ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
burn after reading
yaran fıkralar
-
ilaçlı böbrek filmi çekilmeden önce ilaç alerjisine karşı asistan, hastaya soruyor:
- daha önce bu film çekildi mi amca?
* hee çekildi...
- böyle ilaç verildi kolundan değil mi?
* verildi...
asistan daha ilacı kolundan verir vermez amca şoka girip mosmor kesilmiş.
koşuşturma, müdahale, boğazına hortum sokmanın ardından hasta yoğun bakıma alınmış.
asistan tonla fırça yemiş. hastaya sordum dese de kimseyi inandıramamış.
amca yoğun bakımda kendine gelir gelmez asistan damlamış yanına...
- hani bu ilaç daha önce sana verilmişti?
* hee verildi. gene böyle olmuştum...
edit: debe için teşekkürler...
kızların en çok söylediği yalanlar
-
yoo kızmadım
mühendis fıkraları
-
günün birinde ülkenin en ünlü bilimadamının ve mühendisinin yarışacağı bir organizasyon tertiplenir... bazı kurallar vardır elbet: koşacaklardır, finiş çizgisinde de afet bir hatun vardır... işaret verilince bu afete doğru koşmaları gerekmektedir, hatuna ilk ulaşan kazanacaktır yarışı; ve de tabii ki hatunu... ancak koşu bildiğimiz yarışlar gibi değildir; her yarışçı ilk önce yolun yarısını koşacaktır, orda duracak ve daha sonra kalan yolun yarısını koşacaktır ve yarışın sonuna kadar böyle devam edecektir... start verilir, yarış başlar... ama bilimadamı koşmamaktadır... hakemler hemen yaklaşır ve:
- yarış başladı ama siz koşmuyorsunuz, böyle giderse kaybedeceksiniz...
bilimadamı kendinden emin bir şekilde:
- niye kendimi yorayım ki, hiçbir zaman ulaşamayacağım nasıl olsa (açıklama da yapar)... şu aciz mühendise de bakın nasıl çabalıyor; çok yazık çok yazık...
hakemlerin aklına yatar, ancak mühendis hala çabalamaktadır; az da yolu kalmıştır... merak içinde ona da sorarlar hemen yetişip:
- mühendis bey, siz neden hala koşuyorsunuz? hiçbir zaman ulaşamayacakmışsınız ki (açıklama da yaparlar)... bakın rakibiniz koşmuyor bile...
mühendis cevabı yapıştırır:
- bırakın o salağı, ben işimi görecek kadar yaklaşacam ya o bana yeter!
hintli ingilizcesi
-
"caşte şekın caşte şekın" --> just a second...
hayata dair gülümseten detaylar
-
babamın doğum gününü kutladım. bana "benim doğum günüm 3 gün önceydi oğlum" dedi. başta "nasıl unuturum ya" diye o kadar utandım ki. ama sonradan fark ettim. babam 21 temmuz'da doğmuştu, ben 18 temmuz'da. adamdaki zarafet dolu cevaba bak.
bu adamdan zarar gelmez denilen adam olmak
-
- aa cenk nabıyosun? aysun mu o?
- evet.. sen zararsızsın dedi.. kafasına vazoyla vurup bayılttım ırzına geçiyorum şimdi...
- aheuahe ilahi cenk.. söyle aysun'a cafe de zartzurt'a gidiyoz biz, oyalanmasın gelsin..
- ühühühüh ibneler...
elektrik kesilince hep birlikte aaa demek
-
bizi biz yapan değerlerden biri olan bu ritüel de kayboldu artık. salon oturmaları sona erdi. artık herkes kendi odasında bireysel tepkisini ortaya koyuyor. aileyi bir arada tutan gizli zincirlerden biriydi.
elektrik geldiğinde evin çeşitli yerlerinde yakılmış mumları söndürmek için yarışmak da yok artık.
215 bin liralık burberry trençkot
-
timsah derisinden değil de kaplumbağa kabuğundan yapılsaydı almayı düşünebileceğim ceketimsi. buna bir daire parası verdikten sonra, bari evim sırtımda diye kendimi avutabilirdim.