ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
once upon a time in hollywood
-
olmuş muhteşem bir filmdir. tarantino’nun bu sefer bol aksiyonlu bir film çekeceğini korkuyla ve üzüntüyle bekliyordum. ama iyi ki öyle olmadı. o yine gerçek sinemayı yaptı. bol yıldızlı durağan bir film çıktı yine. durağan olması marvel sinemasına göre tabii. *
şu an çoğu kişi izlemediği için spoiler vermeyeceğim. kimse de vermesin. izlemeyenlerin hevesine sıçmayalım.
edit: film vizyona girdiğine göre birkaç şey söyleyelim;
insanların bu filme karşı tepkileri oldukça üzücü;
“ee noldu şimdi?”
“ben hiçbir şey anlamadım.”
“film güzel değil ya ne anlatıyo ki?”
ve benzer tepkileri hayretle dinledik. inanılmazdı. onların beklediği asıl şey şu: “kaslı bir süper kahraman olacak. bazı istenmeyen olaylar olduktan sonra insanları kurtarmaktan vazgeçecek. arkadaşları süper kahramanı ikna etmeye çalışacak. süper kahraman arkadaşlarının kurduğu süper kahraman grubuyla tekrar geri dönecek. süper kahraman grubu sanki kaybedecek gibi olacak ama asıl süper kahraman günü kurtaracak. günün sonunda süper kahraman taş gibi sevgilisiyle öpüşecek.”
üzgünüz moronsu’lar ama quentin tarantino o tür filmler çekmez.
--- ‘spoiler’ ---
araba sahnelerinde brad pitt hiçbir şey yapmadan araba sürüyordu. onun yerine başka sahnelerle oyunculuğunu konuştursaydı çok daha iyi olacaktı. tek beğenmediğim nokta bu. ancak yine de filmin tamamı çok güzeldi.
tarantino amca’nın tüm filmlerini izlemiş bireylerin yüzünde sebepsiz bir tebessüm göreceksiniz (işte bu yüzden bize ters ters bakmayın).
sharon tate’nin kendini izlerken gösterdiği tepki eminim ki herkese tanıdık geliyordur. kendi başarını, kendi ürününü izlemek... tarantino bu noktayı çok iyi yansıtmış.
olay örgüsüne hiçbir katkısı olmayan film seti sahneleri tam bir ustalık eseriydi. tarantino’nun ustalığı ve di caprio’nun 4-5 tane karakteri başarıyla aktarması hiç de kolay bir iş değil. zevkten başınız dönecek, filmi izlemeye gitmeden önce yanınızda peçete getirin.
savaş karşıtı, sevgi dolu, nefret karşıtı insanları bu filmin sonundaki kanlı sahneyi izletirsek şüphesiz kahkaha atarlar. tıpkı reservoir dogs, death proof, inglourious basterds’teki gibi. bu duyguyu özlemişiz.
ek: filmin sonu inglourious basterds’ta olduğu gibi değiştirilmiş.
--- ‘spoiler’ ---
ve yarısı terkedilmiş sinema salonu şu etkileyici sözlerle yankılandı: “e şimdi ne oldu? ben bir şey anlamadım.
özgüveni arttıran şeyler
-
otobüste "kaptan arka kapuaaaa!" şeklinde haykırmak.
harbiden iyi olan türkçe pop şarkıları
-
(bkz: rafet'ten sonrasını okumadım)
hakan hepcan
-
bu adamın ünlü olması gerçekten bu ülkeden bir bok olmayacağının kanıtıdır.
galatasaray
-
100 küsur yıllık geçmişine rağmen hakemsiz maç kazanmaya alışmamış camia. hakemsiz maç mı olur lan?
wi-fi kelimesini vayfay diye okuyan tip
-
http://youglish.com/search/wi-fi
yukarıdaki linkten yabancıların nasıl okuduğunu görebilirsiniz. üstelik amerikan, ingiliz ve avustralyalı aksanlarına da bakabilirsiniz. anadili olarak ingilizce kullananlardan daha iyi kaynak olmaz sanırım.
başka böyle aklınıza takılan kelime varsa da aratın buradan olsun bitsin.
aleyna tilki'nin türkiye'yi terk etmesi
-
her şeye rağmen ülkede güzel şeylerin de olduğunu hatırlatan haber.
7 ocak 2016 iran suudi arabistan savaşı
erkeklerle yolculuk etmek istemiyoruz
-
tam destek veriyorum ben de bir erkek olarak. ne erkeklerle yolculuk edicem lan bi otobüs dolusu kadınla yolculuk etmek varken. kih kih kih.
milli takımımızın euro 2020 şarkısı
-
hemen kotulemeye baslamayin, birkac kere dinleyince daha da nefret ediyorsunuz.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ödev yapmaktan, yazı yazmaktan nefret eden ilköğretim 1. sınıf öğrencisi ege eline bir kitap alıp öğretmeninin yanına gider...
ege: bu ne bu?
öğretmen: kitap...
ege: onu biliyorum da ne kitabı bu?
öğretmen: müzik kitabı...
ege: kaç ay oldu okul açılalı, niye bunu okumuyoruz hiç? bıktım artık yazı yazmaktan, biraz resim yapalım, şarkı söyleyelim falan! okula gelmek istemiyorum artık!!!
öğretmen: sen okula gelmezsen ben ne yaparım egeciğim?
ege: ne yaparsın? gelenlere yazı yazdırırsın yine!