hesabın var mı? giriş yap

  • etek giyse, tahrik ediyosunuz sonra tecavüz bık bık bık

    pantalon giyse erkek pantalon giyer sen erkekmisin

    tayt giyse hu huvvvvv

    şort giyse ohşşşş

    amk memlekette kadın olsam kafama kurşun sıkar, yayında ve yapımda emeği geçen herkesin amk yazılı not bırakırım.

    edit: erkekler için kullanıldığını biliyorum, biliyorum, biliyorum. kadınlar etek giyer diyor ama etek giyen kadınlara da etek giyerseniz tecavüze uğrarsınız deniliyor.

    ironiden anlamayan nesile aşina değilim

  • başlık: yılmaz özdil gibi yazıyoruz gelin bakalım

    1.

    bugün evden çıktım...

    *

    benzin azalmış, benzin alayım dedim...

    *

    baktım, benzinci de yok memlekette...

    *

    neyse, yarım saat kadar aradım ve buldum bir tane...

    *

    yerleştirdim arabayı...

    *

    dedim: 4 litre süper...

    *

    adam yarım saatte doldurdu, memleketimin insanı işte sabah sabah böyle oluyor...

    *

    olm bu entry nerelere gidiyor toparlayamıyorum bak...

    *

    neyse, kolunu uzattı arabanın içine...

    *

    "16 lira!" dedi...

    *

    "oha, yine mi zam" diyemeden...

    *

    "zam geldi" dedi.

    *

    neyse, işte iktidarı bugün de eleştirdim...

    *

    haydi dağılın.

    17.

    türk kovboy atına binmiş

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    dıgıdık

    *

    atından inmiş.

  • - nerede bu kadın ya bir dakika durmuyor evde.
    + baba komşuya gitti ne yapsın akşama kadar evde mi oturacak?

    on dakika sonra;

    - bak hâlâ gelmedi! çayı bile kendimiz demliyoruz!
    + tamam baba tamam!

    tam çayı içecekken kapı anahtarla açılır ve anne içeri girer ve babam bombayı patlatır:

    - hanım ben de tam diyordum ki anneniz olmayınca çay bile içilmiyor bu evde nerede kaldın yahu?

  • bizim şirketteki kızların ekseriyetle çoğu böyle. şirketteki erkeklerle ev fiyatları, araba fiyatları, döviz, borsa, nereye yatırım yapmalıyız gibi konuları konuşurken. bu kızlar sadece nereye gitsem, ne giysem, bak aşırı pahalı markadan ne aldım veya yaa iphone 15 çıktı benim iphone 14 eskidi yaa diye ağlarken görüyorum. işin komik yanı, bu iphone 14ü eskiyip 15 almak isteyen arkadaşın 2 katını kazanan arkadaşımda iphone x bende de iphone 11 var. anlayacağınız bu kızların gelecek kaygısı yok. para biriktirme derdi yok. ne kazanıyorsa anlık harcıyor çünkü beklenti de yok onlardan. iki gün sonra evlenmek istediğinde çocuğa soracağı ilk şey evin araban var mı olacak ama kimse ona sen şimdiye kadar kazandığın parayı ne yaptın diye sormayacak.

  • ışık bir filozofun eline düşerse onunla ne yapar. sebastiao salgado sadece kameranın arkasına geçip anları dondurmamış, tam tersine zamanın buzunu kendi benliğinde çözüp ondan insana dair dersler pişirmiş. ekstrem coğrafyalarda insanın kalbine tokat atan fotoğraflar çekmiş. sonunda çektiği fotoğraflar en çok kendini acıtmış olmalı ki yolunu değiştirmiş. kendi dar çevresinden -aile mirasından- başlayarak doğaya dönmüş. belki de çektiği onca fotoğraftan sonra iyice hastalanan ruhunu iyileştirmek istemiş. ve ekosistemin -yağmur ormanları ve toprağın- yaralarını sarmak için kendi çevresinden başlayarak attığı adımlar en çok kendisini iyileştirmiş. iyileştikçe insan merkezli fotoğraflardan doğayı konu alan fotoğraflara yönelmiş. ruhunun aradığı merhemleri doğada bulmuş, iyileştikçe gezegene aşk mektubu yazmaya koyulmuş. belki de iyileşmek isteyen, iyileştirmekten başlamalı.

    tümüyle siyah beyaz fotoğraflardan oluştuğu için ilk görüşte aklıma ashes and snow'u getirdi. fakat ashes and snow'un aksine, bir rüyadan çok çarpıcı gerçeklerin içinde buluyorsunuz kendinizi. durup düşünmeye ayıracak, aklınıza soru işaretleri ekecek 1 saat 50 dakikanız varsa seveceğinizi sanıyorum.