ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bana cumhurbaşkanını arattırmayın
-
ece erken'in kocasının, eğlenmeye geldikleri mekanda olay çıkarması üzerine kendisini dışarı çıkaran güvenlik görevlilerine söylediği cümle. ece erken'in tayyip erdoğan yanlısı olduğunu biliyoruz da bu ne amk... aynı şeyi ben yaşasam arayabileceğim en yetkili kişi mahallemin muhtarıdır.
http://www.f5haber.com/…i-karistirdi-haberi-115422/
preet bharara
-
ben de kendisine bir şiir yazdım
bharara yoktu
düşman çoktu
bharara geldi
düşman şok
öğrencinin barınmasının temel hak olmadığı gerçeği
-
evet, temel hak dediğin şey cumhurbaşkanının kendine üç saray yaptırıp on üç uçak alması falandır. devletin ne alakası var eğitimle öğrenciyle falan, manyak mısınız nesiniz?
inanılmaz kürt düğün halayı
-
çok teşekkür ederim. şimdi youtube benim için bir süre halay tavsiyesi yapacak.
bülent kayabaş
-
allah rahmet eylesin. fasulye filmindeki efsane tenisci muhabbeti hep aklimdadir.
paul thomas anderson
-
gerçekten müthiş bir adam. dahi gibi birşey olduğunu düşünüyorum hatta. hakkinda bildiklerimi yazayim da tam olsun.
çok fazla sigara içer.
17-18 yildir komedyen maya rudolph'la birliktedir. 4 cocuklari vardir.
fiona apple, bu abimiz icin "hayatimın aşkı" der.
quentin tarantino'nun en yakın arkadaslarindan biridir.
hamptons dolaylarinda yaşar. senaryolarını da bu deniz kenarındaki evinde yazar.
annesiyle çok sorunlu bir geçmişı vardir.
fazlası vardır ama şu an aklima bunlar geliyor. kronolojik olarak filmlerini izleyin. mükemmel seviyeye nasil yaklaştığını göreceksiniz.
edit: en sevdiği film; sidney lumet’nin 76 yapımı network filmidir.
jonny greenwood, filmlerinin çoğunun müziğini yapar. aynı zamanda iyi arkadaşıdır. dolayısıyla radiohead en sevdiği gruptur.
robert altman‘ı çok sever.
tabii ki kubrick hayranıdır.
shape of water filmini “son zamanlarda izlediğim en iyi film” diyerek tanımlar.
aimee mann ablamızı da çok sever.
bir de harvey weinstein ile çekilmiş şu fotoğraf beni ne zaman görsem çok üzüyor. o camiada olup, bu adamın manyaklıklarını bilmeme şansları yok. yapımcı karşısında diz çökmene ne gerek var acaba? kariyerinin başında da değil. 3-4 senelik fotoğraf. sen pta’sın kendine gelsene! filmlerini çok sevsem bile, özünde amerika’lı işte. illa bir sahtelikler. bir şeyler.
görsel
türkiye'ye olan aidiyet duygusunu kaybetmek
-
3.5 yildir yurt disinda yasiyorum. artik yakin akrabalar olmasa tatile bile gelmek istemiyorum. havaalanindan itibaren basliyor butun o gerginlik, stres. su an en buyuk korkum bir sey olur da geri donmek zorunda kalirsam. zaten yillardir cok farkli dusunup, farkli hissediyordum, kendimi toplumun bir parcasi olarak gormuyordum. bir de uzun sure uzak kalinca iyice koptu, gitti.
marketteki ürünü tüketip ambalajı kasadan geçirmek
-
bir keresinde koca bir tekerlek kaşar peyniri ayak üstü yemiştim de kasiyer oha demişti hiç unutmam.
pkk'nın mhp'li vatandaşı kaçırması
-
aşırı demokratik ve lgbt olsun ateizm olsun her tür düşünceye saygılı, sevgi kelebeği barışcıl hevallerin ne hikmetse yüksekova'da mhp'ye oy veren tek kişiyi tespit edip kaçırması olayıdır:
http://turkyurduhaber.org/…r-vatandasi-kacirdi.html
çok demokratikmiş kafanız güle güle kullanın. demokrasi lgbt falan yaw he he, mhpliyi bırak lgbt bi tip gelse yüksekova'da parça pinçik edilir atomu bile kalmaz ortada.
yaşamaya dair
-
nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
1
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...
fransız öğrencinin türk üniversiteleri yorumu
-
"fransa'da paranız olsa bile bu durumu saklamanız gerekir."
işte kızın bu bakış açısı iki yüz küsur yıl önce gerçekleştirilen fransız devriminin sonuçlarının toplum tarafından çok iyi özümsenmiş olduğunun göstergesidir. zenginler toplumsal antipatiye karşı derslerini iyi almış görünüyor.