ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türklerin ingilizce yanlış telaffuz ettikleri
-
ingilizce konuşurken, değil "interneyyşınıl" demekten çekinmek, "enternasyonal" bile diyebilirim. ağzıma o sırada ne geldiyse. allahın italyanı "internatzionaaalleeee" filan gibi bişey deyince sevimli oluyo, ben türkçe sesleriyle ingilizce konuşunca hıyar mı oluyorum. benim tek amacım en yakındaki ucuz oteli bulmaktır, varsın bana yol tarif eden kişi içinden mükemmel ingilizce telaffuzuyla "hıyara bak hotele otel dedi" diye düşünsün. düşünmüyosa da ne ala, yeter ki gönüller hoş olsun, insanlar kardeş olsun, hayat bayram olsun...
amerika'da araba satmaya çalışan türk
-
ortadoğu ahlaksızlığını, medeniyetin tam ortasına taşımak isteyen bir ilkel primattır.
overview effect
-
bir nevi ecstatic hal olsa gerek ki apollo 9 ekibinden rusty schweickart şöyle demiş:
"you look down there and you can’t imagine how many borders and boundaries you cross, again and again and again, and you don’t even see them. there you are – hundreds of people in the middle east killing each other over some imaginary line that you’re not even aware of, that you can’t see. and from where you see it, the thing is a whole, the earth is a whole, and it’s so beautiful. you wish you could take a person in each hand, one from each side in the various conflicts, and say, "look. look at it from this perspective. look at that. what’s important?"
herkese lazım bir bilişsel deneyim.
atiba hutchinson
-
top bu adamdayken yaşadığım güven hissini bir tek insan hakları evrensel beyannamesini okurken yaşıyorum.
abd'de ilkokul öğrencilerine sorulan zeka sorusu
yazarların paraları yetmediği için alamadığı şey
-
(bkz: sağ bek) kartalıma hediyem olurdu.
süleyman seba
-
"büyük başkan" sıfatını layıkıyla taşıyan belki son adam. kendisiyle ilgili naçizane bir anımı paylaşmak isterim.
mecidiyeköy'den kabataş istikametine doğru yoldayım. otobüs gümüşsuyu yokuşundan inerken itü'nün önünde şöför frene asılıyor. meğer süleyman seba yol kenarında karşıdan karşıya geçmek üzere bekliyormuş. şöför tanıyınca durup yol verdi. seba başkan geçerken dönüp başıyla selam verdi, gülümsedi. boyu posu, koltuk altı çantası, pantolonu gömleğiyle tam bir eski istanbul beyefendisi. otobüste bütün yolcularda bir kıpırdanma, neredeyse kalkıp esas duruşa geçeceğiz.
böyle de güzel bir adamdı, nur içinde yatsın.
flora borsi
-
etkileyici çalışmalar yapan macar fotoğrafçıdır kendisi. ben de yakın zamanda keşfettim fotoğraflara eklediği photoshop becerisiyle harika işler çıkarıyor. kendisi de eli yüzü düzgün bir ablamız olduğundan çalışmalarında kendine de sıkça yer veriyor.
sevdiğim serileri arasında hayvan gözlerini insan gözüne eklemesi var. kediyi, kuşu eklemesinin yanında hatun yılan gözü kullanmış, saygılar.
bahsettiğim çalışmalar şurada
bir başka serisini de popüler güzellik anlayışına karşı yapmış. modellerin yüzüne photoshop uygulayarak yüzlerini değiştirmiş. serinin adı ise "küçük canavarlar".
onlar için de buradan
antalya'da şiddet gören kadının kocasını öldürmesi
-
kadinin yuzunde morluklar, sislikler varken g.t lalesinin birisi cikip erkege siddet filan basligi yazmis. bu ulkenin mali bitmez.