hesabın var mı? giriş yap

  • her lisanda ayrı, her kültürde farklıdır.

    hindular sağ ellerini, dışı muhataplarına, ayası kendilerine dönük olacak şekilde hafifçe yüzlerine yaklaştırırken uzakdoğulu her iki elini birleştirip öne doğru eğiliyor. batıda reverans varmış eskilerde, bizde temenna...tokalaşmak, sarılmak, el öpmek hâlâ geçerli...tazim için her nabza göre şerbet var, isteyene...söze bile gerek yok çoğu zaman, vücut dili yeterli.

    fakat yine de en güzeli, özlediğinin gözlerinin içine bakmak, taa içine...kuyunun sâdasını duyarmışcasına, kendi sâdanı onun kulağına fısıldarmışcasına...lisandan, hâlden, arzdan, beyandan azade "seni diledim geldin, beni diledin geldim" dercesine...

    ama insan her zaman gözünün gördüğünü özlemez. ya da her özlediği gözünün gördüğü değildir. işte belki o vakit, selamlaşırken, sağ el sol göğsün üstünde olabilir. pıt pıt atan kalbe "sakin ol, sakin ol, sakin ol" demek için...

  • kiracım var ve bende bir kiracıyım. kiracımdan kirayı alamazsam bende ev sahibime kirayı ödeyemem. ev sahibim benden para almazsa muhtemelen yaşayamaz. hadi gel çık işin içinden. devlet yardım etmedikçe olabilecek bir şey degil. tamamen ütopya

  • yaz aylarinda inanilmaz bir guzellige burunur. ozellikle altstadt kismi gercekten nefistir. eski binalar, yollar ve o eski yuzyillarin havasi hissedilir. ozellikle bir zamanlarin cok zengin bir sehri oldugunu hemen anlarsiniz. ayrica insana dogu avrupa ile bati avrupa'nin bir sentezini sunar dresden. artistlerin yasadiklari ufak binalar, sokak aralarinda sikismis firinlar ve pastaneleriyle ozel bir sehirdir. nehir boyunca calisan nostaljik buharli gemiler vardir. sadece bu gemilerde icilebilen ozel biralar da bulunur.

    su siralarda merkezden 2 km uzaga aptal bir kopru yapilmaktadir ve sirf bu yuzden unesco dunya miraslari listesinden cikarilmistir. politik hiyarliklar evrensel sanirim.

  • işte osmanlıyı çökerten, türkiye'yi bu hale getiren kafa budur işte. tam olarak budur.

    şu kafanın eğitime, bilime, sosyal hayata hükmettiğini düşünün.
    düşünemediniz dimi ?

    çünkü böyle bir sistemde düşünme bile yok. o kadar yerlerde bir zihniyet bu.

    yazık kimin çocuğuysa.

    edit: imla

  • kanuni, şehzade cihangiri tahtına oturunca hürrem öyle bi sevindi ki, birden çıkarıp telefonu fotoğrafını çekicek sandım.

  • ben bu adamı çok seviyorum. sevdiğim için de kendisini uyarmak istiyorum: bak vedat abi, gözünün yağını yiyeyim şu yöresel ustaların hiçbir şey anlamadığı muhabbetleri kısa tut.

    gidiyorsun rizeli kuru fasulyeciye virginia'daki hububat üretiminden bahsediyorsun, diyarbakır'daki paçacı fazıl'a fransa'nın güneyinde koyunun yanağını nasıl pişirdiklerini anlatıyorsun, çanakkaleli balıkçıya "italyan köylerindeki ancelotti dolması da buna benzer" diye muhabbet açıyorsun, urfalı kebap ustasına marsilya sığırların beslenme saatini anlatıyorsun. allahını peygamberini seviyorsan kısa tut şu muhabbetleri ya da hiç açma... adam yöresel adam vedat abi, ateşin harında dura dura yaz sıcağında zebani siniri yapmıştır o. bir de "televizyoncular gelecekmiş" stresi... valla bir gün milano danası, lancaster koçu, paris billuru derken konuştuğun ustaya/tükkan sahibine balatayı contayı yaktıracaksın. tamam izleyiciler öğrensin diye de açıyorsun bu muhabbetleri ama karşısındaki ustayı da düşün. sen "kosta rika'da koyunun kellesini meşe odunuyla tütsülerler", "güney carolina'yda koçun yağlı kısmını ekmek arası ederler" derken sırf kibarlıktan "doğrudur efendim" diyen adamın dramını düşün. düşün ve insafa gel.

    vedat abi seni seviyorum ama tehlikedesin bunu bil...