisini takıyoruz efendim, fakat aynı yere değil.
    - orrozbuçocuuuuuu!!!
    (gülüşmeler)

  • çok üzücü bir durumdur. neden kullanıyorsunuz? diye sorulmuş.

    insanlar maalesef genç yaşlarda bu illete başlıyor. bu tozun tüccarları, bodi salonlarındaki gençlere yaklaşıp çat diye portein hapı iğnesi basıyor ve illet sürekli yayılıyor. geçen hafta maalesef bir arkadaş daha bu sebepten dolayı hayatını kaybetti.

    olay samsun'da gerçekleşiyor. akşam 21.00 sularında bodicilik salonunundan eve gelen r.s, annesinden acilen para istiyor. parayı alamayan genç önce annesinin bacağını ısırıp kandaki tozları çekmeye çalışıyor.

    yaralı annesinin bağırışlarını dinlemeyip toz tüccarlarını eve çağıran genç, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyaları değerinin çok altında satarak karşılığında portein tozlarından alıyor. komşuların iddiasına göre tüccarlar evden çıkarken ''yarasın koçuma, sütle iç tamam mı?'' gibi ifadeler kullanıyorlar. fakat toz bağımlısı genç kendisinden geçiyor ve porteinleri burundan çekince maalesef hayatını kaybediyor.

    tedavisinin ardından yerel basına konuşan anne e.s ise zehir tüccarlarının bir an önce yakalanmasını istedi. oğlu r.s'nin protein tozuna karşı verilen amansız mücadelede unutulmamasını temenni etti.

  • konya'da kimse kimseyi cumaya gitti diye işten atmaz, bilakis o kişi terfi alır. altında başka bir sebep vardır onun, camiye ayakkabıyla girip bira içmiş olabilir.

  • antik yunan'da işini seven bir heykeltraş.
    birgün bir kadının heykelini yapar ve yaptığı heykele aşık olup ona "galatea" (uyuyan aşk) ismini verir, giysiler ve mücevherlerle donatır. bu sırada sık sık afrodit'in tapınağına gidip tanrıçaya dua etmektedir, evindeki heykele benzeyen bir karısı olsun diye.
    afrodit sonunda heykeltraşın dualarını duyar ve heykel biraz da kendine benzediğinden dolayı heykeli canlandırmaya karar verir. bundan sonraki kısım iki şekilde anlatılır:
    1- pygmalion eve döndüğünde heykeli canlanmış bulur ve ayaklarına kapanır, galatea'da ona bakarak gülümser.
    2- pygmalion heykeli öperken heykel birden canlanır ve onun öpücüğüne karşılık verir.

    sonra evlenirler, afrodit'e şükranlarını sunmayı unutmazlar ve afrodit de karşılık olarak onlara mutluluk, sevgi ve sıcak bir yuva bağışlar.