hesabın var mı? giriş yap

  • her sene aynı hikaye amk.

    tüm doğu illerinin geçmiş sınavları incelenmeli ama elbette öyle bir şey yapılmayacak. yine çoban ahmetler, köylü ayşeler romantik birer başarı hikayesi olarak gazetelerde manşet olacaklar. okuyanlar da "bak görüyo musun onca imkansızlıklara rağmen..." geyiği çevirecek.

    sıkıldım valla ülkeden.

  • beylikdüzü'nde sabahları koşu yapabileceğiniz güzel bir çamlık var. burada ayrıca pek fonksiyonel olmasalar da milleti tatmin edecek spor aletleri de mevcut. tam bu noktada insanlar ısınma, açma germe hareketleri de yapıyorlar. işte bu insanlardan biri olan teyzenin teki daha önce herhangi bir spor camiasında görülmemiş ilginç bir hareketle ısınıyor. 24-25 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kişi ise işini bırakıp teyzeye dikkat kesilmiş. en sonunda:

    - teyze bakar mısın?
    + buyur evladım.
    - öyle bir hareket yok.
    + anlamadım!?!
    - (teyzenin hareketini taklit ederek) bu nedir ya? burda bir sürü insan var. bilmiyorsanız bakın öğrenin. kendi kafanızdan hareket kasmanın ne alemi var?

    eleman bu lafından sonra arkasını dönüp spor alanının dışına doğru sinirli bir vaziyette ki yamulmuyorsam içinden küfrederek gitti. zavallı teyze ise etrafındaki insanlara bakıp 2-3 hareket yaptıktan sonra sırra kadem bastı. yarın gelir mi bilinmez. spor yapan insanlar daha stressiz, aklı başında olur sanırdım. millet toptan kafayı yemiş.

  • canım mustafam.

    umarım iyisindir. beni soracak olursan biraz sırtım ağrıyor.
    memleketi soracak olursan:

    3. köprüyü de açtık çok şükür. geçiş 3 dolar; ama sen ona 10 lira de. bir de osman gazi köprüsü var, izmit körfezine yaptık. geçiş ücretini hatırlamıyorum ama biraz pahalı. zaten geçseler de geçmeseler de para vereceklerdi öyle bir şey...

    aaa darbe oldu sen bombayı bilmiyorsun! yani tam olmadı. bu hani senin kökünü kazımaya çalıştığın dinci cemaatlerden yeni birisi abi, sen palazlan palazlan gel devletin ta başına kadar! yalanım varsa şurdan şuraya gitmek nasip olmasın, yaverim bile onlardanmış; inanabiliyor musun?! yani düşünsene mustafa, kılıç ali ajanmış, hainmiş?! olacak şey mi?! ben bi dellendim; aynı senin gibi çıktım dedim ki, ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum dedim herkes meydanlara dedim... allah seni inandırsın, mermiye kafa attılar, sesten hızlı uçaklara taş attılar valla allah razı olsun hepsinden! seni şimdi daha iyi anlıyorum. nasıl bir millet varmış senin elinin altında valla helal olsun... zaten ertesi gün senin posterini astım hemen parti binasına falan gördün mü?! çok yakışıklısın mustafam... keşke senin gibi olabilseydim. lens takayım diyorum bazen; ama emine istemiyor. emine'yi tanıyorsun? eşim. neyse hadi tamam. öpüyorum. komutan bakıyor sonra görüşürüz... aşkım benim....

  • ben bu insanlari da anlamiyorum. istanbulda vaka olmadigini mi dusunuyorlardi? vakalarin buyuk kisminin istanbulda oldugunu zaten her insan evladi tahmin edebilir bence.

    hayatini korku ustune kurmus ve mantikli davranamayan insan hareketidir, cok net. evinden cikmasa, sosyal izolasyona dikkat etse belki de hic virus kapmayacagini idrak edemiyordur.

  • msn rüzgarının estiği yıllar. whatsapp portakalda vitamin, facebook var mı emin değilim..
    hatırlarsınız; kanka kız msn'si var mı? sorusunun sorulduğu yıllar.

    oyun_bozan@hotmail.com adresiyle fırtınalar estiriyorum..
    serpil'le tanıştık. fransa'da yaşayan gurbetçi bir ailenin en büyük kızı.
    zalimguzel@hotmail.fr

    bütün gün serpil'le konuşuyorum. yatıyorum serpil, kalkıyorum serpil. 1 ay sonra o malum şarkı patladı..

    "zaaalim, oyunbozaan. sen de, bu büyü de yalan."

    ''yok artık!! böyle tesadüf mü olur?'' dedik ve aşık olduk.
    o zalim, ben oyunbozan..
    o fransa'da, ben türkiye'de..
    ancak her aşk gibi kısa sürdü ve ayrıldık..
    ----------------------

    yıllar geçti. biz büyüdük, msn tarih oldu.. bir gün serpil ekledi facebook'tan ve yine konuşmaya başladık..

    - biliyor musun? türkiye'ye her gelişimde seni aramak istedim ama bir türlü cesaret edemedim. beni unutmuş olmandan korktum..

    + seni unutmak mı? deli misin sen?
    aylarca yazmanı bekledim. fotoğrafına bakıp içtiğim günlerin sayısını ben bile bilmiyorum.
    ne unutması serpil? anahtarlığımda bile senin resmin vardı. eve girerken seni görüyordum, evden çıkarken seni..
    ne unutması??

    bir hafta sonra malum şarkı patladı..
    " eve senle dönüyorsam, evden senle çıkıyorsam, yine de doyamıyorsam, aşksın.."

    birkez daha başladık, hiç ayrılmamak üzere.
    ama nerdee?
    2 hafta geçmeden, savrulduk gittik yine..
    ------------------------

    aylar, yıllar geçti.. sayısız kez sarhoş, sayısız kez aşık oldum. aldattım, aldatıldım. terkettim, terkedildim..
    unuttum, unutuldum..

    bir gece serpil aradı. türkiye'ye gelmiş, çok özlemiş..

    - gitmeden görüşelim, mesela çarşamba akşamı.
    + çarşambaya çok var. ben de çok özledim. yarın akşam görüşelim mi?
    -bugünkü gibi yağmurlu olmazsa olabilir. haberleşiriz..

    yarın, tıpkı dün gibi yağmurluydu.. yine de buluştuk..

    sarıldım, sımsıkı sarıldım.. ilk kez, rüya gibi, yıllar sonra..
    sarıldık, yağmur durdu, ağladık..

    - artık yağmur yağmaz, sarıldım sana..
    + bırakma beni.

    2 hafta sonra malum şarkı patladı..
    " sana sarıldığım an, yağmur duracaktı.. "

    gel de yeniden aşık olma! ömrümün en güzel iki haftasını geçirdim. güldüm, sevdim, sevildim.. bir daha hiç bırakmamak üzere tuttum ellerinden..

    ancak yalnızca 2 hafta sürdü. önce gitti, sonra bitti.. her zamanki gibi..
    -----------------------

    dün yine aradı. haftaya türkiye'de olacakmış ve bu sefer beni almadan gitmeye hiç niyeti yokmuş..

    " gelir misin? " dedi, " hiç düşünmeden. " dedim..

    hazır olun. yeni albüm kapıda..

  • ağır metaller gibi kirleticiler organizmalar tarafından besin, su ve asılı katı madde parçacıkları gibi kaynaklardan biyolojik dokularda birikir. canlı organizmaya giren bu toksinler; organizmanın onu parçalayıp kullanabileceğinden daha hızlı bir miktarda girmesi ya da organizma tarafından parçalanamaması ve dışarı atamaması nedeniyle birikir. toksin içeren organizmaları yiyen canlılarda bu birikim artarak ilerler. görsel

    1-bazı toksinler (genellikle böcek ilaçları veya insan faaliyetlerinden kaynaklanan kirlilik ya da yanardağ gazları gibi doğal kirlilik ) havaya toprağa ve suya bitkiler ya da algler tarafından emilir ve bünyelerinden atılamaz. bunlar besin zincirinin altındaki organizmalar tarafından düşük seviyelerde alınabilir ve bu nedenle zarar sınırlıdır. örnek: bitkiler veya algler
    2-bu bitkileri veya algleri besin olarak yiyen birincil tüketiciler tarafından düşük konsantrasyonlarda toksin alınır.
    3-toksin atılamaz, bu nedenle birincil tüketiciler ikincil tüketiciler tarafından besin olarak alındığında, tüm toksin ikincil tüketiciler tarafından emilir. bu aşamadaki toksinler konsantre hale gelir.
    4-ikincil tüketiciler daha üst seviyedeki tüketiciler tarafından besin olarak alındığında aynı durum tekrarlanır.
    5-besin zincirinin her bir trofik seviyesinde toksinler hayvanların dokularında kalır. bu nedenle toksin konsantrasyonu en çok besin zincirinin tepesindeki hayvanların (apeks yırtıcıların) vücut dokularında yoğunlaşır. işte, atılamayan bu toksin birikimi biyobirikimdir.

    bu nedenle yırtıcı ve etçil hayvanların etini yemeyiz. çünkü besin zincirinin üst kısımlarında yer alan etçil hayvanlarda bu birikim daha yüksek dozda olur. (bkz: kedi köpek sevdikten sonra yemekte et yiyen insan)

    biyolojik olarak biriken yaygın bir kirletici, özellikle balıklarda biriken cıvadır. (bkz: cıva zehirlenmesi) bu nedenle örneğin diğer balıkları yiyen balıkları yiyen köpekbalığı'nın etini yemeyiz. (bkz: #138074911) (bkz: #138074549) görselgörselgörsel

    türkiye denizlerindeki çevre kirliliğini hesaba kattığımızdaysa güvenilir diye kabul edilen balıklarda bile yüksek miktarlarda ağır metal çıkabileceği de hesaba katılırsa sıkça balık tüketmeden önce biyoakümülasyon riskini de dikkate almak ve buna uygun şekilde hamsi, palamut, sardalya, istavrit ve mezgit gibi balıkları tüketmek gerekiyor. görsel görsel

    kaynaklar: 1 2 3 45

  • "atom fiziğine de profesörlüğüne de lanet olsun. insanlık için çalıştık sokakta kaldık. bundan sonra kumarbazlığı, itliği,hergeleliği öğreniciğiz. " şeklindeki kadirizmin güzide repliğidir. filmin adı da ceza olsa gerektir.