hesabın var mı? giriş yap

  • 14 yıldır çalışma hayatında olan bir erkek olarak söylemeliyim ki; ne yazık ki kadın haklı.

    herkesi zan altında bırakmak doğru değil elbette, ancak kesinlikle bu şekilde olan ciddi bir güruh var çalışma hayatında.

  • "16 yıldır başta olan bir insan yeni olarak şunu yapacağız diyemez; ancak özür dileyebilir."

    başka söze gerek yok.

  • instagram hikayesinde şu şekilde görülmektedir:

    “türkiye apaçık bir parti devletine dönüşmüştür, şu an nazi almanyası’ndan farkı yoktur. bu hükümet meşruiyetini tamamen yitirmiştir. satılan geleceğimizin, toprağımızın, emeklerimizin, mutluluğumuzun hesabını hakkını sormayan, şu saatten sonra ses çıkarmayan herkese yazıklar olsun! biliyorum keyfiniz bozulmasın istiyorsunuz ama artık çüş.”

    t: bir rapçiye ait açıklamalar

  • dersinde 'belirlenmiş sınırların' dışına çıkmak imkansız gibidir. hiçbir dersinde çözülmemiş bir problemden bahsettiği görülmez. araştırılmayanı araştırmaya teşvik etmez.

    "bu neden böyle" sorusuna "çünkü öyle" cevabını verecek bir profil çizer.

  • bisiklet yorumcusu sarper günsal’ın günler öncesinden olacağını söylediği durum. federasyonun yanlış isimleri tercih ettiğini söyleyip, katılan sporcularımız için iki ismin de önemli bisikletçiler olduğunu ancak parkurun onlara kesinlikle uygun olmadığını bu yarışı bitireceklerini zannetmediğini belirtmişti.

    yaklaşık 4,5 kilometre irtifa kazanılan bir yarışı her bisikletçi rekabetçi olarak bitiremez. mark cavendish 2021 fransa turunda etaplar kazanırken yokuş etaplarını 30-40 dakika arkadan bitiriyordu. orada yarış 21 günlük olduğu devam etmek için her etabı bitirmek gerektiği için devam etti. ama burada tek günlük bir yarış varken zorlayıcı hava koşullarında 1-1,5 saat geriden gelmenin pek bir artısı yok.

    keşke bizim de bir tadej’imiz olsa tabi ama öyle kolay değil maalesef.

  • ulan çok değil, daha birkaç ay önce piçin biri, kızıma tecavüz etti diye suçsuz günahsız gencecik bir çocuğu öldürdü. sonra çocuğun tamamen suçsuz olduğu, kızının başkasından hamile kaldığı, çocuğa iftira attığı ortaya çıktı.

    o olayla alakalı başlığa da , helal olsun, şöyle delikanlı baba, böyle kahraman baba, ellerin dert görmesin, az bile yapmışsın vs. diye embesil embesil yazan gerizekalılar şimdi de bu başlığın altında bitmişler hemen.

    ulan herkesin kendi adaletini sağlayacağı bir sistemin sağlıklı olmadığını adamlar yaklaşık 4000 yıl önce anlamış da suçluyla suçsuzu ayırdedebilmek için bir hukuk sistemi ortaya koymaya çalışmışlar. sene olmuş 2018, siz süper zekalar hala bu barbarlığa alkış tutabiliyorsunuz. çöl maymunları sizi.

    yazık vallahi, çok acıyorum şu ülkenin aklı başında, vicdanlı insanlarına. sizle aynı topraklarda yaşamak zorunda olmak çok büyük dert.

    edit: link

  • öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; 7 kez evlenip boşanmış seda sayan evlilik programı, 3 kez din değiştirmiş tuğçe kazaz din eleştirisi yapıyor. sonra vay efendim benim cumhurbaşkanım neden rte?

  • akciğer kanserinden kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle kaybettiğimiz büyük edebiyatçı.

    ışıklarda uyusun...

    newark, new jersey'de 3 şubat 1947'de dünyaya gelen amerikalı yazar, denemeci, çevirmen, senarist ve şair paul auster'ın kimlik arayışı ve kişisel anlam üzerine odaklanan karmaşık romanları, sıklıkla gizem öğeleriyle zenginleşir.

    columbia üniversitesi'nden mezun olduktan sonra fransa'ya taşınan auster, burada fransız edebiyatının önde gelen isimlerinin eserlerini çevirmeye ve kendi çalışmalarını amerikan dergilerinde yayınlatmaya başladı. ilk ününü, toplu olarak "the new york trilogy" (1987) ismiyle yayınlanan deneysel polisiye hikayeleri sayesinde kazandı. bu seride "city of glass" (cam kent), "ghosts" (hayaletler) ve "the locked room" (kilitli oda) romanları yer alıyor. "city of glass" suç romanları yazan ve kendini bir gizemin içinde bularak çeşitli kimliklere bürünen bir yazara odaklanır; "ghosts" ise beyaz isimli bir müşteri için siyah isimli bir adamı araştıran özel dedektif mavi'nin hikayesidir; "the locked room" ise kayıp bir yazarın hayatını araştırırken onun kimliğine bürünen başka bir yazarı konu alır.

    kronikleştirilmeye saplantılı, dikkat çekici kahramanların yer aldığı diğer eserlerinde "moon palace" (1989) ve "leviathan" (1992) da öne çıkar. "the ınvention of solitude" (1982) ise hem babasının ölümü üzerine bir anı kitabı hem de yazma eylemi üzerine felsefi bir inceleme niteliği taşır. auster, çeşitli şiir kitaplarının ("unearth-1974", "wall writing-1976") yanı sıra denemelerden oluşan derlemelerini ("white spaces-1980", "the art of hunger-1982") de kaleme aldı.

    diğer eserlerinde "the music of chance" (şans müziği, 1990) ve "mr. vertigo" (bay vertigo, 1994) da bulunmakta. "the book of ıllusions" (yanılsamalar kitabı, 2002) bir yazarın, karısı ve çocuklarının bir uçak kazasında ölmesiyle başlayan yas döneminde sessiz film yıldızlarına olan düşkünlüğünden bahseder; "travels in the scriptorium" (senaryo odasında seyahatler, 2007) ise kimliğini ve neden bulunduğu odaya nasıl geldiğini anlamaya çalışan bir adam etrafında döner. tüm bunlar olurken romana auster'ın eski kitaplarından çeşitli karakterler dahil olur. "man in the dark" (karanlıktaki adam, 2008) yaşlanmış ve mutsuz bir edebiyat eleştirmeninin uykusuz gecesinde zihninde gelişen distopik alternatif bir gerçekliği anlatır. "sunset park" (sunset park, 2010) ise brooklyn'de terk edilmiş bir binada yasadışı olarak yaşayan genç bir grup sanatçının öyküsünü barındırır.

    auster'ın kurgusunun büyük kısmı, benlik kavramına odaklandığından ve yazarın çeşitli gizli, açık kimliklerini yansıttığı için eleştirmenler sıklıkla otobiyografik unsurlardan ne ölçüde yararlandığını sorguladılar. örneğin "ınvisible” (görünmez, 2009) romanının kahramanı, auster'ın kendisine çok benzese de olay örgüsündeki cinayet ve ensest gibi dramatik öğelerin kurgu olduğu açıktır. "winter journal" (kış güncesi, 2012) biçimsel kaygı gütmeyen ve fragmanter bir anlatıya sahip olsa da kurgusal olmayan bu eser, kendini sorgulama meditasyonları arasına auster'ın deneyimleri, tercihleri ve seyahatlerinin yerleştirildiği ikinci tekil şahıs anlatımından oluşur. 2013'te yayınlanan devam kitabı "report from the ınterior" (içeriden rapor), benzer şekilde kendiliğinden oluşan bir seçki sunarken; anılarını daha derin sinematik etkileriyle biraraya getirir ve eski eşi yazar lydia davis ile mektuplaşmalarından örnekler verir. 2017'de yedi yıl sonrasında auster'ın ilk romanı "4 3 2 1" basıldı. her bir bölümün dört farklı kurgusal versiyonunu sunan kitapta kahramanı archie feguson farklı hayatlar sürer. kurgu dışı eserleri "talking to strangers selected essays, prefaces, and other writings, 1967–2017" (yabancılarla konuşmak) ve "groundwork: autobiographical writings, 1979–2012" sırasıyla 2019 ve 2020'de okuyucularla buluştu. auster bunların ardından "burning boy: the life and work of stephen crane" (2021) isimli biyografi kitabıyla karşımıza çıktı.

    ek olarak yazar, "smoke" (duman, 1995) dahil olmak üzere birçok filmin senaryosunu yazdı, "lulu on the bridge" (köprüdeki lulu, 1998) ve "the ınner life of martin frost" (martin frost'un iç dünyası, 2007) filmlerinin senaristliğini ve yönetmenliğini de üstlendi. gençken arkadaşının yıldırım çarpmasıyla ölümüne tanık olan auster, 2009 yapımı "act of god” (tanrının işi) isimli belgeselde yer alarak yıldırım çarpmasından sağ kurtulan insanlarla ilgili deneyimlerini anlattı. "here and now: letters 2008–2011" (burada ve şimdi) isimli çalışması ise güney afrikalı yazar j.m. coetzee ile mektuplaşmalarının toplu halidir.

  • türkiye'de 200 bin lira. e avrupa'da? max 40 bin euro. o da zaten onlara 40 bin tl gibi geliyor. fiat albea parası amk.

  • dandik bir firmayla görüşmenin bir kısmı tamamlanmıştır. devamında,

    ik: akıcı yazıyor ama ingilizceniz ne seviyede?
    kedish: isterseniz ingilizce devam edelim.
    ik: eheheu yok benim pek iyi değil aslında da!
    kedish: (iç ses) -teallam sabrımı mı sınıyorsun!-

  • http://haber.sol.org.tr/…emir-guler/iki-park-149500

    aydemir güler'in ankara'daki ikinci saldırıyı da tak'ın üstlenmesinden sonra yazdığı "iki park" başlıklı köşe yazısındaki haklı cümledir. hatırlarsınız ki bir önceki saldırıyı da tak üstlendikten sonra kck saldırıyı siyasal olarak sahiplenmiş ve ardından hdp sus pus olmuştu.

    "pkk'ye katılan sol yapılar bitmiştir. aynı şey, ikide bir dönüp “bizim dışımızda solculuk yapacak bir alan yok, sol biziz” diye tekrarlayan hdp için de geçerlidir. “hdp solu” güven park önünde bitmiştir. o gözyaşı damlalarının altından kalkamazsınız. bazı yanlışlar solun yapabileceği yanlışlar değildir. giderseniz, geri gelemezsiniz."