ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
30 ağustos'un yunan zaferi olduğunun ispatı
türk basketbol tarihinin en büyük başarısı
-
bence en buyuk basari kadrosunu en iyi sayabildiginiz takimin elde ettigi basaridir. liseli olup da yasi yetmeyenler disinda herkes su takimi hatirlar heralde;
petar naumoski
tamer oyguç
ufuk sarıca
volkan aydın
conrad mcrae
ve baslarinda aydın örs
fenerbahce'nin kadinlarinin final oynamasi da buyuk basari tabi ki ancak fenerbahceliler de dahil sokaktaki vatandasin 99%'si bir tane oyuncu bile sayamaz su anda final oynayan takimdan. ya da baska bir ornek vereyim; ornegin gecen sene avrupa kadinlar basket sampiyonu kim oldu, en iyi oyuncusu kimdi 99.99%'si bilmez ne turkiye'de ne de avrupa'nin baska bir yerindeki insanlarin. birak gecen seneki sampiyonu, dunya tarihinden meshur olmus bir kadin basketci, ornegin kadinlarin michael jordan'ini, soyle desen de sonuc degismez.
*****
edit: bu dedigimin baska bir kaniti su an itibari ile yarin oynanacak final macina sadece 8 entry girilmis olmasi
(bkz: 24 mart 2013 ekaterinburg fenerbahçe maçı)
*****
her insanin vakti kisitli ve tercihini daha cok yapmak istedigi seylerden yana kullaniyor, bu durumda da bazi spor dallari cok daha dominant oluyor ister istemez. ben fanatik galatasarayliyim ama ışıl alben disinda bir basketcimizi yolda gorsem tanimam ne yazik ki. ha ışıl evlilik teklifimi kabul etse yarin evlenirim orasi ayri! kesinlikle bu sporcularin yaptiklarini kucumsemiyorum ve kendi dallarinda en iyi sporcu olduklarina da suphe yok ancak izleyici ve sporcu kitlesi bu kadar dar olan bir yerde elde edilen basariya turk basket tarihinin en buyuk basarisi demek gercekten de ezikliktir, fanatik antu kafasidir.
ayrica eger basari kriterimiz kendi dalinda en buyuk takim olmaksa, degil turk basket tarihinin tum turk spor tarihinin acik ara en iyi takimi son 5 yilda 3 kere avrupa'nin en buyuk kupasini kazanan (2'si nagmalup), 3 kere de kitalararasi sampiyonlugu kazanan galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı'dir.
galatasaray tekerlekli sandalye takimi
quadruple double
-
draymond green'in neyin artistliğine 6 sayı için kasmayıp* gerçekleştiremediğini anlamadığım hede. elalem triple double'a 1 rebound'u kaldığı için kendi potasına şut attı lan bu ligde. 10 tane top çalmışsın 10 asist yapmışsın 12 rebound almışsın 6 şut kullanıp 4 sayıya razı gelmişsin. tarihte 4 kez gerçekleşen bir olay olduğu düşünülürse draymond'un yaptığı cool'luk değil kerizlik olmuş.
16 haziran 2023 bozcaada'da fiyatların çıldırması
-
şüphesiz ki bu fiyatları normalleştiren dallamalar birazdan başlık altına damlayacaktır.
dolar bazında bile bu fiyatlar abes kaçıyor. ibiza'da, floransa'da bile böyle değil lan.
turizmciler, galericiler, taksiciler, emlakçılar… mahşerin dört atlısı.
çocukluktan kalma güzel alışkanlıklar
-
kulağına ikili kiraz takmak.
zerdaliler
-
asıl adı bu olmalıymış hani şarkının, zerdaliler yerine.
ne çok dinlerdik seninle bu canım şarkıyı. sen orda ben burda.
bundan sonra ilk kim diyecek "gel" diye bilemiyorum. belki de olmayacak artık bu şarkı. kimse çağırmayacak birbirini.
çünkü ben seni üzdüm, çok yordum. en kötüsü de bu, asıl üzüldüğüm bu. sende ben kendimi vurdum.
"anlardım aklından geçenleri
sustukça konuştuk sanki
sevdaymış meğer o içimizde
yıllardır uyuyan deli
sessizlik sensin geceleri"
aramızda ince bir iplik vardı sanki. önce beni sana bağladı. öyle ki kalbine, düşüncene giden yolu bilirdim. sen söylemeden bilirdim bir sürü şeyi, hissederdim. zamanla o ince iplik senin de kalbine dolandı, bana doğru yol oldu. bir zaman geldi ki sen de hissetmeye başladın benim aklımdan geçenleri. susarken üstelik, bir kelime bile etmemişken, o susuş sonlarını "öyle işte" diye bitirdiğimizde, anlardık aklımızdan geçenleri.
arada uzaklıklar varken ve elimizde sadece kelimelerle birbirimize ulaşmak varken o susuşlar kıymetliydi. hele bir mektuba şöyle başlamıştın ya sen, benim içim erimişti okurken; "ne yazacağımı bilmiyorum, yanında susmaya geldim. öyle." sen burada olsaydın, ya da ben orada, velhasıl karşı be karşı olsaydık konuşmaya hacet yoktu zaten. öyle bakardım sana uzun uzun. arada ellerimle yüzümü kapatırdım belki, utanırdım biraz işte, ne var. hem güneşe o kadar uzun süre bakılmaz...konuştuğumda da çok konuşurdum bak, konuşmam gereken, söylemem gerekenin dışında ne varsa onu konuşurdum; heyecandan, korkudan, sevgiden...
seninle aynı şehirde yaşamadım, sana bir caddede rastlamadım mesela, eğer rastlasaydım mutlaka tanırdım seni. belki bu yüzdendir insanların yanımdan, içimden geçip gitmesi, benim onları bile görmeden yürümeye devam etmem. ne zormuş şu uzaklıklar, ah ne zormuş başka başka şehirlerde emanet gibi yaşamak. şarkılara, kelimelere, mektuplara tutunarak bir sevgiyi yudumlamaya çalışmak ne zormuş.
konuşurken ellerin, kolların nasıl hareket eder, kızınca nasıl çatılır kaşların, gülünce nice haller alır güzel yüzünün coğrafyası? daha ben bunları bilmez görmezken nasıl da bu kadar yandım ahh... o kırmızı iplik var ya hani, beni ruhuna ulaştıran, seni bana getiren o bağ; ruhunu sevmişim demek ki, ruhunla ışımış üstüm başım.
sen kiminle istersen yürü yaşadığın şehirde. görebildiğini, dokunabildiğini, yanında olabileni sev istersen.
ama bak bu kadar kahve içmişiz. hiç mi hatırı yok?
ben ipin öbür ucundayım. birazcık çeksen anlarım orda olduğunu, coşar, taşar, ışırım yine.
içimdeki mavi kuş yine şarkılar söylemeye başlar, büzüşüp bir kenarında oturmaz kalbimin kafesinde.
dedim ya, ben ipin öbür ucundayım.
fincana kahve koydum gel de bana lütfen.
sadece bu. sonra git istediğin yere.
bilsen ne çok şey aslında bu.
al pacino bal pacino yanakları gül pacino
-
corleone yöresinden derlenmis bir sicilya türküsü
uzaylıları eninde sonunda bulacağız
sakallı çalışma özgürlüğü
-
başörtüsü nasıl serbest oldu ise sakalın da kesinlikle serbest bırakılması gerekmektedir , koskoca enerji bakanı hacı sakalı bırakınca bişi yok gariban memur ,bankacı sakal bırakınca oouuvv!!!
abd arama kurtarma ekibi
-
uzun yazmaya gerek yok, bizim insana iyilik yaramaz.
adamlar herturlu imkani saglamis, ama sizofren ne anlatmaya calisiyor belli degil.
edit : dincisi, solcusu gunlerdir topluma şizofreni pompalıyor. bunlar icin dunyadan izole olacaksınki icerdeki diktalar zarar gormesin